Neden kaygılı düşünceler içine giriyoruz?

Neden kaygılı düşünceler içine giriyoruz?

Her insan mutlu olmak ve değerleri için yaşar fakat her insanın dünyaya bakış açısı aynı değildir. Dünyaya olan bakışınızı bir güneş gözlüğü gibi düşünelim. Gözlüklerinizin camları mavi ise mavi, sarı ise sarı, siyah ise siyah görürsünüz çevrenizdeki her şeyi. Yani takmış olduğunuz gözlük aslında sizin bakış açınızdır, kişiliğinizi oluşturan şemalarınızdır.

Şemalar aslında sizin ihtiyaç duyduğunuz şeylere ulaşabilmek için zihninizin geliştirdiği düşünsel/duygusal yapılardır. Sevilmek gibi, kabul görmek gibi. Ve her insanın bakış açısı, şemaları farklıdır. Yani sizin dünyaya sarı gözlükle bakmanız ve sarı görmeniz herkesin sarı göreceği anlamına gelmez.

Bundan dolayı başkalarının sorunları hakkında bunda ne var bu kadar üzülecek gibi tepkiler vermeniz de doğru değildir. Basit bir örnek verecek olursak, iki kişi panik atak yaşarken, biri o seviyeye gelmiyorken, diğerinin zihninin derinlerinde, ‘her an tıbbi bir felaket yaşayabilirim’ inancını taşımasıdır. Bu inancını kişiliğine işlemiş bir düzeyde taşıyan kişi, bedeninden gelen sinyallere karşı çok duyarlı olur ve sık sık endişe sorunu yaşar. Başka bir örnek verecek olursak, iki kişinin aynı sınava girdiğini ve her ikisinin de aynı düşük notu aldığını düşünelim. Bunlardan birisi çok kötü bir not aldım, çok başarısızım, tüm olumsuzluklar beni buluyor.

Hayatım hep böyle başarısız olarak geçecek düşüncelerine sahipken diğeri, kötü bir not aldım fakat bu demek değildir ki, hep başarısız olacağım. Bir sonraki sınava daha iyi hazırlanacağım ve çok daha iyi bir not alacağım. İşte her iki kişinin de  başarısızlığı farklı açılardan yorumladıklarını görebiliriz.

Olumsuz düşünceler kişide kaygı yaratırken aslında bu kaygılar bize olaylar hakkında sinyaller verirler ve bizler bu kaygı yaratan düşüncelerden, durumlardan kaçmak, söndürmek isteriz.

Her düşünceyi fazlasıyla ciddiye alıyoruz ve eğer bu düşüncemiz olumsuz ve bizi yargılayan bir düşünce ise düşüncenin bize söylemiş olduğu gibi davranıyor ve kaygımızı arttırıyoruz. Bazen düşüncelere dokunmamak, müdahale etmemek gerekir. Uzaktan düşünceleri sakince izlemek gerekir. Aslında olumsuz olan bu düşüncelere müdahale etmemiz, düşüncenin kapanına sıkışmaktan başka bir şey değildir.

Bu makale 8 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Burak Toprak

Uzm. Psk. Burak TOPRAK, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 2008 yılında başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, 2009 - 2014 yılları arasında Erenköy Ruh Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Psikiyatri unvanı almıştır.

2014 - 2016 Yılları arasında Elazığ Ruh Sağlığı Hastanesi'nde, 2016 - 2017 yılları arasında Fransız Lape Hastanesi'nde Bağımlılık Servis Şefi olarak görev yapmış olan Uzm. Psk. Burak TOPRAK, 2018 itibariyle mesleki çalışmalarına Bağdat Caddesi'ndeki Dr. Burak Toprak Psikiyatri ve Psikoterapi Kliniği'nde devam etmektedir.

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
Etiketler
Kaygı nöbeti
Uzm. Dr. Burak Toprak
Uzm. Dr. Burak Toprak
İstanbul - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube