Kadın cı̇nsel sağlığındakı̇ bozukluklar

Kadın cı̇nsel sağlığındakı̇ bozukluklar

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğuna bakış nasıldır?

Cinsel sağlık, hem erkeği hem de kadını etkileyen, insan yaşam kalitesinin en önemli göstergelerinden bir tanesidir. Toplumda cinsellikle ilgili sorunlar ve cinsel fonksiyon bozuklukları her ne kadar sık görülse de bunların önemli bir kısmı doktora yansıtılmamakta ve bu yüzden de çözümsüz kalmaktadır. Bununla birlikte günümüzde erkek cinsel sağlıyla ilgili tanı ve tedavi alanında sağlanan gelişmelerle birlikte kadın cinsel fonksiyon bozukluğuna olan ilgi de giderek artmıştır. Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu yaşa bağımlı, ilerleyici ve kadınların yaklaşık %50’sini ilgilendiren yaygın bir sorundur.

Cinsel sağlık nedir?

Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımına göre cinsel sağlık; kişilik, iletişim ve aşkı arttıran yollarla cinsel varoluşun bedensel, duygusal, entelektüel ve sosyal yönlerinin bir bütünleşmesidir. Cinsellikle ilgili sorunlar bu bütünlüğün bozulmasına yol açarak, bireylerin ruhsal ve sosyal sorunlar yaşamasına sebep olur.

Cinsel ilişki; iki insanın biyolojik, ruhsal ve sosyal yönleriyle yaşadıkları birleşmedir. Bu birleşmenin belirli bir tek şekli ve kuralı olmadığı gibi taraflar birbirine ve çevreye zarar vermedikleri ve doyuma ulaştıkları sürece nasıl ve ne kadar cinsel aktivite de bulanacaklarına kendileri karar verir.

Kadında cinsel aktivite nasıl gerçekleşir?

Kadında fiziksel ve psikolojik uyarılma sonucu beyindeki bazı merkezler harekete geçer. Beyinden klitoris ve diğer cinsel organlara gelen emir sonucu alınan uyarı cinsel tepkiye dönüşür. Yani kadın cinsel ilişkiye beyniyle katılır ve bunun için psikolojik hazırlığı da büyük önem taşır. Cinsel aktivite 4 aşamada gerçekleşir:

· Cinsel İstek Fazı (Libido):
Cinsel isteğin oluştuğu safhadır. Karşı cinse psikolojik ilgi ve istek oluşur. Kadın bir yandan geçmiş cinsel deneyimleri ve fantezilerle psikolojik uyarı sağlar. Bu faz birkaç dakikadan, birkaç saate kadar sürebilir.
· Cinsel Uyarılma Fazı:
Kadınlar psikolojik veya fiziksel temasla veya her ikisiyle birlikte uyarıldığında vajina ve diğer cinsel organlarda kan dolaşımı artar ve vajina ıslanır. Klitoris erkekteki penise benzer şekilde sertleşir. Göğüsler genişler ve meme ucu sertleşir. Kalp hızı ve kan basıncı artar, kaslar daha duyarlı hale gelir. Sinir sisteminin etkisiyle damarların genişlemesine bağlı olarak yanak, boyun, göğüs ve karın üst bölgesinde kızarıklıklar

oluşur. Cinsel salgılarda, nabız ve tansiyonda artış olur. Solunum hızlanır, kaslar gerilir.
· Orgazm Fazı:
Orgazm cinsel heyecanın en üst düzeyidir. Fiziksel temasın yanı sıra cinsel fantezilerde orgazma ulaşmayı kolaylaştırır. Vajinanın alt bölümünde istemsiz kasılma ile uterusta güçlü ve sürekli kasılmalar olur. Kan basıncı yükselir, kalp hızı artar. Kas ve sinirlerde oluşan ani gerilim boşalır ve ardından tüm vücudu saran bir dizi kasılma nöbeti oluşur. Erkeklerden farklı olarak kadının uyarılması devam ettiği, takdirde kadında ardarda orgazm yaşanabilir.

· Rezolüsyon (Çözülme/Gevşeme) Fazı:
Bu evre genital organlardan kanın çekilmesiyle bedenin uyarılma öncesi haline geri dönüş evresi olmasından dolayı rahatlama evresi olarak da tanımlanabilir. Gevşeme ve rahatlama nedeniyle mutluluk hissi oluşur. Yeterli ve sürekli cinsel uyarının sağlanması halinde kadınlar üst üste defalarca orgazm olabilirler. Her cinsel ilişki orgazmla sonuçlanmayabilir. Cinsel aktivitede başarının göstergesi, orgazma ulaşmadan öte cinsel doyumun sağlanmadır. Ortam koşullarının uygunluğu, iyi bir partner, yeterli fiziksel ve psikolojik uyarılma ve kendine güven cinsel aktivitede başarının vazgeçilmez koşullarıdır.
Her bir fazda çeşitli değişiklikler olur ve cinsel aktivite tamamlanır.
Bu dört evrenin herhangi birinde yaşanan sorun cinsel fonksiyon bozukluklarında ayırıcı tanı olabilmesi açısından önemlidir.

Kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğu görülme sıklığı nedir?

Geniş gruplarla yapılan çalışmalarda, kadınların %38-63’ünü etkileyen yüksek prevalanslı bir sorun olduğu bildirilmiştir. Ülkemizde ise çok büyük boyutta çalışma olmamakla birlikte cinsel fonksiyon bozukluğu 46-55 yaş grubunda %67.9, 38-67 yaş grubunda ise %70.7 olarak belirlenmiştir.

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu nasıl sınıflandırılır?

· Cinsel istek-arzu bozukluğu (Hipoaktif-az cinsel istek, tiksinme)

· Cinsel uyarılma bozukluğu

o Subjektif uyarılma bozukluğu o Genital uyarılma bozukluğu o Kombine uyarılma bozukluğu

· Orgazmik bozukluk

· Cinsel ağrı bozuklukları

· Disparoni

· Vajinismus

· Diğer cinsel ağrı bozuklukları

Cinsel istek-arzu bozuklukları nelerdir?

Bu tür bozukluklarda cinsel arzunun azalması ya da tümüyle ortadan kalkması söz konusudur. Her ne kadar bir kadında cinsel ilişkiye istek olmasa da cinsel ilişki kadının eşi tarafından başlatıldığında kadın uyarılabilmekte ve orgazm da olabilmektedir. Bu yüzden arzu azalması ile uyarılma ve orgazm bozukluğu ayrımı önemlidir. Cinsel aktiviteye veya fantezilere karşı isteksizlik/ilgisizlik vardır.

Bozukluk sıklıkla normal bir cinsel yaşamı takiben erişkinlikte ortaya çıkmaktadır. Hastalığın ileri durumlarında kadın kendini tümüyle her türlü cinsel içerikli eylemlerden uzaklaştırarak kendi içine kapanabilir. Cinsel arzuyla ilgili bozukluklar kadınlarda daha sık olmakla birlikte hem kadın hem erkekte en sık görülen ve tedavisi en zor cinsel fonksiyon bozukluklarıdır.

Cinsel arzu bozuklukları en sık evlilik çatışmaları ve eşler arası uyumsuzluğa bağlı olarak meydana gelir. İş stresi, kişisel stres, aile içinde hasta bir bireyin varlığı, maddi problemler, çocuğu olanlarda çocukla ilgili problemler de hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir. İlaç kullanımı, hastalık, depresyon, stres, uyuşturucu kullanımı, yaşlanma ve hormonal değişiklikler de cinsel arzunun azalmasına neden olan diğer durumlardır. Menopoz, doğum sonrası dikiş yerlerinin nedbeleşerek iyileşmesi ya da diğer nedenlere bağlı olarak meydana gelen disparoni de (ilişki esnasında ağrı) uzun süre devam ettiğinde cinsel arzunun azalmasına neden olabilir.

Dini inançlar, obsesif kompulsif kişilik bozuklukları, maskelenmiş cinsel eğilim bozuklukları (travestizm gibi), gebe kalmaktan ve cinsel yolla bulaşan hastalık kapmaktan aşırı korkma, gizli kalmış (bilinçdışı) homoseksüellik, kendine güvensizlik, başarısızlık korkusu, insanlarla yakınlık kuramama, cinsellikten suçluluk duyma, çocuklukta ya da daha sonra cinsel tacize uğramış olma, kontrolü kaybetme korkusu nedeniyle baskılama daha çok uyarılma ve orgazm bozukluğuna neden olmakla beraber cinsel arzunun azalmasına neden olabilir. Gebeliğin birinci ve üçüncü trimesteri de isteğin fizyolojik olarak azaldığı bir dönemdir.

Cinsel tiksintiler ise cinsel aktiviteye, cinsel organlara ya da sıvılara karşı olabilir. Sebepleri arasında çocukluktaki gelişme dönemlerine ait takıntılar, yanlış/yetersiz cinsel bilgiler, tecavüze veya travmaya maruz kalma, partnerin uygunsuz ve taciz edici yaklaşımları, cinselliğe karşı korku ve endişe sayılabilir.

Çiftler birbirlerine cinsel istek ve tercihlerini iletebilmeli, sabırlı ve anlayışlı olmalı, cinsellik dışında da uyumlu bir birliktelik sağlanmalı yani aynı zamanda iki iyi arkadaş olmalıdırlar. İstek bozukluğunun devam etmesi halinde sağlık ekibine başvurmalı ve tıbbi yardım alınmalıdır.

Cinsel uyarı bozuklukları nelerdir?

Kadında cinsel uyarılma bozukluğu tanımı "sürekli olarak ya da tekrarlayıcı bir biçimde cinsel uyarılmanın yeterli bir ıslanma-kabarma tepkisini sağlayamama ya da cinsel etkinlik bitene dek bunu sürdürememe"dir. Kadının eşi ile genel ilişkisindeki bozukluk, yetersiz iletişim, yetersiz önsevişme ve uyarının azlığı kadınlarda cinsel uyarılma bozukluğuna neden olmaktadır. Bunun yanısıra, kadınlardaki hormonal değişim de (doğum ve menapoz) sekonder cinsel uyarılma bozukluğunun kaynağı olabilmektedir. Geçmişteki cinsel taciz öyküsünün varlığı, tacizin şekline göre cinsel uyarılma bozukluğu yaratabilmektedir. Örneğin, babası tarafından okşanarak taciz edilmiş bir kadın cinsel aktiviteler sırasında önsevişme ve okşanmalara karşı duyarsız kalırken, cinsel birleşme veya öpüşmelere olumlu tepki verebilmektedir. Cinsel uyarılma bozuklukları tedavisinde temel cinsel bilgiler verilip yanlış inanç ve davranışlar üzerinde çalışılırken, verilen ev ödevleri ile eşler arasında duygusal ve bedensel yakınlık sağlanır. Cinsel uyarının uygun şekilde, yeterince yapılması ve sürdürülmesi öğretilir.

Orgazm bozukluğu nedir?

Kişide rahatsızlık yaratan, sürekli ya da tekrarlayıcı bir şekilde yeterli cinsel uyarılma ve tahrik olma sonrasında orgazm yasamada zorluk, gecikme ya da hiç orgazm yasayamama durumudur. Orgazm bozukluğu şikayeti olan kadının sorununun diğer cinsel sorunlarda olduğu gibi primer-sekonder veya durumsal-total olduğu belirlenmelidir. Primer orgazm bozukluğu genellikle total olup kadının cinsel yaşamının başından itibaren varken, sekonder orgazm bozukluğu durumsal olup kadının mastürbasyon deneyiminde veya başka bir partnerle orgazm olabilirken eşi ile orgazm olamamasıdır. Orgazm problemi olan kadınlarla yapılan bir başkaaraştırma sonucu, erkek partnerlerin, eşlerinin cinsel yaşamları ile ilgili beklentileri hakkında bilgi sahibi olmadıklarını göstermiştir.

Bazı kadınlar cinsel aktivite sırasında uyarılmasına ve zevk almasına rağmen orgazm olamazlar. Bazı kadınlar orgazm olmasalar bile cinsel yaşamlarından hoşnut olurken bazıları da orgazm olamamaktan şikâyet ederler. Birçok seks terapisti, cinsel birleşmeden zevk alabilen ve koitus dışında orgazm olabilen kadınların cinsel problemi olmadığını düşünmektedir. Koitus sırasındaki klitoral uyarı, direkt olarak manüel veya oral yapılan uyarıya göre daha az etkilidir. Orgazm sorunlarından şikayeti olan kadının bunu nasıl tanımladığı önemlidir. Eşinde, eğer erken boşalma sorunu varsa, bu nedenle kadının orgazm olamaması da söz konusu olabilir. Orgazm bozukluğu, fizyolojik kökenli de olabilmektedir. Fiziksel sorunlar yanısıra bazı antidepresan ve antipsikotikler de orgazm sorununa neden olmaktadır.

Orgazm bozukluğu tedavisinde, öncelikle kadının kendi başına orgazm olmayı öğrenmesi beklenir. Bu nedenle hastanın mastürbasyon konusundaki duygu ve düşüncelerinin ele alınması gerekir. Mastürbasyon egzersizlerinin aşamalı ödevler halinde verilmesiyle birlikte, orgazma ulaşabilmesi için kontrolü bırakmayı hayal etme egzersizleri de yaptırılır.

Cinsel ağrı bozuklukları nelerdir?

Tıp dilinde "disparoni" olarak tanımlanır ve cinsel ilişki sırasında ağrı duyulması anlamına gelir. Kadınlarda cinsel organlara yönelik cerrahi girişimlerden sonra %30 oranında ağrı bozukluğu gelişmekte ve bu şikayetle kliniğe başvuran kadınların %40'ında üreme organlarına ait tıbbi problem saptanmaktadır. Uzun süreli devam etmesi anorgazmi ve istek azalması gibi sorunları da beraberinde getirebilir. Genel ya da eşe bağlı özel olabileceği gibi birincil ya da ikincil olabilir. İkincil olarak gelişenler genellikle ilk ilişkiden on yıl sonra ortaya çıkarlar. En sık görülen jinekolojik seksüel fonksiyon bozukluklarından biridir ve kadınların üçte ikisi hayatlarının bir döneminde bu hastalığı geçirirler. Hem psikolojik hem de fiziksel nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabileceğinden dikkatli değerlendirme gerekir. Yüzeyel disparoninin en önemli nedenleri arasında kronik enfeksiyonlar ve klitorisin irritasyonu ve aşırı duyarlılığı yer alır. Kalın himen (kızlık zarı), epizyotomi nedbesi, vajinit, ilişkiye hazır olmadan (yani yeterince ıslanma olmadan) başlanması nedeniyle ortaya çıkan tahriş ve menopozda ortaya çıkan vajinal atrofi (vajina dokusunun zayıflaması) yer alır. Daha derinlerde ortaya çıkan ağrıda ise kısa vajina (doğumsal), mesane enfeksiyonları (sistit) ve üretrit, kronik enfeksiyonlar, endometriozis, pelviste kitleler, barsak hastalıkları, genital organlarda sarkma sözkonusu olabilir. Orgazm esnasında ortaya çıkan uterus kasılmaları da bazen ağrı duyulmasına neden olabilir. Yine cinsellikle ilgili çocukluktan gelen olumsuz önyargılar, cinsel taciz öyküsü, ilişkiyle ilgili olumsuzluklar da disparoninin psikolojik nedenleri arasında yeralır. Tedavide etkene yönelik yaklaşımda bulunulur.

Vajinismus nedir?

Vajinismus tüm kadınların yaklaşık %1'inde ortaya çıkan bir durumdur ve vajinanın dış 1/3'lük kısmında yeralan kaslarda, penis, parmak, vajinal tampon ya da muayene spekulumu yerleştirme girişimi olduğunda ortaya çıkan istemsiz kasılmalardır. Bu kasılmalar gerçek bir girişim yanında yalnızca girişimin hayal edilmesiyle bile ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda vajinismus o kadar ağır olur ki, gerçek bir cinsel ilişki mümkün bile olmaz. Hatta muayene esnasında da kasılmalar ortaya çıktığından böyle bir durumda normal vajinal doğum bile mümkün olmayabilir. Vajinismusu olan kadınların büyük kısmında cinsel istek ve uyarılma tamamen normaldir ve orgazm da olabilirler. Bazı kadınlarda vajinismus baştan beri vardır, bazılarında ise sağlıklı bir cinsel yaşamı takiben sonradan ortaya çıkar. İkincil vajinismus adı verilen bu durum genellikle disparoniye (ilişki esnasında ağrı) bağlı olarak gelişir.

Vajinismusu olan kadınların özgeçmişinde cinsel taciz gibi ciddi bir psikolojik travma olabileceği gibi ağrılı bir jinekolojik muayene, ilk ilişkinin çok ağrılı olması gibi psikolojik tahribat yapmış bir durum sözkonusu olabilir. Katı dini inançlar ve cinsel yönelimde bozukluklar da sözkonusu olabilir. Vajinismusu olan kadınların genital bölgeleri ve vajinalarının boyutları hakkında yanlış inançları vardır. Bu yüzden de vajinalarının içine herhangi birşey giremeyecek kadar ufak olduğuna inanabilirler. Endometriozis, kronik enfeksiyonlar, kızlık zarının gergin olması gibi durumlar da vajinismus nedeni olabilir ve bunlar ancak komple bir jinekolojik muayenede ortaya çıkarılır. Vajinal muayenenin eşinin de refakatinde yapılması çiftin genital anatomi ve vajinanın boyutları hakkındaki önyargıları yıkmalarına katkıda bulunabilir.

Tedavide istemsiz olarak ortaya çıkan kasılmaların engellenmesine çalışılır. Kadının genital anatomiyle ilgili temel bilgileri edinmesi için eğitim yapılır. Vajinal penetrasyon öncesi gevşemesi için teknikler gösterilir. Kegel egzersizleri ile ilgili bilgi verilir ve bunları nasıl uygulayacağı gösterilir.

Kegel egzersizleri: bunlar vajinanın girişinde yeralan kasların çalıştırılarak geliştirilmesi için uygulanan egzersizlerdir. İdrar kaçırma şikayeti olan bayanlarda uygulanabileceği gibi vajinismus tedavisinde de kullanılabilir. Bunun nasıl yapıldığını öğrenmek için iki parmağınızı vajinaya yerleştirerek parmağınızın dışarıya çıkmasını engelleyecek şekilde vajina kaslarınızı sıkınız. Bunu yapamıyorsanız idrarınızı yaparken işlemi yarıda kesmeye çalışınız. Her iki durumda da kasılan kaslar vajina girişindeki kaslardır. İşte bu kasların istemsiz olarak kasılması vajinismusun temel nedenidir. Bu egzersizin nasıl yapıldığını öğrendikten sonra günde en az 5-6 kez tekrarlayın. Eğer 4-6 hafta arasında netice alamadıysanız doktora başvurmanız gerekir.

Vajinismus tedavisinde diğer bir yöntem de vajinanın parmaklarla ya da özel aletler (vajinal dilatatör) kullanılarak genişletilmeye çalışılmasıdır. Bu yöntem ancak bir doktor tavsiyesiyle uygulanabilir ve başarı oranı en yüksek olanıdır.

Kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğunun sebepleri nelerdir?

Cinsel fonksiyon bozukluğu çeşitli organik ve psikolojik nedenlerle oluşabilir. Kadının cinsel aktivitedeki rolü ve kadındaki cinsel fonksiyon bozukluğu, yıllarca erkekteki kadar yoğun biçimde araştırılmamış ve sorunun sadece psikolojik kaynaklı olduğuna inanılmıştır. Fakat son yıllarda yapılan araştırmalar, problemin organik boyutunun da büyüklüğünü gözler önüne sermiştir.

Özellikle sistematik hastalıklar ve vasküler (damarsal) nedenlerde, klitoris ve vajinadaki azalmış kan dolaşımı cinsel uyarılmada bozulmaya yol açar ve bu hastalarda gecikmiş vajinal genişleme, azalmış vajinal kayganlık, ağrılı veya rahatsız edici cinsel ilişki, azalmış vajinal duyarlılık ve azalmış klitoral orgazm tespit edilmiştir. Bireyin enerjisini ve öz bakım gücünü azaltan kronik hastalıklar ve yaşamında değişikliğe yol açan ağır sağlık sorunları da cinsel fonksiyon bozukluğuna neden olabilmektedir. Aşağıdaki tabloda bu sistemik hastalıklardan bazıları gösterilmiştir.

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğuna neden olabilecek sistemik hastalıklar nelerdir?

· Kalp ve dolaşım sistemi (kardiovasküler sistem) ile ilgili olanlar: o Hipertansiyon

o Koroner arter hastalığı o Kalp krizi

o Çeşitli damar hastalıkları
· Sindirim sistemi (gastrointestinal sistem) ile ilgili olanlar:

o Kanser
o Bağırsak hastalıkları o Kolostomi

· Sinir sistemi ile ilgili (nörolojik) olanlar o Paralizi

o Multiple skleroz o Nöropatiler
o İnme (felç)

· Romatizmal (romatolojik) hastalıklar o Fibromiyalji

o Artritler

o Bağışıklık sistem hastalıkları
· Hormonal sistemi ilgilendiren (endokrin) hastalıklar

o Diyabet
o Tiroid hastalıkları
o Böbrek üstü bezi hastalıkları o Prolaktinoma

· Psikolojik rahatsızlıklar o Depresyon

o Stres

o Anksiyete
Jinekolojik hastalıklar veya bunlardan dolayı geçirilmiş cerrahiler fiziksel, psikolojik veya seksüel ilişki zorluğuna neden olarak kadın cinsel fonksiyon bozukluğuna neden olabilirler. Kadın cinsel fonksiyon bozukluğuna yol açabilecek jinekolojik nedenleri şu şekilde sayabiliriz.

· Dermatitler

· Klitoral yapışıklıklar

· Bartholin bezi kistleri

· Epiyozotomi skarları

· Genital organ (Rahim) kanserleri

· Lichen skleroz

· Vajinismus

· Genital organ enfeksiyonları

· Uterus prolpasusu(Rahim sarkması)

· Sistosel/rektosel(İdrar kesesi/anüs sarkması)

· Pelvik inflamatuar hastalık

· Endometriyozis

· Myalji

· İlaçlar

Bazı ilaçlar ve madde kullanım alışkanlıkları cinsel yaşamı çeşitli yönlerden etkiler. Kalp hastalıkları, hipertansiyon, depresyon, hormonal problemler, kanser ve mide şikayetlerinin tedavisinde kullanılan bazı ilaçlarla bazı idrar söktürücüler cinsel fonksiyonlerin bozulmasına yol açabilmektedir.

İlacın dozu tedaviyi aksatmayacak biçimde azaltılabilir, daha az yan etkisi olan bir ilaçla değiştirilebilir veya bunların mümkün olmadığı hallerde cinsel fonksiyonleri düzenleyici yöntemler tedaviye eklenebilir.

İleri yaşın kadında cinsel fonksiyona etkisi nedir?

Yaş arttıkça klitoris ve vajinadaki düz /bağ doku oranı, bağ doku lehine artar. Bunun sonucunda klitoristeki sertleşme ve vajinadaki genişleme yeteneği bozulur.

Menopozun kadında cinsel fonksiyona etkisi nedir?

Menopozla birlikte azalan östrojen ve androjen hormonlarına bağlı olarak, vajinanın boyutlarında küçülme ve ıslaklığında azalma sonucu cinsel ilişki sırasında ağrı oluşumu ve sekse olan ilgi azalma gözlenir.

Psikolojik durumun kadında cinsel fonksiyona etkisi nedir?

Çocukluk çağı yetiştirilme tarzı ve bu dönemde kazanılan çeşitli yaşam deneyimleri, alışkanlık ve takıntılar bireyin hayatının sonraki aşamalarını da etkiler. Bozuk aile ilişkileri içinde, yanlış yetersiz cinsel bilgilerle büyüyen yada çocuklukta cinsel travma yaşayan bireylerde, cinsel fonksiyon bozukluğuna yatkınlık oluşur. Hayatın ileri evrelerinde yaşanan cinsel başarısızlıklar, depresyon, aldatılma, hamilelik ve doğum sonrası ruhsal problemler, organik hastalıklara tepki, yaşlanma, partnerdeki cinsel problemler ve cinsel şiddete maruz kalma gibi nedenlerle cinsel fonksiyon bozukluğu

başlar. Çiftler arasındaki çekiciliğin kaybolması, ilişkinin bozulması, kendine güvensizlik, cinsellikten ve başarısızlıktan korkma, cinsellik hakkında kalıplaşmış yanlış düşünceler, yetersiz ön sevişme ve psikiyatrik rahatsızlıklar sorunun çözülmesini zorlaştırır. Çeşitli psikolojik faktörler arasında partnere karşı ilgi kaybı veya partner tarafından reddedilme korkusu, vajinaya zarar gelebileceği endişesi ve suçluluk duygusu ön plana çıkmakladır.

Kadında cinsel fonksiyon bozukluğunun belirtileri nelerdir?

Cinsel fonksiyon bozukluğu yaşayan kadınlarda en sık görülen şikayetler şunlardır:

· Cinsel isteğin ve sekse duyulan ilginin çok az ya da hiç olmaması

· Cinsel aktivite sırasında uyarılmanın gerçekleşmemesi

· Cinsel aktivite sırasında vajina içerisindeki kayganlığın çok az ya da hiç

olmaması

· Cinsel organlarda hissizlik

· Zor veya hiç orgazm olamama

· Cinsel aktivite sırasında ağrı ve rahatsızlık olması

Kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğu nasıl değerlendirilmelidir?

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğunun değerlendirilmesi çiftin birlikte ve her bireyin ayrı ayrı değerlendirilmesini gerektirir. Hastaların farklı anabilim dalları tarafından değerlendirilmesi ve ortak tanı ve tedavi yöntemlerinin belirlenmesi sıklıkla önerilmektedir. Değerlendirme sırasında tıbbi, psikososyal ve cinsel özgeçmişin sorgulanması ve jinekolojik muayenenin de mutlaka dahil olduğu tam bir fizik muaynenin yapılması gereklidir. Genital muayene sıklıkla yol göstericidir ve bazen tedavi edici de olabilmektedir. Genital muayene sırasında; nörolojik genital muaynenin yapılması, pap-smear ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların belirlenmesi amacıyla sürüntü kültürlerinin alınması önerilmektedir.

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğunun değerlendirilmesi için birçok sorgulama formu mevcuttur ve bu formlar özellikle tedaviye cevabın takibinde kullanılmaktadır.

Değerlendirme de hangi ek testler yapılabilir?

Cinsel fonksiyon bozukluklarının değerlendirmesi sırasında sıklıkla laboratuvar incelemelerine gerek duyulmasa da, bazı durumlarda açlık kan şeker düzeyinin, troid

ve prolaktin düzeylerinin, testosteron ve seks hormonu bağlayıcı globülin düzeylerinin belirlenmesi tanıya yardımcı olabilmektedir. Ancak östrojen ve testosteron eksikliği genellikle hastanın hikayesinden ve fizik muayene bulgularından kendini belli etmektedir.

Genital bölgenin (iliohipogastrik/pudental arterler) hemodinamik değerlendirilmesi için kullanılan vajinal fotopletismografi, dupleks Doppler ultrasonografi, vajinal ve klitoral sıcaklık ölçümleri, vibrasyon duyusu testi, selektif pudental arteriyografi ve fonksiyonel manyetik rezonans görüntülemesi gibi yöntemler mevcut durumun patofizyolojisi hakkında bilgi sağlayabilir ancak normal değerlerin bilinmemesi bu yöntemlerin gücünü azaltmaktadır. Yapılan çalışmalarda objektif ölçümler ile sübjektif uyarılma arasında zayıf korelasyon saptanmıştır.

Kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğu nasıl tedavi edilir?

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu tedavisinde ürolog, endokrinolog, jinekolog ve psikiyatrın katıldığı multidisipliner bir yaklaşım gereklidir. Kullanılan spesifik bir ilaç yoktur. İlaçlar gerekli durumlarda psikoterapi ile kombine kullanılmalıdır. Yeni tedavi yöntemleri üzerinde çalışmalar sürmektedir.

Kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğunda kullanılan hormonal tedaviler hangileridir?

· Östrojen
Eksilen östrojeni (dişilik hormonu) dışarıdan tamamlama tedavisidir. Menopoz sonrası kadınlarda biyolojik ve psikolojik birçok değişiklik olur ve bu değişiklikler cinsel yaşamı etkiler. Buna bağlı cinsel işlev bozuklukları gelişebilir. Östrojen replasman tedavileri genel olarak spontan yada cerrahi menapozdaki kadınlarda kullanılmaktadır. Östrojenlerin kullanılmasıyla vajinal kan dolaşımı ve buna bağlı olarak vajinal ıslaklık artar. Böylece ilişki esnasında oluşan ağrı ve yanma hissi azalır. Ayrıca bu tedavinin klitoral duyarlılığı sağlayıp cinsel arzuyu arttırdığı düşünülmektedir. Östrojenlerin oral, cilde sürülen jel, cilde yapıştırılan bant, vajinal, intranazal sprey ve dilaltı formları vardır.

· Testosteron
Kadınlarda testosteron seviyesinin 10 ng/ml’nin altına düşmesi: azalmış orgazm, azalmış seksüel cevap, azalmış seksüel motivasyon, azalmış mastürbasyon sıklığı ve seksten kaçınma durumları ile ilişkilidir. Östrojen replasman tedavisiyle birlikte ve

özellikle testosteron seviyesi düşük kadınlarda kullanılabilir. Klitoral duyarlılığı, vajinal ıslaklığı, sekse olan ilgiyi ve uyarılmayı arttırır. Karın bölgesine yapıştırılan bant formları vardır.

· Tibolon
Tibolon postmenapozal kadınların cinsel problemlerini düzeltmede östrojen-androjen tedavilerine alternatif olarak tercih edilebilir. Ancak tibolonun cinsel fonksiyonlara etkisi konusunda daha geniş çalışmalara ihtiyaç vardır.

Kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğunda kullanılan diğer ilaçlar hangileridir?

· Genital kan akımını arttıran ilaçlar
Sildenafil, Vardenafil, Tadalafil (Fosfodiesteraz tip 5 inhibtörleri)
Erkek cinsel fonksiyon bozukluğunun 1. Basamak tedavisinde başarı ile kullanılan bu ilaçlar peniste yaptığı etkiye benzer şekilde labial, üretral ve vajinal damarlarda genişlemeye yol açarak cinsel organdaki kan dolaşımını arttırır. Böylece cinsel yanıt ve orgazma ulaşmayı kolaylaştırır.

· Prostoglandin El
Uyarılma, orgazm ve cinsel tatmin düzeylerini arttırmaktadır. Damar genişletici etkisi ile klitoris ve vajinada kan dolaşımım arttıracağı düşünülmekte ve krem formuna yönelik klinik çalışmalar sürmektedir. En sık yan gözlenen yan etkisi lokal yanma hissidir.

· Fentolamin
Direkt yada alfa adrenerjik blokaj yoluyla düz kas gevşemesini sağladığı ve buna bağlı olarak klitoral sertleşme, vajinal genişleme ve ıslaklığı arttırdığı düşünülmektedir. Ancak rutin uygulamaya girebilmesi için geniş çalışmalara ihtiyaç vardır.

· Apomorfin
Kadın cinsel fonksiyon bozukluğunda apomorfin kullanımı üzerine yapılan klinik çalışmaların sonuçları; orgazmik bozukluğa sahip kadınlarda cinsel uyarılma fazında apomorfinin, objektif ve sübjektif değişikliklere yol açtığı ve günlük apomorfin kullanımı ile orgazm ve cinsel ilişkide tatmin olma sıklığında artış olduğu seklinde bildirilmiştir.

Kadınlarda cinsel fonksiyon bozukluğunda kullanılan diğer tedavi yöntemleri nelerdir?

· Klitoral vakum cihazı
Cinsel organlardaki kan dolaşımının yetersizliğine bağlı cinsel fonksiyon bozukluğunu tedavi etmek amacıyla tasarlanan klitoral vakum cihazı klitoristeki kan dolaşımını ve düz kas oranını arttırmada yarar sağlar. Cihaz kullanım sırasında klitorisin üzerine yerleştirilen huni şeklinde tek kullanımlık küçük yumuşak bir plastik vakum başlığı ile avuç büyüklüğünde ve pille çatışan bir vakumdan oluşur. Çalıştırıldığında vakum pompası kanı klitoris içine çeker ve burada kan dolaşımını arttırarak cinsel uyarılmaya yardımcı olur.Cinsel fonksiyon bozukluğu olan kadınlarda cihazın kullanımı sonrasında seksüel duyarlılıkta %100'e doyumda %80'e ve vajinal ıslaklıkta %73'e varan artış bildirilmiştir.

· Transkutanöz Sinir Uyarısı (TENS )
TENS (Transkutanöz Sinir Uyarısı): Uyarılma ve orgazm sorunu olan kadınlarda

kullanılmakladır. TENS, genital organlara giden sinirleri dolaylı yoldan uyararak ve omurilikteki genital organlara giden sinirlerin refleks mekanizmalarını düzenleyerek etkisini göstermektedir. Bu etki ile vajinal ıslanmada artış, vajina ve klitoriste(bızır) genişleme meydana gelir. Bu sayede uyarılmada ıslanmada ve orgazm şiddetinde artış olur. TENS'in herhangi bir yan etkisi saptanmamıştır.

Psikolojik danışma neler sağlayabilir ve tedavide etkisi nedir?

Cinsel fonksiyon bozukluğu yaşayan hasta ve partnerlerinde çeşitli psikososyal sorunlar görülebilir. Bu sorunlar cinsel fonksiyon bozukluğunda kimi zaman sebep, kimi zaman da sonuç olarak karşımıza çıkar. Cinsel fonksiyonlara ilişkin yaşanan sorunlar kadınlar için son derece özel, rahatsız edici, fiziksel ve sosyal açıdan yıkıcı bir durum olup; emosyonel strese, eş ile uyuşmazlıklara ve boşanmalara yol açabilmektedir. Yaşanan bu sorunlar da kadınların kendine olan güvenlerini ve yasam kalitelerini düşürmekte, ruhsal durumlarını da önemli derecede etkilemektedir. Cinsel fonksiyon bozulduğuyla başvuran çiftlerde psikolojik ve sosyal sorgulama sonucunda psikoterapi ve cinsel terapi uygulanması gerekebilir. Psikolojik danışma ve terapi desteği, problemin tanımlanması ve çözümünde yardımcı olmasının yanı sıra hastaya ve partnere sorunla baş edebilmede katkı sağlanması açısından çok önemlidir.

Kadın cinsel fonksiyon bozukluklarındaki yaklaşımları özetleyebilir misiniz?

Kadın cinsel fonksiyon bozukluğu; biyolojik, psikolojik ve kişiler arası ilişkilerin etkilendiği, birden fazla sebebi ve boyutu olan bir problemdir. Tedavisinde hormonal, santral ve damarsal mekanizmalar üzerinden etki gösteren bir çok deneysel ilaç kullanılmıştır ve araştırmalar devam etmektedir. Ancak ilaç tedavisinde beklenen gelişmelere rağmen gelecekte de tek basına medikal tedavinin çoğu olguda yeterli olmayacağı ve tedavinin çeşitli dönemlerinde davranışsal ve psikolojik tedavi desteklerinin gerekebileceği unutulmamalıdır. 

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Volkan İzol

Prof. Dr. Volkan İzol’un 2002 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Tıp Doktoru ve 2008 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’ndan Üroloji Uzmanı unvanını almıştır. Aynı Anabilim Dalı’nda 2011 yılında öğretim üyesi olarak görev yapmaya başlamış ve 16 Nisan 2015 tarihinde doçent, 28 Ağustos 2020’de profesör unvanını almıştır. Asistanlık döneminde Avrupa Üroloji Diplomasını almaya hak kazanan İzol, uzmanlık sonrası dönemde ise minimal invaziv cerrahide bilgi ve tecrübesini artırmak üzere John Hopkins Üniversitesi’nde (ABD) gözlemci statüsünde çalışmıştır. Uluslararası ve Ulusal hakemli dergilerde yayımlanan birçok makalesi mevcut olan İzol’un yurt dışı-yurt içi bilimsel toplantıda 200’ün üzerinde sözlü bildirisi ve konuşması bulunmaktadır. Günlük pratiğinde sıklıkla Üroonkoloji ve minimal invaziv ürolo ...

Prof. Dr. Volkan İzol
Prof. Dr. Volkan İzol
Adana - Üroloji
Facebook Twitter Instagram Youtube