İçimizdeki yönetici: ego

İçimizdeki Yönetici: Ego

İçimizdeki yönetici: ego

Ego, halk dilinde yanlış algılanan bir kavramdır. Her türlü egonun, egoist anlamına geldiği zannedilir. Aslında ego, ‘benlik’ anlamına gelir. Egoist ise yüksek ve gerçekçi olmayan, abartılmış, içi boş bir benlik kabartmasıdır. Egoistliği bir balona benzetebilirsiniz. Dışarıdan baktığınızda bu balon gayet şişkin gözükür ama toplu iğnenin ucunu değdirdiğiniz anda ise o şişkinlik bir anda patlayıverir.

Ego, insanı kişi haline getiren bir kavramdır. İnsan dediğimizde bir canlı familyasından bahsederiz. Çoğulluk ifade eder. Fakat kişi dediğimizde ise tekillikten, bireyden bahsederiz. Bu aslında bir özelleşmedir; diğerlerinden ayrılmadır, ben diyebilmektir. ‘Ben’ dediğimde kendi özelliklerimden bahsederim. Bunlar dürüstüm, çalışkanım, cömertim, inatçıyım, disiplin sahibiyim vb. birçok özellik olabilir. Burada sadece kendim hakkımda bilgi vermiş olurum; yani egom hakkında. Diğer insanlar hakkında herhangi bir bilgi vermemiş olurum.

Egonun insanın kişi haline getirmesi pek kolay olmaz. Bu süreçte birçok çatışmayla karşılaşılır. Birçok yeni kavram ortaya çıkar. Örneğin id ve süperego. İd, insanın çocuk gibi davranan yanıdır. Sürekli bir şeyler ister ve bu şeylerin hemen olmasını ister. Saldırganlık ve cinsellik gibi dürtülere ev sahipliği yapar. Süperego ise insanın toplumsal yanıdır. Bir nevi ‘Bunu böyle yapma ayıp’ diye insana seslenen kısımdır.

Bu iki kavram birbiriyle oldukça çatışan ve birbirlerine kulak asmayan kavramlardır. Bunların ara buluculuğunu ego yapar. Ego bu aracılığı yaparken birçok sıkıntıyla karşılaşır. Bunlardan bir tanesi egonun, id ve süperego arasında ara buluculuk yapacak kadar güçlü olmamasıdır. Bu durum da kişi, id ve süperegonun çatışmasıyla başa çıkamaz ve bir tarafa yenik düşer. Yenik düşülen tarafa göreyse davranışlarda bunun yansıması görülür.

Örneğin İd baskın olduğu bir kişiyi düşünelim. Bu kişi yaşamında daha çok dürtüsel davranır. İlerisini düşünmeden kararlar alır, hayatında hızlı ve planlanmamış değişikliklere gidebilir, öfkesini kontrol etmesi gereken yerde bunu ortaya dökmekten çekinmez, yapılmaması gereken şey sadece onun isteğine bağlıdır. İsteği, bir şeyin yapılması gerektiğini düşünüyorsa bunun önünde onun için duracak hiçbir şey yoktur. Bu kişi toplumsal kurallara uymakta da zorluk çeker. Çünkü toplumsal kurallar, kişisel isteklerden ziyade çoğulu düşünerek ortaya konur. Ancak bu kişi için en önemli şey çoğul değil, kendi istediğidir. Bu nedenle kuralları çiğnemeye yatkındır. Arabayla gereken hız limitinde gitmemek, kendi canını ve diğerlerini araba sürerken tehlikeye atmak buna örnek verebilir.

Şimdi yeni örneğimize geçelim. Bu örnekteyse süperegonun baskın olduğu bir kişiyi ele alalım. Bu kişi toplumun ortaya koyduğu örf ve adet, ahlak vb. kavramlara daha bir bağlı olacaktır. Bu bağlılık aynı zamanda dünyayı sadece bu bağlılıkları çerçevesinden görmesine neden olacak ve bu sınırların dışına çıkmaya yeltenmeyecek. Çünkü bu kişi için en doğrusu bu sınırlar altında yaşamaktır.

Bu iki örnekle egonun düşük olup yüksek bir id veya süperegoya sahip olan bir insanın muhtemel davranışlarını ele aldım.

Şimdi de yüksek ego sahibi olmakla birlikte düşük id ve düşük süperegoya sahip bir kişiyi ele alalım. Yüksek ego, id ve süperegonun ihtiyaçlarını yok sayar. Bu yok sayma nedeniyle kişi empati düzeyi düşük, kendi ihtiyaçlarını gidermek dışında herhangi bir şey düşünmeyen, bu ihtiyaçları gidermek adına her yolun mübah olduğunu düşünecek kadar makyavelist bir davranış yapısına sahip olacaktır.

Verdiğim örneklerde tamamen anormal durumları ele almış bulunmaktayım. Peki bu durumun normali nedir? Sağlıklı bir ego seviyesine sahip olup idin isteklerine kayıtsız kalmamak ama bu istekleri hemen yerine getirmek yerine, doğru zamanlarda doğru koşullar altında olaylara uygun şekilde yerine getirmek. Süperegonun söylediklerine de kayıtsız kalmayıp onun sağladığı toplumsal bilince kulak vererek toplum yaşamının gerekliliklerinin de farkında olur. Bireysel ahlaki bilinç gelişimi için de bu kulak verme önemlidir.

Sağlıklı bir ego seviyesi için çocukluk yaşantısı çok önemlidir. Çocuğun, ebeveynleriyle kurduğu bağın duygusal anlamda tatmin edici bir ilişkiye dayanıyor olması sağlıklı bir ego gelişimini sağlamadaki en önemli kısımdır. Eğer ki bu ilişki dengesiz olursa, ebeveynlerin tutarsız davranışlarını barındırırsa, ebeveynler çocuklarıyla ilişkilerini sadece onun başarıları ve ona aldıkları nesneler üzerinden kurmaya çalışırsa sağlıklı bir ego seviyesi muhtemelen ortaya çıkmayacaktır.

Bu makale 8 Ağustos 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Cenk Özen

Herkese merhabalar,  Ben Psikolog Cenk Özen. Lisans eğitimimi Üsküdar Üniversitesi’nde onur öğrencisi olarak tamamlamış olup, yüksek lisans eğitimimeyse Arel Üniversitesi’nde devam etmekteyim. 4 yıllık lisans sürecimin ikinci yılından itibaren staj gördüm. Bununla birlikte lisans sürecimin son senesinde, değerli bulduğum çeşitli eğitimlere başvurarak onlardan sertifikalar aldım. ISST sertifikalı İleri Düzey Şema Terapist olan Prof. Dr. Esra Yancar Demir’den 6 oturumdan oluşan 42 saatlik ‘Şema Terapi’ eğitimi aldım. Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Anabilim Dalı Başkanı, ACT – EABCT Sertifikalı BDT Terapisti Doç. Dr. Ayşe Sibel Demirtaş’tan 11 oturumdan oluşan ‘Bilişsel Davranışçı Terapi Uygulayıcı Eğitimi’ aldım. Bir senesi staj kapsamında, bir senesiyse psikolog olarak toplam iki senedir danışan görmekteyim, aynı zamanda Spotify üze ...

Etiketler
Ego
Psk. Cenk Özen
Psk. Cenk Özen
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube