Ürogenital Plastik Cerrahi alanında, en sık karşılaştığımız ve tedavisini üstlendiğimiz patoloji halk arasında “peygamber sünneti” olarak bilinen hipospadyasdır. Hipospadyas erkeklerde görülen ve idrar yolunun penisin ucunda sonlanmak yerine daha geride sonlanması ile karakterize bir doğumsal anomalidir. İdrar yolunun geride sonlanmasının yanı sıra, ereksiyonda penisin aşağı doğru eğik olması, sünnet derisinin eksikliği ve penisinin uç kısmının görünümünün değişmesi hipospadyasta düzeltilmesi gereken diğer problemlerdir.
Hipospadyas tedavisi cerrahidir. Cerrahide temelde amaç tüm deformitelerin tek seansta düzeltilmesidir. Böylece idrar kanalı penisin ucuna taşınır, ereksiyon sırasında eğrilik problemi olmaz ve normal görünümlü bir penis elde edilir. Peygamber sünnetli çocukların yarım sünnet olmuş gibi doğarlar ve bu nedenle böyle çocuklar asla sünnet edilmemelidirler. Bu çocukların ameliyatlarında yarım sünnet derisi çok işe yarar. Ameliyatın bitiminde zaten sünnet de olmuş olurlar. Biz bu çocuklara cerrahi olarak müdahale ettiğimizde hiç sünnet olmamış olmasını tercih ederiz.
Plastik Cerrahinin temel prensibi flep cerrahisi olması ve hiposdyas cerrahisinde tedavinin temelini flep cerrahisinin oluşturması nedeniyle, hiposdyas onarımlarında Plastik Cerrahlar oldukça yüksek başarı oranları elde etmektedirler. Bunun yanı sıra hipospadyas cerrahisi görüntü ve fonksiyonun normalleştirildiği bir düzeltme cerrahisidir ki bu konu Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi bilim dalının temel uzmanlık alanıdır.
Operasyon zamanı ile ilgili farklı görüşler mevcuttur, ancak çocuğun çişini söyleme alışkanlığını elde etmeye başladığı dönemde yani 1,5-2 yaşlarında bu operasyonun tamamlanmış olmasının uygun olacağını söyleyebiliriz. Eğer bu dönem içinde tedavi mümkün olamadıysa, okul öncesi dönemde tedavinin tamamlanması, yaşanabilecek psikolojik travmanın önlenmesi açısından son derece önemlidir. Operasyonu bu dönemlerde yapılamamış geç çocukluk, adolesan veya erişkin yaşlarda her zaman hipospadyas onarımı yapılabilir.
Cerrahi yöntemin seçimi hastalığın ağırlığına göre yapılır. Ameliyat genel anestezi altında uygulanır. Uygulanan cerrahi yönteme göre değişiklik göstermekle birlikte ameliyat yaklaşık 1-3 saat sürmektedir. Ameliyat sırasında yeni oluşturulan idrar kanalının içine idrarı boşaltmak için bir kateter (sonda) yerleştirilir, Ameliyattan ortalama 5 gün sonra bu kateter çekilmektedir. Operasyondan sonra hipospadyasın lokalizasyonuna ve yapılan operasyona göre değişmekle birlikte 1-5 günlük hastanede kalış dönemi gerekmektedir. Herhangi bir komplikasyon yaşanmadığı takdirde bu dönemden sonra kişi normal yaşantısına döner.
Her cerrahi müdahalede olduğu gibi hipospadyas tedavisi sırasında ve sonrasında bazı komplikasyonlar görülebilir. Komplikasyonlar içerisinde en sık görülen fistül oluşumunu “yeniden oluşturulan idrar kanalından idrar kaçağı olması” şeklinde tarif edebiliriz. Ancak büyütme kullanılarak yapılan titiz cerrahi uygulama ve bizlerin çok aşina olduğu flep uygulamaları ile fistül oranları oldukça gerilemiştir. Bugün için hipospadyas cerrahisinde başarı oranlarımızın %90’ların üzerinde olduğunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Tüm bunlara rağmen fistül oluşmuş ise uygun yaklaşım ve gerektiğinde cerrahi müdahale ile bu fistüllerin kapatılması mümkündür.