Doktorsitesi.com

Hayır Diyememek

Klinik Psikolog Saliha Ceren Ekiz
Klinik Psikolog Saliha Ceren Ekiz
22 Ekim 202518 görüntülenme
Randevu Al
“Hayır” Diyememek – Psikodinamik Bir Bakış “Hayır” diyememek ilk bakışta nazik ya da uyumlu bir özellik gibi görünse de, uzun vadede kişinin sınırlarını koruyamamasına ve tükenmiş hissetmesine yol açabilir. Psikodinamik bakış açısına göre bu durumun kökeni çoğu zaman çocukluk deneyimlerine dayanır. Sevgi ve onay ihtiyacı koşullu biçimde karşılanan çocuk, “iyi çocuk” olmak için kendi ihtiyaçlarını bastırmayı öğrenebilir. Suçluluk duygusu ile büyüyen çocuk, “hayır” dediğinde kötü ya da bencil hissedebilir. Çatışmadan kaçınma eğilimi ise çocuğun huzuru korumak için uyum göstermeyi öğrenmesine yol açabilir. Yetişkinlikte bu kalıplar, kişiyi sürekli “evet” diyen, başkalarını memnun etmeye çalışan biri haline getirebilir. Zamanla yorgunluk, öfke, değersizlik, depresyon ve kaygı gibi duygular ortaya çıkabilir. Psikodinamik terapi, kişinin bu davranışın altında yatan bilinçdışı duyguları fark etmesine ve kendi sınırlarını yeniden tanımlamasına yardımcı olur. Sonuç olarak, “hayır” diyebilmek aslında kendine “evet” diyebilmenin ilk adımıdır.
Hayır Diyememek

Hayır Diyememek

                “Hayır” diyememek aslında masum ve hatta zaman zaman pozitif bir özellik gibi kabul edilse de aslında oldukça zarar verici ve yıpratıcı tarafları olabilecek kötü bir alışkanlığa dönüşebilir. Sağlıklı sınırlar koyamamak ve her şeye “evet” demek kendimizden verdiğimiz sürdürülemez seviyede sağlıksız bir döngüyü başlatabilir. Peki ama acaba neden hayır diyemiyor olabiliriz?

                Psikodinamik bir bakış açısıyla baktığımızda birçok meselede olduğu gibi bu noktada da aslında bu alışkanlığı çocukluğumuzda öğrenmiş olabiliriz. Psikodinamik teorinin öne sürdüğü şey erken dönem deneyimlerinin, bilinçdışı düşünceyi ve duyguları yetişkinlik döneminde önemli ölçüde etkilediği yönündedir.

                Onaylanma ve sevgi ihtiyacı bir çocuğun erken dönemde bakım vereninden alması gereken en önemli ihtiyaçlarındandır. Çocuk alacağı sevginin ya da onayın bir şarta bağlı olduğunu hissederse çocuk “iyi çocuk” olma rolüne girer ve kendi ihtiyaçlarından feragat etmeyi içselleştirebilir (Horney, 1945). Bu çocuk büyüdüğünde insanlara hayır diyemeyen birine dönüşebilir çünkü bilinçli olarak yapmasa dahi içinde bir parça hayır dediğinde sevilmeyeceği ihtimalinden korkabilir.

                Suçluluk duygusu aktif olarak hissetmiyor dahi olsak bizlerin davranışlarını güçlü etkilerle yönlendirebilen bir duygudur. Küçük bir çocuk ebeveynleri tarafından “bencilsin” şeklinde damgalandığı zaman aslında çocuğun bireysel sınırlar çizme ihtiyaçlarını çiğneyip geçebilir. Bu küçük bir çocuğun kafasını karıştırabilecek sert bir itham olma potansiyeli taşır. Sadece bencillik kavramı değil benzer davranış ya da söylemleri de buraya dahil edebiliriz. Sonrasında çocuk hayır demek ve suçluluk hissini birlikte taşımaya başlayabilir ve hayır demekte zorlandığını gözlemleyebilir (Freud, 1923).

                Çatışmadan kaçınmak konusunu da hayır diyememek kavramı ile ele alabiliriz. Çocuk kendisi ya da başka kişiler arasındaki çatışmalara şahit olduğunda hayır dememenin çatışmaları engelleyen bir kavram olduğunu öğrenmiş olabilir. Hayır demeyerek karşı tarafı memnun etmenin çatışmayı yaratmadan bitiren bir çözüm olduğunu, dolayısıyla da çatışma ile ayrıca baş etmek zorunda kalmayacakları bir ortam yaratacağını düşünebilirler (Winnicott, 1965).

Peki Hayır Diyemezsek Ne Olur?

                Hayır diyemeyen bireyler zaman içerisinde kendilerini kullanılmış, tükenmiş, yorgun, öfkeli, üzgün, hayal kırıklığına uğramış gibi hissetmeye başlayabilirler. Bu duygular ve kendini algılama şekilleri herkeste farklılık gösterebileceği gibi ilk cümledeki durumlar en sık rastlananlardandır. Bunların sonucunda kişi kendine duyduğu saygıda azalma, içsel çatışmalar, öfke problemleri, sosyal ilişkilerde bozulmalar, depresyon, kaygı gibi problemler yaşayabilir.

Psikoterapinin Önemi

                Psikodinamik bir terapi kişinin hayır diyememe konusunda yaşadığı problemleri her bireyin biricikliği yasası ışığında el alır. Davranışın altında yatan bilinçdışı duygu ve düşünceleri kişi özelinde incelemeye başlar ve anlayabilmesine yardımcı olur. Kaynak nokta ve günümüzdeki problemler birbirleri ile bağlanır. Bilinçdışındaki ve bilinç bir araya gelir. Farkındalıkla kişi daha farklı tercihlerde bulunarak kendi sınırlarını daha net ifade etmeye ve kendi iyi oluşunu da gözetmeye başlayabilir.

                Sonuç olarak hayır diyememek basitçe görünen bir alışkanlıktan ötede kişinin hayat kalitesini önemli ölçüde düşürebilecek bir davranış problemine dönüşebilir. Hayır diyebilmek kendinize evet diyebilmenin önünü açacak bir yoldur.


Kaynakça

  • Freud, S. (1923). Ego ve İd. Londra: Hogarth Press.
  • Horney, K. (1945). Our Inner Conflicts: A Constructive Theory of Neurosis. New York: W. W. Norton & Company.
  • Winnicott, D. W. (1965). The Maturational Processes and the Facilitating Environment. New York: International Universities Press.

Etiketler

Psikolojik destekPsikoterapiÇatışmaSuçluluk duygusuHayırİnsanlara hayır diyememekHayır diyememekHayır diyememePsikodimanikSevgi ihtiyacıPsikodinamik psikoterapiHayır demekte zorlanmaHayır diyememek neden sorunOnaylanmapsikodinamikonaylanma ihtiyacıonaylanmak neden isterizonaylanma eksikliği

Yazar Hakkında

Klinik Psikolog Saliha Ceren Ekiz

Klinik Psikolog Saliha Ceren Ekiz

Yeditepe Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimimin ardından, aynı üniversitede Tezli Klinik Psikoloji Yüksek Lisans programına kabul edildim. Her iki programı da %100 İngilizce tamamladım. 2020 yılından bu yana aktif olarak psikoterapi hizmeti veriyorum. Çalışmalarımda psikodinamik yaklaşımı temel alıyor ve aktarım odaklı bir yöntem benimsiyorum. Haziran 2023’te yüksek onur derecesiyle Klinik Psikolog unvanını aldım ve mesleki yolculuğuma hem online hem de yüz yüze seanslarla, kendi ofisimde devam ediyorum. 18 yaş ve üzerindeki yetişkin bireylerle bireysel psikoterapi çalışmaları yürütüyorum. Başlıca çalışma alanlarım; Depresyon, Kaygı (ilişkisel kaygılar, gelecek kaygısı, yaygın kaygı bozukluğu), Obsesif Kompulsif Bozukluk, Panik Bozukluk, Özgüven Problemleri, Dürtüsellik, İlişkisel Sorunlar, Ayrılık/Boşanma Süreçleri, Yas Süreci, Mükemmeliyetçilik, Yetersizlik, Değersizlik, Göç ve Adaptasyon Süreçleri, Duygu Durum Bozuklukları, İsteksizlik ve Keyifsizlik, Çocukluk Çağı Travmaları, Travmatik Deneyimler, Kişilik Bozuklukları (Borderline Kişilik Örgütlenmeleri, Narsistik Kişilik Örgütlenmeleri, Obsesif Kişilik Örgütlenmeleri, Depresif Kişilik Örgütlenmeleri, Mazoşistik Kişilik Örgütlenmeleri), Bağlanma Problemleri, Dissosiyatif Bozukluklar, Olumsuz Anılar ve Deneyimler, Tekrarlayan Yaşam ve Kişilik Örüntüleri, Cinsel Kimlik Problemleri ve Cinsellik Üzerine Çalışmalar (LGBT+ Friendly)

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.