Hiçbir şeye yetişemiyorum.
Keşke benden bir tane daha olsa!
Günümüzde çalışan annelerin en büyük sıkıntısı zamanın yetmemesidir. İş yerinde tamamlanması gereken işler, evde ilgi bekleyen çocuk ve eş, bir yandan da ev işleri. Bunlar gibi, çalışan bayanın hayatın farklı alanlarında sorumluluklarının olması, işlerin yetişmesini güç hale getirmektedir. Özellikle her işin mükemmel olmasını isteyen anneler daha fazlasını yapabilmek için uğraşmakta ve kendilerini yıpratmaktadır.
Anneleri en çok zorlayan duygu suçluluk duygusudur.
Gerek ekonomik zorluklar nedeniyle gerekse de kariyer geliştirmek için, her ne sebepten çalışıyor olursa olsun, anneler zamanlarının çoğunu işlerinde geçirdikleri için çocuklarına karşı suçlu hissedebilirler. Bu duyguyu bastırmak isteyen anne, çocuğunun her isteğini yerine getirmeye çalışabilir, işten eve dönerken her seferinde çocuğuna hediyeler getirebilir. Ancak bu eğilim olumlu yönde gibi gözükse de, aşırıya kaçması çocuğa zarar verir. Önemli olan çocuğun her istediğini yapmak değil, ona sağlıklı sınırlar çizebilmektir. Çocuğun isteği makul olmadığı takdirde, ona bu isteğinin ne sebeple yerine getirilmeyeceğinin bilgisini vermek gerekmektedir.
Çocukla geçirilen zamanın uzunluğundan ziyade kalitesi önemlidir.
Annelerin özellikle yoğun tempoda çalışıyor olması, mesai saatlerinin uzunluğu çocuklarıyla gün içerisinde az zaman geçirmesine neden olmaktadır. Bu durum da annelerin suçluluk duygusunu beslemektedir. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, zamanın uzunluğu değil kalitesidir. Çocukla ne kadar süre geçirilirse geçirilsin, önemli olan o süre zarfında bütün dikkatin çocuğa yoğunlaştırılmasıdır. Daha uzun süre birlikte olmak adına, sadece çocuğun yanında durmak ancak onunla ilgilenmemek, oyun oynamamak veya iletişime geçmemek çocuk için doyurucu olmayacaktır.
İyi bir bakıcı seçimi oldukça önemlidir.
Doğum izni dolan annenin çocuğunu birine emanet edip işe dönmesi, beraberinde bir takım sıkıntıları getirir. Öncelikle çocuğun kime emanet edileceğine karar vermek gerekmektedir. Bazı aileler imkanları dahilinde büyükannelerden yardım talep ederler. Ancak büyükanneden veya başka bir akrabadan yardım alınamadığında çocukları için bakıcı bulma yoluna başvururlar. Bu durum ailelerde stres yaratabilmektedir. Çünkü tanımadıkları bir kişiye, çocuklarını emanet edeceklerdir. Bu durumda ailelerin üzerinde durması gereken birkaç nokta vardır.
Bakıcı seçiminde nelere dikkat edilmeli?
- Öncelikle bakıcı adayının mümkünse kendi ev yaşantısını görmek anneye, aday ile ilgili fikir verecektir.
- Bakıcı seçiminde, aday olan kişinin çocuğun bakımını üstlenmek konusunda sürekliliği önemlidir. Sık bakıcı değiştirmek çocuğu olumsuz yönde etkileyecektir.
- Seçilen bakıcının işe başladığı ilk haftalarda annenin bakıcıya refakat etmesi, onu gözlemlemesi önemlidir.
- Bakıcı seçimi kesinleştikten sonra, anne işine devam etmeye başladığı andan itibaren çocuğunu iyi gözlemlemeli, çocuğunun davranış değişikliğine karşı duyarlı olmalıdır. Çocukta olumsuz yönde bir davranış değişikliğinin söz konusu olması, yolunda gitmeyen bir şeylerin var olduğunun göstergesidir.
Çocukluk döneminin sağlıklı bireyler yetiştirmek açısından önemi unutulmamalıdır. Bu noktada, çalışan annelerin omuzlarındaki yük bir kat daha artmaktadır. Çalışan anneler iş yaşamıyla çocuklarının bakımını iyi bir dengede tutabilmelidirler. Her ne kadar toplumda çocuk bakımını annenin üstlenmesi gerektiğine dair genel bir inanç olsa da, babalar her şeyi annelerden beklememeli, çocuk bakımı konusunda eşlerine destek olmalıdırlar.
Uzm. Psk. Esin ÇELİK