Çocuk sahibi olmak ve baba çocuk ilişkisi

Çocuk sahibi olmak ve baba çocuk ilişkisi

Günümüzde çiftlerin yaşadığı sorunlardan biri de çocuk yapmaya karar verme sürecidir. Gerçekten çocuğa hazır olmak diye bir durumdan söz etmemiz mümkün. Konu sadece çocuk sahibi olmak istemek değil, hazır olmak çok önemli. Hazır olmak derken de pek çok açıdan hazır olmaktan bahsediyoruz. Çocuk sahibi olmaya hazır olmak demek, bir çocuğun sorumluluğunu taşımaya hazır olmak ve aynı zamanda tüm hayatınızın baştan sona değişmesine da hazır olmak demektir. Bu açıdan;

*Psikolojik hazırlık,

*Fiziksel hazırlık,

*Aile olarak hazırlık,

*Hayat tarzıyla hazırlık,

*Ekonomik hazırlık,

*Çocukla ilgili hazırlık gibi birçok açıdan hazır olmak ve çocuğun maddi manevi yükünü taşıyabilmek gerekir.

Çiftlerin çocuk yapmaya hazır olduğunu nasıl anladıkları da merak edilen bir konudur. Çiftler yetişkin iki insan olarak ne zaman çocuk istediklerini ve hazır olup olmadıklarını bilirler, burada sorun yok. Sorun; çevresel baskılar yani toplumsal baskılar nedeniyle çocuk sahibi olunmaya kalkışılınca başlıyor. Genellikle bir yuva kurulunca aile büyükleri, konu komşu, arkadaşlar hep ‘çocuk ne zaman?’ sorusu yöneltiyor ve bu soru da çiftler üzerinde ciddi bir psikolojik baskı oluşturuyor. Çünkü arkasından ‘acaba çocukları olmuyor mu?’ sorusu ve kaygısı başlıyor. Günümüzde sebebi bilinemeyen kısırlıkların arkasında hep psikolojik kaygı ve yoğun stres duygusunun yattığı anlaşılmış durumda. Çiftler için, her ikisinin de çocuk  istediği ve ciddi bir ekonomik sorun yaşamadıkları her an çocuk sahibi olmak için uygundur.

Kadın çocuk istiyor fakat erkek istemiyorsa veya tam tersi bir durum söz konusuysa, eşler arasında bazı problemler yaşanabilir. Klasik bir deyişle, taraflardan biri istemediğinde diğer tarafın baskısıyla çocuk sahibi olmak, istemeyen tarafı zorla ebeveyn yapmaktır ki, bu ileride ciddi problemlere yol açabilir. Özellikle erkeklerin çocuklarını kabul etmek ve hayatlarına almak için geçirdikleri süre bazen 18 aya kadar uzuyor. Zira anne hamileliğin başından itibaren çocuğuyla fiziksel, psikolojik, biyolojik ve nörolojik olarak bağ kurabilirken baba adayı, dışarıdan takip etmek zorunda kalıyor. Doğum da dahil bu sürece fiziksel olarak katılamıyor, tüm bu süreçleri sadece seyirci olarak izlemek durumunda kalıyor. Bu nedenle bir erkeği, onun rızası olmadan zorla baba yapmak, hem karısına, hem de çocuğa karşı öfke duymasına ve hayatını engelleyen varlıklar olarak bakmasına neden olabiliyor, zamanla evlilikte de ciddi sorunlar ortaya çıkarak sonuç boşanmalara kadar gidebiliyor.

Eğer erkek çocuk istemiyorsa, sebeplerini ve varsa kaygılarını iyi anlamak ve gidermek yoluna gitmeli. Kendine göre haklı sebepleri olabileceğini göz ardı etmemek gerek. Zira evliliğin başında eşler henüz birbirini tanıma ve ortak hayata alışma dönemindeyken, çocuk sahibi olmak bütün o planları değiştirecek ve hayatın akışını çocuk üzerine kurmak gerekecek. Üstelik annenin çocuğuyla özellikle ilk aylarda o karmaşık dönemlerdeki yakınlaşması, sürekli bebeğiyle ilgilenmesi erkek için bir anlamda ikinci planda kalmak anlamına gelebilir ve bu gerçekten rahatsız edici bir durumdur. O nedenle erkeğin bu isteksizliğini ve kaygılarını iyi anlamak ve gidermeye çalışmak, kafasındaki soruları yanıtlamak evlilik için de çok önemlidir.

Eğer kadın çocuk istemiyorsa, aynı durum erkek için de kadın için de geçerlidir. Çocuk sahibi olmaktan çekinmenin arkasında yatan duygu genellikle istedikleri gibi hareket edememek, özgürlüklerin kısıtlanması ve çocuk için iyi anne baba olamama, çocuğa sağlıklı bir gelecek verememe korkusu gibi sebepler olabilir.  Bu kaygıları iyi anlamak ve karşılıklı olarak gidermeye çalışmak ve gerekirse çocuk isteğini iki tarafın hazır olacağı zamana ertelemek en doğrusudur.

Bir erkeğin baba olmak istememesinin ardında, geçmişte yaşadığı bazı sorunlar yer alabilir. Elbette her birey kendi geçmişinde yaşanan olayların gelecekte de yaşanacağı korkusu duyabilir. Geçmiş kaygılar nedeniyle bugün bazı adımları atmaktan, bazı kararları almaktan çekinebilir. Baba olmak da böyle bir şey. Geçmişte kendi babasından ilgi ve sevgi görmemiş ya da sağlıklı bir baba çocuk ilişkisi kuramamış bir erkek çocuğu için iyi baba olamayacağı korkusu yaşayabilir. Genellikle anne baba adaylarını en korkutan duygu budur; çocuğuna iyi bir ebeveyn olamamak korkusu. O nedenle durumu iyi anlamak ve gerekirse bu kaygıları gidermek adına bir uzman desteği almak daha doğru olur.

Kadın ve erkeklerin biyolojik özelliklerini de göz önünde bulundurduğumuzda bu konuyla ilgili olarak bazı farklılıklardan söz edebiliriz. Kadın ve erkek bedeni tamamen birbirinden farklı yaratılmıştır. Kadın bedeni bir canlıyı bedeninde büyütüp dünyaya getirebilecek bir donanıma sahipken, erkek bedeni korumak, kollamak özellikleriyle yaratılmış. Elbette birbirinden farklı bir takım özellikleri olacak. Kadınlar özellikle çocukları konusunda çok daha koruyucu, sahiplenici ve duyarlılar. Bunun sebebi biyolojik olarak bu açıdan uygun yaratılmış olmaları çok etkili tabii ki. Zira zaten o çocuğu kendi bedeninde büyüten kadın, o varlıkla ilgili olarak her şeyi hissediyor. Erkeklerde bu duygunun bu kadar gelişmemiş olması bu açıdan doğal. Annelerin biyolojik hassasiyetlerine yönelik son yapılan araştırmalar ilginç sonuçlar koyuyor ortaya. Annesinin kucağında tutulan, annesinin öperek, dokunarak sevdiği bebekler ağrı ve acı durumlarında daha dayanıklılar. Anne öpücüğü bebeklerde bağışıklık sistemini kuvvetlendiren bir dizi bakteriyi bebeğe ileterek mutluluk hormonu salgılamasını ve onun daha dirençli olmasını sağlıyor. Uzmanlar bütün bunların anne ve bebeğin anne karnında başlayan iletişiminden kaynaklandığı ve bu bağın ömür boyu devam ettiği görüşündeler.

Erkeği babalığa alıştırmak için birtakım önerilerden ve uygulanması gereken aşamalardan bahsedebiliriz. Elbette ki öncelikle çocuk sahibi olmak için rızası alınmalıdır. Hamilelik süresince doktor kontrollerine beraber gitmek, bebek alışverişlerini babayla yapmak ve babayı her aşamaya dahil etmek gerekiyor.  Bebek olduktan sonra en büyük iş yine anneye düşüyor. Zira anneler bebeklerine karşı inanılmaz fazla koruyucu oluyorlar ve bazen istemeden de olsa babayı da uzaklaştırabiliyorlar. Oysa babanın bebekle doğrudan ilgilenmesine fırsat verilmelidir. Kimse doğuştan bebek bakımını bilerek doğmaz, biz anneler de zamanla öğreniyoruz. Aynı şey babalar için de geçerli. Çocuğuyla olabildiğince fazla zaman geçirmesi, çocuğuna dokunması, kucaklaması, istekliyse bebeğinin altını değiştirmesi ve beslenmesine uyutulmasına yardım etmesi çok önemli. Bu durum bebeği kabul etmesine yardımcı olduğu kadar baba çocuk arasında sağlam bağlar kurulması için çok önemlidir.

Kendini güvende ve güçlü hisseden, bir çocuk için hayatının değişmesine hazır olan her erkek baba olmaya hazırdır. Bunun bir saati, kuralı yoktur. Sadece yukarıda saydığım ve kadını ve erkeği aynı anda, aynı şekilde etkileyen hazır olma koşulları oluşmuşsa her iki taraf da ebeveyn olmaya hazırdır.

Genellikle bir erkek baba olmak istemediğinde dört ana sebep vardır.

-Geçmişte yaşadığı kendi ailesine ve babasına ait deneyimler,

-Çocuğuna iyi bir gelecek sağlayamama, iyi bir baba olamama kaygısı,

-Eşi tarafından ihmal edilme, dışlanma endişesi.

-Evlilikle ilgili olumsuz düşünceler, evliliğin sürüp sürmeyeceğine dair güvensizlikler.

Dolayısıyla bir erkek tüm olumlu koşullara rağmen baba olmaktan korkuyorsa ilk üç madde ve elbette ki dışlanma endişesi dikkate alınmalıdır.

Babalar tüm çocuklar için çok önemli bir karhamadır. Erkek çocuk için baba taklit ettiği, modellediği bir figürdür ve çocuk için babasının annesine olan davranışı, onun da gelecekte diğer kadınlara karşı davranışının temellerini atar. Kız çocuk için ise, ilk aşktır. En önemli insandır.  Onun da karşı cinsle ilgili duygu ve düşüncelerinin merkezindeki kişi babadır. Kız çocuğunun karşı cinsle kuracağı ilişkilerin temeli baba kız ilişkisinde atılır.

‘Bir babanın çocukların yapabileceği en büyük iyilik onların annelerini sevmektir.’ demiş T.Hesburgh. Baba ister kız, ister erkek olsun tüm çocuklar için çok önemlidir ve sağlıklı bir baba çocuk ilişkisi öncelikle sağlıklı bir aile içinde kurulur.

Eğer çocuk istemeyen bir baba eşinin baskısıyla baba olduğunda çocukla problemler yaşayabilir. İlk tepkiler çocuğuna karşı olur ve baba çocukla bir türlü sağlıklı ilişki kuramaz. Çocuğu kabullenmekte hep sorunlar yaşar. İstemediği bir hamilelik ve dünyaya gelen çocuk baba için tam anlamıyla köşeye sıkışmış olmak, zorla bir kabullenişe itilmek duyguları yaşatacağı için sonuç genellikle abartılı bir öfke halinde ortaya çıkar. Hayatıyla ilgili karşılaştığı her engelde sorumluluğu çocuğunun olmasında arar. Bu sebeple eşine karşı öfke ve olumsuz tepkiler geliştirebilir. Çocuğun ihtiyaçlarına kayıtsız kalabilir ve tüm sorumluluğu anneye yükleyebilir. Bu durumda en büyük bedeli dünyaya gelmesinde en ufak bir sorumluluğu olmayan çocuk öder.

Bazı şeyler sorun haline gelmeden çözülebilecekken görmezden gelinirse daha büyük sorun yumağı haline geldiğinde maalesef düzeltmek hep daha zor hale gelir. İstemeden çocuk sahibi olmak da böyledir. Taraflardan birinin istemediği bir çocukta, çocuk olduktan sonra geriye dönmek mümkün değil. Yaşanan duygusal travmaları ya da olumsuzlukları çözmek oldukça sıkıntılıdır. O nedenle çocuk sahibi olmanın eve eşya almak gibi bir durum olmadığını ve çocuğun tüm hayatı değiştireceğini göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu tip bir durum yaşandığında da olabilecek en erken dönemde psikolojik destek almak çok yararlıdır. Belki zaman alır ama en azından olumsuz duyguların ve köşeye sıkıştırılmış olma hissinin hayatları cehenneme çevirmesinin önüne geçilir.

Yukarıda da ifade ettiğim gibi, hamilelik ve sonrasında tüm süreçlere babanın katılmasını sağlamak gerek. Annenin ve diğer aile bireylerinin çocuğa karşı koruma ve sakınma tutumunu babaya karşı sergilememeleri ve babanın da çocuğun bakımında doğrudan söz sahibi olması önemli. Bu durum hem baba çocuk arasındaki sevgi ve kabullenme bağını güçlendirecek hem de annenin yükünü hafifletecektir.

Her şeyin ötesinde birçok babanın önceleri çocuğu istemese de doğduktan sonra çocuğun bakımında yer aldığı, çocuğuna karşı inanılmaz bir bağlılık geliştirdiği ve sahip olmaktan çok mutlu olduğu ailelerin olduğunu da biliyoruz. O nedenle elbette ki ilk olması gerekenin her iki eşin ortak kararıyla çocuk sahibi olmaya karar vermek olduğunu vurgulamak ama bunun aksi durumlarda çocuğu daha kolay kabul edebilmek adına da gecikmeden bir destek almak gerektiğinin altını çizmek isterim. 

Bu makale 13 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Serap Duygulu

Psk. Serap DUYGULU, İstanbul'da doğmuştur.  Psikoloji dalında gerçekleştirdiği çalışmalarına önemli ölçüde katkılar sağlayan, Sosyoloji, Edebiyat, Kamu Yönetimi alanlarında da Lisans  düzeyinde akademik eğitimler alan Serap Duygulu İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Uygulamalı Psikoloji’ üzerine Yüksek Lisans yapmış ve  "Afazi Hastası Yakınlarında Depresyon ve Olumsuz Otomatik Düşünceler" başlıklı tezi ile lisansüstü derecesini almıştır.  Ayrıca bu çalışma bu alanda yapılmış ilk ve tek psikolojik araştırma olarak önemini halen korumaktadır.  2009- 2011 yılları arasında Bakırköy Halk Eğitim Merkezi ile yürütülen ortak bir çalışma sonucunda her hafta Perşembe günleri, Bakırköy Halk Eğitim Merkezi'nde Bakırköy halkına kişisel gelişim seminerleri vermiştir. 2012 yılında Cine5'te her gün canlı olarak yayınlanan ‘ ...

Etiketler
Anne olmak
Psk. Serap Duygulu
Psk. Serap Duygulu
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube