Doktorsitesi.com

Duyguları Bastırmak mı, Hissetmek mi?

Psk. Beyza Çoban
Psk. Beyza Çoban
2 Ağustos 202561 görüntülenme
Randevu Al
Duyguları Bastırmak mı, Hissetmek mi?
Duyguları Bastırmak mı, Hissetmek mi?


Toplumsal Normların Duygular Üzerindeki Etkisi ve Psikolojik Sonuçları
İnsan doğası gereği duygusaldır. Sevinir, üzülür, öfkelenir, korkar, umut eder. Ancak bu doğal duygular çoğu zaman toplum tarafından yönlendirilir, şekillendirilir ya da bastırılır. “Ağlama, güçsüz görünürsün”, “Öfkelenmek yakışmaz”, “Neşeli ol, insanlar senden uzaklaşmasın” gibi toplumsal mesajlar, bireyin kendi duygularını yaşamasına ve ifade etmesine ket vurabilir. Peki, duyguları bastırmak gerçekten işe yarar mı? Yoksa onları hissetmek, kabul etmek ve ifade etmek psikolojik sağlığımız için daha mı faydalıdır?
Toplumsal Normların Duygulara Müdahalesi
Toplumlar, bireylerin nasıl davranmaları gerektiğiyle ilgili açık ya da örtük kurallar üretir. Bu kurallar genellikle kültürel değerler, cinsiyet rolleri ve ahlaki normlar etrafında şekillenir. Örneğin, birçok kültürde erkeklerin ağlaması zayıflık olarak görülürken, kadınların öfkesini göstermesi “uygunsuz” bulunur. Bu tür kalıplar, bireylerin duygularını bastırmasına neden olur.
Ancak duygular bastırıldığında kaybolmaz; aksine, bilinçdışına itilerek beden ve ruh sağlığında çeşitli şekillerde kendini gösterir. Baş ağrıları, mide problemleri, kronik stres, panik ataklar ve anksiyete bozuklukları bu bastırılmış duyguların dışavurumları olabilir.

Duygular Bastırıldığında Ne Olur?
Psikolojik gerilim artar: Duygularını ifade edemeyen bireylerde içsel çatışmalar baş gösterir. Bu durum uzun vadede kaygı, depresyon ve öfke patlamalarına yol açabilir.
Beden dili çelişkili hale gelir: Bastırılan duygular bilinçsizce mimiklere, beden duruşuna ve ses tonuna yansır. Bu da iletişimde güven kaybına neden olabilir.
İlişkiler zarar görür: Gerçek duygular ifade edilmediğinde, kişiler arası ilişkiler yüzeyselleşir. Empati azalır, yanlış anlaşılmalar artar.
Duyguları Hissetmek ve Kabul Etmek Neden Önemlidir?
Duyguları hissetmek, onların geçici doğasını fark etmek anlamına gelir. Bastırmak yerine “Şu an öfkeliyim” ya da “Kırıldım” diyebilmek, kişinin hem kendisiyle hem de çevresiyle daha sağlıklı bir ilişki kurmasını sağlar.
Kendini tanıma artar: Duygularını tanıyan birey, sınırlarını, ihtiyaçlarını ve değerlerini daha net belirleyebilir.
Duygusal regülasyon gelişir: Duygular kabul edildiğinde, onları yönetmek ve dengelemek daha kolay hale gelir.
Psikolojik dayanıklılık güçlenir: Zorlayıcı duyguları bastırmak yerine sağlıklı yollarla ifade eden bireyler, travma sonrası toparlanma süreçlerinde daha dirençli olurlar.
Sonuç: Duyguları Bastırmak Değil, Anlamak
Toplumsal normlar çoğu zaman iyi niyetle inşa edilir; ancak bireyin duygusal dünyasını kısıtladığında zarar verici hale gelebilir. Sağlıklı bir psikolojik yaşam, duygularla savaşmak yerine onları anlamayı ve yönetmeyi gerektirir. Duyguları bastırmak kısa vadede konforlu gibi görünse de uzun vadede bireyin ruhsal bütünlüğüne zarar verir. Duygular ise doğru yönetildiğinde bireyi olgunlaştırır, derinleştirir ve güçlendirir.

Yazar Hakkında

Psk. Beyza Çoban

Psk. Beyza Çoban

Psikolog Beyza Çoban, Başkent Üniversitesi Psikoloji lisans programını onur derecesiyle tamamlayarak psikolog unvanını almıştır. Akademik hayatı boyunca psikoloji alanında kendini geliştirmeye büyük bir tutkuyla yaklaşmış ve danışanlarına en iyi hizmeti sunabilmek için çeşitli eğitim programlarına katılmıştır. EMDR, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), Şema Terapi, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi, Moxo Dikkat Testi, MMPI, WISC-R ve WISC-4 gibi uluslararası geçerliliği olan terapi ve değerlendirme yöntemlerinde uzmanlık kazanmıştır.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.