Dünyada ve türkiye'de obezite sıklığı


Obezite
Obezite sıklığı son 20- 30 yılda en belirgin artan hastalıklardan biridir. Bilindiği üzere birçok hastalıklara yol açar ve obezite ile mücadele edilirse oluşturmuş olduğu bu hastalıklar geriler ve yok olur. Dolayısıyla ÖNLENEBİLİR bir toplum hastalığıdır.
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre obezite her yıl giderek artmaktadır. 35 OECD ülkesinin halkının yaklaşık %20 si obez (aşırı şişman) iken bizim ülkemizde bu oran ne yazık ki bu ortalamanın üzerinde olup %22.3 dür. Yani her 100 kişiden 22 si obez. Düşünebiliyor musunuz rakamı? Son yıllarda eriştiğimiz nüfusu 80 milyona yaklaştığını düşünürsek, bunun % 22 si yani 16 milyonun üzerindeki insanımız AŞIRI ŞİŞMAN demektir.
Yıllar önce (2002 de) katılmış olduğum ve oturum başkanlığı yaptığım Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Laparoskopik Cerrahi Kongresinde (SLS-2002, New Orleans-USA) obezitenin önemini anlatan bir duayen, 40 yıl önce ABD de obezite oranı yüksek 1-2 eyalet varken Milenyumda yani 2000 li yıllara gelindiğinde tüm eyaletlerde oranın arttığını belirterek, konferansını şu cümle ile bitirdi “McDonald’s bize ne yaptı?”
O zamanlar bizler Türkiye olarak bu işin bu kadar farkında değildik. Belki Taşra Üniversitesinde olmamızdan kaynaklanan etrafımızdaki insanların o zamanlar daha doğal beslenme ile aldıkları kalorileri yakarak obez olmuyorlardı. Ancak son yıllarda özellikle 2000 li yılların başlarındaki çocuklar –ki bu dönem ülkemiz çocuklarının bilgisayar ve oyunları ile tanışma dönemidir- şimdi büyüdüler. Bu çocuklar ne yazık ki ailelerinin baskısıyla yoğun ders çalışmaya zorlanan, doğadan koparak kısıtlı boş zamanlarını da OTURARAK bilgisayar önünde geçiren, “FAST FOOD” denilen belaya alışan çocuklardı. Bu grup insanların oranının fazla olması nedeniyle obezite bizlerin günlük pratiğinde ciddi yer tutmaya başladı. Dolayısıyla bizler eğitimimizde olmayan obezite cerrahisi ile tanıştık. Uygular olduk.
OBEZİTEDEN NASIL KURTULABİLİRİZ?
Beslenme Alışkanlığı Değişecek
Evet Lam’ı cim’i mi yok beslenme alışkanlığı değişecek. Daha dengeli ve sağlıklı gıda tüketilecek, rafine gıdadan uzak durulacak. Bunu kendiniz yapamıyorsanız, güzide üniversitelerimizin Beslenme ve Diyetetik Bölümlerinden mezun bir sürü gencimiz var. Sizlere hizmet etmek için bekliyorlar.
Egzersiz
Oturarak geçirilen hımbıl hayattan kurtulunacak, Artık herkesin ulaşabileceği akıllı telefonlar ve akıllı saatler var. Gerekirse uygun program indirilerek bilgisayar başında daha az zaman geçirilecek ve her saat ya da iki saatte bir ayaklanılarak hareket edilecek. Mümkünse ki her büyükşehirde onlarca olan spor salonlarına gidilip ter atılacak. Bu mümkün değilse motorlu taşıtlardan uzak bölgelerde tempolu yürünecek. Dolayısıyla alınan kaloriler YAKILACAK. Vücutta depolanmasına İZİN VERİLMEYECEK.
Sonuç:
Tüm bunları yaparsanız asla OBEZİTE CERRAHİSİNE ve biz SAĞLIK PROFESYONELLERİNE ihtiyacınız kalmaz. Hani diyorsunuz ya “Allah düşürmesin ama eksikliğinizi de vermesin” diye…
PEKİ YA HALİHAZIRDA OBEZ İSEK?
O zaman öncelikle ciddi bir diyet yapmamız gerekir. Öyle hemen “ben diyetle kilo veremiyorum” dememelisiniz. Çünkü ameliyat öncesi sizin diyete ne kadar sadık kaldığınızı bizlere göstermeniz gerek. Ve bu işi ne kadar istediğinizi kendinize ve bize ispatlamanız gerek.
Tabii ki sizden ideal kilonuza bu diyetle dönmeniz beklenmiyor. Ancak hayata tarzı değişikliğine ne kadar HAZIR olduğunuzu göstermeniz şart. Bundan sonra cerrahınızın sizin mevcut sağlık problemlerinize hangi ameliyat tarzının daha uygun olduğunu belirlemesi ve sizinle yapılacak işlemin artı ve eksilerini masaya yatırıp beklenen kilo verimi oranlarını tartışması gelecektir. Sizin onayınız alındıktan sonra obezite cerrahiniz gerçekleşip yeni bir hayata adım atacaksınız.
SAĞLIKLI GÜNLERDE BULUŞMAK ÜZERE …