Doktorsitesi.com

Doğru tedavi ile hemoroidsiz yaşamak mümkün

Op. Dr. Mehmet Akgün Tepeli
Op. Dr. Mehmet Akgün Tepeli
16 Ocak 20154727 görüntülenme
Randevu Al
Doğru tedavi ile hemoroidsiz yaşamak  mümkün

Makat ile ilgili ağrı ve kanama şikayeti olanlar her zaman hemoroid olduklarını düşünerek muayene bile yapılmadan sürekli ilaç kullanırlar. Makatla ilgili ağrı ve kanama şikayetlerine neden olabilen hemoroid dışı başka bir iyi gidişli hastalıklar olabileceği gibi; Kalın barsak tümörleri, anüs tümörleride benzer şikayetlere yol açabilir.

Bu nedenle dışkılama sonrasında kanama, ağrı şikayeti olan hastaları genel cerrahi poliklinik muayenesi yapılmalı, gerekli durumlarda rektoskopi veya kolonoskopi (kamera ile barsakların incelenmesi) yapılmalıdır.

Bu inceleme yöntemleri sayesinde hemoroid, çatlak gibi hastalıkların tanısı daha net olduğu gibi; kanserlerinde teşhisi erken aşamada sağlanır.

Halk arasındaki ifadesiyle basur olarak bilinen hemoroid,  toplumunda sıklıkla görülen kabızlık ve dışkılama güçlüğü problemlerinin nedenlerinin başında yer alıyor.

Hastaların yaşam kalitesini ciddi olarak düşüren, tuvalette geçirilen saatleri arttıran ve korkulu rüya haline gelen hemoroid tedavi edilmezse başka pek çok hastalığa davetiye çıkarıyor.

Hemoroid nedir?

Basur ya da doğru tibbi ismi ile Hemoroidal hastalık, anal kanalda ( mide barsak sisteminin sonlandığı son bölümde) damardan zengin yastıkçıkların sarkmaları, şişmeleri ve kanamalarıyla karakterli bir hastalıktır. Ancak buradaki sorun şu: Hastaların çoğu tüm anal problemleri (çatlakları, fistülü, siğilleri) hemoroid sanıyor ya da bu şekilde adlandırıyor. Bu nedenle sorun gerçekten hemoroid midir, bunu iyi tanımlanması gerekir. Hemoroid hastalığı gerçekten var mıdır, varsa bu bir iç hemoroid midir, dış hemoroid midir, dış hemoroid ise tromboze dış hemoroid midir, iç hemoroid ise evre 1 mi evre 2 mi, daha ileri evre mi bilmek ve belirtmek gerekir.

Belirtileri nelerdir?

İç hemoridlerin klasik belirtisi, dışkılama sırasında kanamadır. Belirgin bir ağrı olmaz. Kanayla birlikte şiddetli ağrı olduğunda hemoroid dışında veya hemoroide eşlik eden başka bir hastalığın da (anal çatlak gibi) olduğundan şüphelenmek gerekir. İleri vakalarda dışa çıkan kitleler (memeler) ve anal ıslaklık hissi ya da rahatsızlık hissi oluşacaktır. Dış hemoroidler ise pıhtı biriktirip (tromboze olup) ani olarak şişerler ve şiddetli künt ağrıya sebep olurlar.

Hangi yaş gruplarında daha sık rastlanır?

Çocukluk çağı dahil her yaş grubunda rastlanmak ile birlikte, hemoroid hastalığının yoğunlaştığı yaş grubu 20-40 yaş arası genç erişkinlerdir. Bunun olası sebepleri askerlik,  evlilik, yer değiştirme gibi olgular nedeniyle diyet ve dışkılamam alışkanlıklarındaki değişikliklerin bu yaş grubunda yoğunlaşmasıdır. Yine hemoroidal hastalığı tetikleyebilen hamilelik ve doğum olgusunun bu yaş grubuna denk gelmesidir. Bu nedenle ileri yaşta hastalarda hemoroid gelişmesi durumunda altta yatabilecek başka bir sorun açısından daha uyanık olmak gerekir. Hatırlanması gereken en önemli husus, bazı vakalarda hemoroiddin buzdağının suyun üstündeki kısmı olabileceğidir. Yani altta yatan bağırsak fıtığı, bağırsak kanseri gibi daha önemli hastalıkların atlanmaması ve hemoroid denilerek geçiştirilmemesi hususudur.

Hemoroid kansere dönüşür mü?

Hemoroid hastalığıyla bağırsak kanserlerinin geliştikleri doku tipi ve mekanizmaları birbirinden tamamen farklı. Bu nedenle hemoroidin kansere dönüşmesi mümkün değil. Ancak bazen hastada daha sinsi olan bağırsak kanseri atlanabiliyor. Bağırsak kanseri belirginleştiğinde ise hastalar tarafından bu tarz bir dönüşüm şeklinde yorumlanabiliyor. Bu tümüyle bir yanılsamadır.

Hemoroid tedavisi nasıldır?

Hemoroid tedavisinde hemoroidin  tipi ve evresine göre kararlaştırmak gerekir. Dış hemoroidlerin tanınmaları ve tedavileri ve tedavileri iç hemoroidlere göre daha kolay ve basittir. Dış hemoroidlere sorun yaratmadıkları sürece müdahale edilemez, sıkıntı yarattıklarında (pıhtı birikmesi, şişme, ağrı gibi) basitçe çıkarılmaları gerekebilir. Daha yaygın olan iç hemoroidler ise anal kanal içindeki damardan zengin yastıkçıkların sarkmaları, dejenere olup şişmeleri ve kanamaları ile ortaya çıkar. Dolayısıyla tedavinin temelini bu sarkma ve sıkışmayı, kanamayı engellemek ya da ortadan kaldırmak oluşturur. Erken evre iç hemoroidlerde posalı diyetle rahat dışkılamanın sağlanması, sıcak su banyoları ve alevli dönemde ağızdan alınan bazı ilaçların kullanılması genelde yeterli olur. Evre 2 ve 3 hemoridlerde bu tedbirlere ek olarak band ligasyonu (köklerin bandlanması), infrared koagulasyon ve kurutucu madde injeksiyonu gibi yöntemlere ihtiyaç olur. Bunlar ustaca uygulandığında ağrısız, yatış gerektirmeyen ve çok kısa işlemlerdir. Ve sarkan hemoroid köklerinin tekrar yerlerine oturtulmasını (fiksasyonu) hedefler.  Yine, herhangi bir dokunun kesilip çıkarılmasını gerektirmeyen hemoroid arter ligasyonu (bağlanması)gibi yüksek teknolojik girişimler tercih edilebilir. Evre 4 (yani en ileri evre) hemoroidlerin ise genellikle cerrahi olarak çıkartılmaları gerekir.

Hemoroid hastaları için beslenme önerileri

Hemoroid gelişiminin yanlış-düzensiz dışkılama ve ıkınmayla ilgili olduğunu biliyoruz. Bu da temelde beslenme ile ilişkilidir. Yine bazı araştırmalar yüksek posalı diyetin hemoroid tedavisinde etkili olduğunu kanıtlamıştır. Sağlıklı bir bağırsak fonksiyonu için örneğin sabah meyve salatası, zeytinyağı ve kepek ekmeği, öğlen sebze yemeği ve yoğurt, akşam yemeğinde büyük bir tabak zeytinyağlı marul salatası, gece de küçük bir kase dolusu kabak çekirdeği yenmesi ve bol su içilmesi gerekiyor.

 

 

Etiketler

Hemoroid hastaları için beslenme önerileriHemoroid tedavisi nasıldır?Hemoroid kansere dönüşür mü?Hangi yaş gruplarında daha sık rastlanır?Hemoroid nedir?Hemoroid neden olur?Hemoroit sebepleri nelerdir

Yazar Hakkında

Op. Dr. Mehmet Akgün Tepeli

Op. Dr. Mehmet Akgün Tepeli

Op. Dr. Mehmet Akgün Tepeli 1976 Konya’da doğmuştur. İlk - Orta - Lise öğrenimini Konya' da tamamladıktan sonra, 1995 yılında İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde eğitimine başlamıştır ve 2001 yılında Üniversite eğitimini tamamlamıştır. Daha sonra sonrasında İstanbul Dr.Yıldırım AKTUNA Tıp Merkezinde görev yapmıştır. 2003 Yılında İzmir Tepecik SSK Hastanesinde 3.Cerrahi kliniğinde ihtisasına başlamıştır. 2008 Yılında Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Endoskopi-Kolonoskopi eğitimi almış olup, ardından 2009 yılında Obezitenin cerrahi tedavi uygulamaları ile ilgili Amerika’da ki Cleveland Clinic’te çalışmalara katılmıştır. 2010 – 2011 yılları arasında Erzincan Devlet Hastanesinde mecburi hizmet görevini tamamlamıştır ve bu süreçte Doğu Anadolu Bölgesi’nde ilk kez yapılan Laparoskopik Sleeve Gastrektomi ameliyatını gerçekleştiren cerrahtır. Eylül 2011 yılı itibari ile Lüleburgaz Derman Hastanesi’nde çalışmaktdır ve Obezite Cerrahisi, Metabolik Cerrahi, Reflü Cerrahisi ile ilgili yurt içi ve yurt dışı gelişmeleri yakınen takip etmektedir. İyi düzeyde İngilizce ve orta seviyede Rusça biliyor. Üniversite yıllarında Çeşme’de sörf yapmaya başlayan, yamaç paraşütü ve dalış sporuyla yakından ilgili olan Op. Dr. Mehmet Akgün Tepeli kış aylarında kayak yapmayı sevmektedir.

<

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.