Çocuk gelişimi ve sınır

Çocuk gelişimi ve sınır

Çocuk Gelişimi ve sınır koyma Çocuk yetiştirmek gerçekten zorlu ve karmaşık bir süreçtir. Bazı anne babalar öğretmen gibi davranarak çocuklarını disiplin içinde büyütmeyi tercih ederken, bazıları da arkadaşça bir ilişkiyi seçer. Bu ilişki türünde cezalandırmalar yoktur. Ama her iki yetiştirme tarzının da çocuklar için "ideal" olduğunu söylemek pek mümkün değil. Aşırı disiplin çocuğun kendini ifade etmesini engeller ve baskı altında yetişmesine neden olur. Fazla arkadaşça yetiştirilen bir çocuk da şımarık bir genç olup çıkar. Günümüzde birçok anne baba, eskilerin bildiği bir şeyi yeniden keşfediyor: Anne babaların eğitici olmasının önemli. Çocuklarla arkadaş olmak elbette önemli. Ama anne babaların, anne baba gibi davranması ve çocuklarını yönlendirmesi çok daha önemli. Başarılı birer anne baba olabilmek için liderlik yapabilmek ve çocuklara ölçülü bir otorite göstermek gerekir (Buffington,2005). Hepimiz hayat içerisinde kurallara ihtiyaç duyarız. Çocukların da buna ihtiyaçları vardır çünkü yeni geldikleri dünyayı henüz tanımıyorlar ve tanımak istiyorlardır.

Çocuklar ne kadar ileri gidip gidemeyeceklerini, ileri gittiklerinde ne olacağını bilmek istiyorlar. Sınırlar da bu öğrenme ve keşfetme sürecinde çok önemli bir noktadır. Fakat bu anlamda gönderilen mesajın netliği ve kesinligi de önemlidir çünkü net ,anlaşılır ve kesin değilse verilen mesaj çocuk üzerinde etkisiz bir hal alır. Sınırların etkili bir şekilde belirlenmediği ailelerde yetişmiş çocuklar sosyalleşme ortamına girdiklerinde çatışmalar ve reddedilmelerle karşılaşırlar.

Çocuklar henüz somut işlem döneminde olduklarından bizim gibi çok boyutlu ve soyut algılayamazlar her söylediğimizi dümdüz algılarlar o yüzden çocuklara hem net hem kısa hem de açık sözcüklerle her şeyi anlatmalıyız. Sınırlar çocukların araştırması için bir fırsat sunar. Ne kadar ileri gidip gidemeyeceklerini öğrenmiş olurlar. Çocuklar doğdukları günden itibaren gözlem yaparlar, etrafındakileri taklit ederler ve neyin yapılıp neyin yapılamayacağını öğrenmiş olurlar. Gözlemlerine dayanarak kurallar hakkında inançlar geliştirirler. Yol işaretleri olmayan bir yerde sürüş yaptığınızı düşünün, yetişkinler bile bu durumdan korkarken çocukların ne yöne gideceğini bilmedikleri bir dünyada olmaları onlar için tedirgin edicidir. Hangi davranışları onaylanırsa çocuklar da onu yapmaya eğilim gösterirler bu yüzden koyduğunuz sınırlarda tam olarak neye sınır koyduğunuz net olmalıdır. Unutmayın ki çocuklar yetiştirdiğiniz gibi olur bu yüzden küçükken çocuğu susturup, durdurup büyüyünce hakkını arayan ve özgüvenli bir çocuk olmalarını bekleyemezsiniz.

Eviniz çocukların büyüyünce karşılaşacağı hayatın küçük bir demosudur. Bu yüzden ev ilk eğitim yeridir. Bu eğitim yerinde de anne baba öğretmen, çocuklarda öğrencilerdir. Öğretilen ve verilen dersler bu anlamda çocuk için sosyal ortamlarda yapacak ya da yapamayacak standartları oluşturacaktır. Sınırlar çocuk büyüdükçe belli bir ölçü dahilinde artırılmalıdır. Çocuklara aşırı verici olunduğu takdirde minicik çocuklar evin hakimi olduklarını fark edecekler ve ailelere her istediğini yaptıracaklardır. Küçücük çocuklar evin hakimi olduklarını fark ettiklerinde güven duygusunu da yitirirler yani sınırlar güvenlik sağlar. Sınırlar çocukları sağlıklı bir şekilde büyütür. Aşırı bir şekilde çocuklar kısıtlanmamalı ya da çok geniş sınırlar verilmemelidir. Aynı zamanda ebeveynler arası tutarsızlık yaşanmamalıdır. Şöyle düşünün genel olarak bir izne anne evet baba hayır derse çocuk izin istemeye tabii ki anneye gidecektir bu yüzden ebeveynler ortak bir noktada birleşmelidirler. Peki olması gereken nedir? Dengeli Halde Olan Sınırlar Dengeli sınırlar olduğu takdirde çocuk sağlıklı bir gelişim içinde büyüyecek, sorumluluklarını bilecek ve sınırlarını aşmayacaktır. Peki Kuralları Nasıl Koyacağız ? Sözler davranışlarla tutarlı olmalıdır.

Kurallar ve sınırlar da net olmalıdır. Bu sınırlar ve kurallar konulurken cezacı yaklaşım dediğimiz yöntem eski zamanlardan beri alışılagelmiş bir yöntemdir ama cezacı yöntem kısa süreli işe yarar fakat uzun vadede sınırlar koyulmuş olmaz. Ceza veren ebeveynler ebeveynlikten çıkıp polis, yargıç rolüne bürünürler ve amaçları sınır koymak değil, çocukların suçlarını bulup onlara ceza vermek ve bunları uygulamak olur. Cezacı yaklaşım istenmeyen davranışı durdurur fakat problem çözmeyi, sorunları istenen yollarla çözmeyi öğretmez. Bunun sebebi kararın ebeveynin vermesidir. Çocuklar otokontrolü öğrenmemişlerdir. Aynı zamanda ceza vermek çocuğu incitir, duygularını hiçe sayar. Biz yetişkinler bile ceza aldığımız incitildiğimiz bir ortamda bize ceza veren kişiyle işbirliği içine girmeyiz aynı şekilde çocuklar da bizimle iş birliği içine girmezler. Ailelere göre en etkili yöntemdir çünkü onlar da öyle görmüşlerdir ama bilgiye bu kadar kolay ulaşılan zamanlarda artık eski sistemler yerini doğru sistemlerle almalıdır. Gelelim hoşgörülü ailelerin kullandığı bir sınır koyma yöntemi; burada da ipler her zaman çocuğun elindedir. Onun istediği olur, aile kendini ona göre hareket ettirir, o istemezse olmaz ve en sonunda çocuk fazlasıyla sınırsız ve doyumsuz olur. Ebeveynler kendi yaşayamadıklarını çocukları yaşasın diye fazla verici oluyorlar ve sonrasında bu fazla özgürlük sorumluluk bilincini de oluşturmuyor üstüne üstlük aileye karşı saygıları da kalmıyor. Şöyle düşünün her istediğinizin yapıldığı patronunuzun sizin her sözünüzü dinlediğinizi düşünün bir süre sonra patronunuza saygınız kalmaz. İşte çocukların da yaşadığı şey tam olarak budur.

Bir süre sonra aile çocuğa bir şey yaptırmak için yalvarmak, dil dökmek zorunda kalır. Bu çocuk çok doyumsuz nasıl böyle oldu diye kapımızı çalarlar ama her zaman dediğimiz gibi çocuk sizin yetiştirdiğiniz gibi olur. Bu yöntem cezacı yöntemden bile daha kötüdür çünkü anlık bile olsa sorunları durduramaz, kurallar öğretmez. Ebeveynlerin bunu yapma sebebi de çocuklarını üzmeden onlara doğruyu aktarmaktır fakat bu böyle olmaz çünkü çocuk yaptığı bir hatalı davranışın sorumluluğunu üstlenmelidir. Son olarak da ailelerden istediğimiz demokratik sistem. Bunda aile kural ve sınırları açık ve net bir dille ifade eder eğer çocuk uymazsa yaptığı davranışın sorumluluğunu üstlenir. Burada ebeveyn çocukların sorunlarını kendi başına çözeceğine inanır. Sınırlı bir özgürlük söz konusudur.

Çocuğa seçenekler sunulmalıdır. Demokratik yaklaşım yanlış davranışı hem o anlık hem de genelde tamamen durdurur çünkü verilen mesaj nettir. Çocukların keşfetmelerine olanak verir, incitmez. Son olarak şunları belirtmeliyim ki diğerlerinin açıklaması kadar açıklama bile sürmeyen demokratik yaklaşım daha uzlaşmacı olduğu için ebeveynler olarak sizleri de daha az yoran bir yöntem olacaktır. Sınırlar net, seçenekler içerisinde güç savaşı olmadan, azarlama, bağırma olmadan sorunları çözen bir yöntemdir. Şöyle düşünün patronunuz size istediğini yaptırmak için azarlama yöntemi kullanıyor / patronunuz size istediğini yaptırmakta zorlanıyor ve size yalvarıyor / patronunuz size istediğini net ve kısa bir açıklamayla hem de seçenekler sunarak yaptırıyor. Hangisi hem ona hem size kazandırır? Tabii ki son söylediğimde hem patronunuz hem siz kazanmış olursunuz. Kuralları Nasıl Etkili Bir Şekilde Öğretebiliriz? Çocuklar kuralları ve sınırları bilerek doğmazlar. Bu davranışlar zamanla sizin doğru yönlendirmelerinizle doğru bir şekilde kazanılır ama ya yanlış bir yönlendirmeye maruz kalırlarsa ne olur? İşte tam bu noktada olacak şey şudur. Siz bir anda inatçılık, davranış problemleri gibi sorunlarla karşı karşıya kalırsınız ve neden olduğunu anlamazsınız. Halbuki neden çok belli ve basittir. Siz öyle yetiştirdiniz. Her zaman verdiğim bir örneği vermek istiyorum bu noktada; çocuklar ilk doğduklarında ellerinize bir maden veriliyor ve o madeni şekillendirmek tamamen size kalmış, o madeni senelerce bilezik haline getirip son noktada bu maden neden kolye olmadı diyorsunuz fark ermeden. Çocuklar kuralları somut bir şekilde öğrenirler. Uzun uzun açıklamalar yapmaktansa basit bir ifade yeterli olacaktır, bu sadece kuralları koymada da değil her şeyi anlatırken böyledir. Hedef yalan söylememek, doğru ama basit bir şekilde çocuğa aktarılmak isteneni aktarmaktır. Sözler ve davranışlar kuralları belirlerken tutarlı olmalıdır.

Örneğin çocuğa tabletle oynama diyorsanız siz de tabletle oynamamalısınız, çünkü bunun hiçbir mantıksal açıklaması yoktur ve çocuk sizin davranışlarınızı baz alarak öğrenir. Çocuğa saygılı ol diyorsanız ona saygılı olmalısınız, saygı doğuştan öğrenilmez sonradan kazanılır ve taklit yoluyla öğrenilir, sizin ona ve insanlara gösterdiğiniz saygı onun da size ve insanlara göstereceği saygının temelini oluşturur. Çocuklar sınırları test ederler, onlara bir şey yapılması istediğinde yapmayarak ne kadar ileri gidebileceklerini görmek isterler. Bu noktada iş yine anne ve babadadır. Tam o noktada vereceğiniz sınır onun o davranışına karşı özgürlük sınırını da belirlemiş olur. Bu noktada tabii ki işin içine çocukların yapısı da giriyor, yani huyları daha hırçın, daha uysal ya da daha agresif çocuklarda bu yöntemler değişmese de içeriklerinde farklılık olur. Uysal bir çocuğa dur yapma demeniz bile o davranışı durdurmaya yeterken daha agresif çocuklarda sınır daha uzun ve seçenekli olmalıdır. Örneğin oyuncaklarını etrafa atarak oynayan bir çocuk için dur yapma demek yerine ‘ ya o oyuncağı atmadan ya da elinden almak zorunda kalırım’ demeniz yeterli olacaktır. Çok zorlu bir çocuğunuz varsa bu sınıra rağmen devam edecektir ama işin sonunda gerçekten elinden alırsanız bir iki deneme sonra bir daha bu şekilde oynayamayacağını öğrenmiş olur. Yani sizin kurallarınızda ne kadar ciddi olduğunuzu görmüş olur.

Bu makale 15 Kasım 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Mustafa Cem Oğuz 29/08/1983  tarihinde Ankara'da doğdu. İlkokul – Orta ve   Lise eğitimlerini Ankarada tamamladı. Psikoloji bilimininden aldığı ilhamla  ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacı ile yola çıkan  Mustafa Cem Oğuz  Rusya Fedarasyonunda Psikoloji ve Pedagoji Çift anadal  bölümünden mezun olmuştur.Türkiyede Pedagoji diplomalı nadir pedagoglardandır. Sonrasında gene Rusya Fedarasyonunda Genel psikoloji alanında Yüksek Lisansını tamamlamıştır.  Ankara'da yaşamaktadır. Üniversitede okuduğu disiplin içerisinde Türkiye’den Farklı olarak her yıl staj görmüştür. ilk yılında anaokul ve eğitim kurumlarında  – ikinci yılında huzurevi üçüncü yılında hastahane dördüncü yılında Hastanede ruh ve sinir hastalıkları alanında tamamlamıştır. Mustafa Cem Oğuz bu süreçte Bilişsel Davranışçı Terapi ,Hipnoz ,Oyun Terapi ve  Evlilik ve Aile Dan ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
Etiketler
Çocuk gelişimi
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube