Cinsel Terapi Utanılacak Bir Şey midir?


Cinsel Sorunlar Yaygındır, Ama Gizlidir
Birçok insan cinsel sorunlar yaşar ancak bu sorunları dile getirmekten çekinir. Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de kadınların yaklaşık %40’ı, erkeklerin ise %30’u yaşamlarının bir döneminde cinsel işlev bozukluğu deneyimlemektedir (Kadın Sağlığı Araştırmaları Derneği, 2021). Bu oranlar, cinsel sorunların düşündüğümüzden çok daha yaygın olduğunu, fakat aynı ölçüde gizli tutulduğunu göstermektedir.
İşte bu noktada önemli bir ayrım yapmalıyız: Cinsel sorun yaşamak, insan olmanın bir parçasıdır; ama bu sorunları yok saymak, hem bireysel hem de ilişkisel anlamda ciddi sonuçlara yol açabilir.
Utanmak mı, Yardım Almak mı?
Cinsel terapiye gitmekten utanan birçok birey, yardım almayı bir tür “anormallik” veya “eksiklik” olarak algılar. Oysa bir üroloji uzmanına ya da kadın doğum uzmanına görünmek nasıl normal kabul ediliyorsa, bir cinsel terapi yetkinliği olan bir psikoloğa başvurmak da aynı derecede doğaldır.
Utanma duygusunun kökeninde genellikle kültürel değerler yatar. Toplum olarak cinselliği ayıplar, bastırır ve hakkında konuşmayı edebe aykırı görürüz. Bu kültürel baskılar, bireylerin yaşadıkları sorunları içselleştirmesine ve yalnız hissetmesine neden olur. Bu da utancın değil, toplumun öğrettiklerinin bir sonucudur. Nitekim Amerikalı seks terapisti Dr. Emily Nagoski, “Utanılması gereken şey, cinsellik değil; sağlıklı cinsellikten mahrum bırakılmaktır” derken tam da bu noktaya işaret eder.
Cinsel Terapi Ne Değildir?
Cinsel terapi, pornografi izletilen, mahrem sınırların ihlal edildiği ya da bireyin yargılandığı bir ortam değildir. Bu yanlış algıların çoğu ya bilgisizlikten ya da medyadaki yanıltıcı temsillerden kaynaklanır.
Gerçekte, cinsel terapi;
-
Bilimsel temelli,
-
Etik kurallara sıkı sıkıya bağlı,
-
Güvenli ve mahremiyete saygılı bir süreçtir.
Terapist, bireyi değil, sorunu merkeze alır. Terapi odasında suçlama değil, anlama ve iyileştirme vardır. Cinsel işlev bozuklukları, vajinismus, erken boşalma, cinsel isteksizlik, orgazm sorunları gibi birçok alanda hem bireysel hem çift terapisi ile başarılı sonuçlar alınmaktadır (Masters & Johnson, 1970; Kaplan, 1979).
Psikolojik Sağlığın Bir Parçası: Cinsellik
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), cinselliği sadece fiziksel değil; duygusal, zihinsel ve toplumsal iyilik hâlinin bir parçası olarak tanımlar. Bu tanım bile başlı başına şunu gösterir: Cinsel sorunlar psikolojik sağlık alanına dahildir. Bu nedenle, bu sorunlar için destek almak utanılacak değil, sorumluluk sahibi bir birey olmanın göstergesidir.
Cinsel terapi, aynı zamanda çiftler arası güveni, iletişimi ve duygusal bağı güçlendirme açısından da oldukça işlevseldir. Yani yalnızca "seks sorunlarını çözmekle" kalmaz; ilişkinin genel dinamiğine de pozitif katkılar sağlar.
Toplumsal Dönüşüm ve Bireysel Cesaret
Her birey, utancı dönüştürme gücüne sahiptir. Toplumsal tabular kolay değişmez belki ama bireyler değiştikçe toplum da dönüşür. Cinsellik hakkında daha açık, saygılı ve bilimsel bir dil geliştirmek; çocuklara, gençlere ve yetişkinlere doğru bilgilerle rehberlik etmek; utanmayı değil, anlayışı merkeze almak, sağlıklı bir toplum için gereklidir.
Unutmayalım ki, cinsel terapiye başvurmak bir zayıflık değil; cesaretin, farkındalığın ve öz saygının ifadesidir.
Kadın Sağlığı Araştırmaları Derneği. (2021). Türkiye’de Kadınların Cinsel Sağlık Profili.
Masters, W. H., & Johnson, V. E. (1970). Human Sexual Inadequacy. Boston: Little, Brown.
Kaplan, H. S. (1979). Disorders of Sexual Desire. New York: Simon & Schuster.
Nagoski, E. (2015). Come As You Are: The Surprising New Science That Will Transform Your Sex Life. Simon & Schuster.
World Health Organization. (2006). Defining sexual health: Report of a technical consultation on sexual health, 28–31 January 2002. Geneva.