Cinsel İsteksizlik Nedir?
Cinsel isteksizlik, kişinin cinsel birliktelik arzusunun azaldığı veya tamamen ortadan kalktığı bir durumdur. Bu durum bazen dönemsel olabilirken, bazı bireylerde kronik bir hale gelir ve ilişkiyi tehdit eden ciddi bir sorun hâline dönüşebilir. Kadın ya da erkek fark etmeksizin herkeste görülebilir. Cinsel istek azlığı, kişisel özgüveni zedeleyebilir, partnerle bağ kurmayı zorlaştırabilir ve ilişki dinamiklerini olumsuz etkileyebilir.
Nedenleri Nelerdir?
Cinsel isteksizlik birçok faktörden etkilenebilir. Biyolojik nedenler arasında hormonal dengesizlikler, tiroid sorunları, menopoz, doğum kontrol hapları, bazı ilaçların yan etkileri sayılabilir. Ancak psikolojik nedenler çok daha yaygındır: depresyon, anksiyete, geçmiş travmalar, özgüven eksikliği, partnerle yaşanan iletişim sorunları, tükenmişlik sendromu gibi durumlar cinsel isteği baskılayabilir. Özellikle uzun süreli evliliklerde yaşanan duygusal uzaklaşmalar, zamanla cinsel isteksizliği de beraberinde getirir.
“Bende Bir Sorun mu Var?”
Bu soruyu kendine soran birçok danışanım oldu. Toplumda cinsellik hâlâ tabu olarak görüldüğü için, insanlar bu tür sorunları dile getirmekten çekiniyor. Ancak unutulmamalı ki, cinsellik sağlıklı yaşamın bir parçasıdır ve isteksizlik yaşamak bir “bozukluk” değil, çoğu zaman çözülmeyi bekleyen bir işarettir. Özellikle boşanma öncesi ya da sonrasında görülen cinsel isteksizlik, yaşanan duygusal yıkımın doğal bir sonucudur.
Terapi Süreci Neler Kazandırır?
Cinsel isteksizlik çoğu zaman bireysel terapiyle, bazen de çift terapisiyle aşılabilir. Bu süreçte kişinin bedeniyle olan ilişkisi, cinselliğe dair inançları, geçmiş deneyimleri ve partnerle olan etkileşimi ele alınır. Özellikle bilişsel davranışçı terapi ve duygu odaklı terapi bu alanda oldukça etkilidir. Terapide amaç, sadece isteğin artması değil; cinselliğin bir görev değil, bir bağ kurma aracı olarak yeniden anlamlandırılmasıdır. Yazının devamı için tıklayınız.