Çaresizliğin Günlük Hayatlarımızda Ortaya Çıkışı


Uz. Psikolog Nilay İnceman
Hiç aklınıza gelir miydi biz insanların hayatlarımız içindeki ’ihtiyaç ve isteklerimizin çok acil ve güçlü bir şekilde karşılanmasını talep etmenin aslında çaresizlikle bağlantılı oluşu. Bunun nedeni, bu arzuladığımız bize fazlasıyla iyi görünen ihtiyaç ve isteklerimizi mutlaka güvence altına almamız gerektiği inancıdır. Bu inancımız birkaç başarısız girişimle darbe alırsa o vakit çaresiz hissederiz.
Çaresiz hissetmenin hayatlarımızla bir diğer bağlantısı sahip olduğumuz umudun tam bir kaybıdır. Umut kaybı; geleceğe yönelik artmış bir kaygı, kendimize ya da etrafımızı saran diğer insanlara yönelttiğimiz öfke ve hayal kırıklığı, bir başımıza kalma isteğimiz nedeniyle sosyal bağlantılarımızdan ayrılma, üzgünlük, olumlu duyguların azalması, düşük öz saygı ve moral bozulması gibi durumları ortaya çıkararak zihinsel sağlığımızı kötüleştirmektedir.
Bunlardan başka çaresizliğin ruhumuza verdiği acı giderek büyüdüğü zaman kendimize zarar verme ya da intihar etme gibi koşullarla burun buruna geliriz. Hissettiğimiz acıdan kaynaklı olarak yaşamımızda ne bizi eğlendirebilecek şeylerin varlığını fark ederiz ne de bir şeylere yönelik tutku geliştiririz. Taşıdığımız zorlayıcı duygularla, pozitif yöntemler keşfederek başa çıkabilme kabiliyetimiz elimizden alınmış gibi gelir.
Doğru şekilde hareket edemediğimiz için her davranışımız her zaman gözümüze anlamsız görünür. Özetle, ne yazık ki çaresizlik biz insanların çok yaygın bir duygusudur. Çoğu zaman çaresizliği deneyimlediğimizi fark etmeden içinden geçeriz. Hayatlarımızdaki zorluklarla dolu olarak geçen zamanlara verdiğimiz yanıt kimi zaman çaresiz kalışımız olabilir. Yine de çaresizliğin geçici bir hayat deneyimi olduğunu unutmamamız gereklidir.
Sevdiğimiz bir insanı kaybetmek, işimizi kaybetmek, boşanma, maddi zorluklar, sağlık problemleri ve hatta
yangınlar ve sel baskını gibi koşullar bizlere çaresizliği yaşatabilir.