“Benlik Değeri Neye Dayanıyor?”: Sosyal Onay Bağımlılığı


Sosyal Onay Bağımlılığı Nedir?
Sosyal onay bağımlılığı, bireyin kendi değerini başkalarının onayına, takdirine veya geri bildirimine bağlamasıdır. Bu durum kişiyi şu şekilde etkiler:
- Beğenilme uğruna kendi ihtiyaçlarını bastırma
- Sürekli dışarıdan gelen geri bildirimlerle yön bulma
- Başkalarının düşüncelerine aşırı duyarlılık
- Eleştirilere karşı yoğun kırılganlık
Psikolojik Kökenleri
Sosyal onay bağımlılığı genellikle çocukluk dönemindeki koşullu sevgi deneyimlerinden kaynaklanır. Örneğin:
- “Ancak başarılı olursam seviliyorum.”
- “Başkalarını memnun ettiğimde kabul görüyorum.”
- “Hata yaparsam dışlanırım.”
Bu inançlar, bireyin kendini ifade ederken sürekli tetikte ve performans odaklı olmasına neden olur.
Sosyal Medyanın Etkisi
Sosyal medya, sosyal onay bağımlılığını besleyen en güçlü araçlardan biridir. Beğeniler, takipçi sayısı, yorumlar; bireyin görünürlüğünü ve dolayısıyla benlik değerini etkiler hale gelmiştir. Bu platformlar:
- Değer algısını niceliksel verilere bağlar
- Karşılaştırma tuzağını derinleştirir
- Yüzeysel onaylarla geçici doyumlar yaratır
Sosyal Onay Bağımlılığının Sonuçları
- Kimlik bulanıklığı: “Gerçekte kimim?” sorusuna yanıt verememe
- Anksiyete ve tükenmişlik
- Otantik ilişki kuramama
- Karar alma süreçlerinde belirsizlik
- İçsel yalnızlık ve doyumsuzluk
Terapötik Yaklaşım
Sosyal onay bağımlılığı ile çalışırken hedef, bireyin içsel değer sistemini yeniden inşa etmesidir. Terapi sürecinde:
- **Kendilik farkındalığı geliştirilir**: Kişi, kendi değerlerini ve ihtiyaçlarını keşfeder.
- **Şema çalışmaları yapılır**: Özellikle “kusurluluk”, “onay arayışı” şemaları çalışılır.
- **Öz-şefkat pratikleri uygulanır**: İçsel eleştirmen yerine destekleyici bir iç ses geliştirilir.
- **Sınır koyma becerileri desteklenir**: Başkalarını memnun etmek uğruna verilen ödünler sorgulanır.
Sonuç
Benlik değeri, geçici onaylardan değil, kalıcı içsel bir özden doğar. Dışsal takdirler geçici olabilir; ama kişi kendi değerini tanıdığında, dış dünyanın alkışına daha az ihtiyaç duyar. Gerçek özgürlük, başkalarının gözünden değil, kendi gözünden bakabildiğinde başlar.
Hazırlayan: Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz