Kaygı Nedir?
Anksiyete hemen her insan tarafından zaman zaman yaşanılan bir duygudur. Amacı yaşamın uyumlu ve dengeli sürmesini sağlamaktır. Tehlikeli, bilinmeyen yeni uyaranlardan organizmayı korumak için bu uyaranlarla başa çıkmak, karşı çıkmak ya da o uyarandan kaç-maktır.İnsanın bireysel ve toplumsal uyumu ve yaşamının başarı çizgisini sürdürmek için belli düzeyde kaygı gereklidir. Kaygı yaşamın devamı ve uyum davranışının gelişmesi için gerekli olsa da bazen yaşamı olumsuz etkileyen noktalara ulaşır.
Türkçede kaygı, bunaltı, endişe gibi sözcüklerle açıklanabilir. Özetle yaşamı tehdit eden ya da tehdit şeklinde algılanan rahatsız edici bir endişe ve korku duygu-sudur. "Kaygı" sözcüğü içerisinde, fobilerin (yükseklik, asansör, böcekler ya da uçak gibi belirli şeyler ya da durumlardan korkma), panik atakların (insanların ölmek üzereymiş ya da aklını kaybetmek üzereymiş gibi hissettiği yoğun kaygı hissi), travma sonrası stres bozukluğunun, (yüksek düzeyde sıkıntı ile birlikte korkunç travma anılarının tekrar hatırlanması) obsesif kompulsif bozukluğunun (bazı şeyleri devamlı yapmak ya da düşünmek) ve genel-leşmiş kaygı bozukluğunun da (çoğu zaman yaşanan endişe ve kaygı hali) bulunduğu bir dizi rahatsızlığı tanımlar.
Kaygının Nedenleri Nelerdir?
Biyolojik kuram: Adrenalin-noradrenalin, kafein, karbondioksit, serotonin gibi sinir iletim ürünlerinin azlığı veya çokluğu suçlanmaktadır.
Psiko-dinamik kuram: Erken bebeklik kaygısı; çaresizlik, doyum sağlayamama endişesidir. Erken çocukluk (seperasyon-ayrılık) kaygısı; anneyi kaybetme veya kaybolma korkusuna bağlı olarak karşımıza çıkar.
Öğrenme kuramı: İnsan bebeklikten itibaren ebeveyni taklit ederek bazı davranış ve tepkileri öğrenir. Kaygı koşullu bir tepkidir.
Bilişsel kuram: Kaygının nedeni olayların kendisi değil kişinin beklentileri, olayları nasıl ve ne biçimde algılayıp yorumladığıdır. Olumsuz otomatik düşünceler ve rahatsız edici kesin düşünce ve yargılar vardır. Bunlar yaşanan küçük bir olumsuz olayda devreye girerek kaygı-yı tetikler.
Varoluşçu kuram: İnsan doğduğunun yaşadığının ve öleceğinin farkında olan ve farkında olduğunun da farkında olan tek canlıdır. Bu ise her olayı kaybetme ve ölümle ilişkili olarak değerlendirmesine yol açar. Sonuç olarak kaygı duyar.
Kaygıda Temel Düşünce Nedir?
Kaygıya bir şekilde TEHLİKEDE ya da TEHDİT ALTINDA, KOLAY İNCİNEBİLİR olduğumuz algısı eşlik eder. Tehdit ya da tehlike fiziksel, akli ya da sosyal olabilir. Fiziksel bir tehdit bedensel olarak zarar göreceği-nize inandığınız zaman ortaya çıkar (örneğin; köpek ısırması, kalp krizi, dayak yemek). Sosyal bir tehdit, reddedileceğinize, aşağılanacağınıza, utanacağınıza ya da küçümseneceğinize inandığınız zaman ortaya çıkar. Akli bir tehdit ise aklınızı kaçıracağınız ya da delireceğiniz konusunda bir şeyler sizi endişelendirdiğinde ortaya çıkar.
Kaygıda olaylara ve olgulara içerdikleri tehlikeyle orantısız, uygunsuz ve abartılmış yanıtlar verilir.
Kaygılı düşünceler geleceğe yöneliktir ve genelde felaketi öngörür. Kaygılı düşünceler "Ya ...." şeklinde başlayıp facia ile biter. Kaygılı düşünceler aynı zamanda sıklıkla, tehlikeyle ilgili zihinsel görüntüleri de içerir. Örneğin, kalabalık karşısında konuşma korkusu olan bir adam konuşmadan önce, "Ya hazırladığım notları unutur-sam?", "Ya kelimeleri birbirine karıştırırsam?" "Ya insan-lar benim bir aptal olduğumu ve ne dediğimi bilmediğimi düşünürlerse?"diye düşünür. Kendini kalabalık karşısında dona kalmış bir şekilde hayal edebilir. Bu düşüncelerin hepsi gelecek hakkındadır ve çok kötü bir sonuç öngörür.