Aidiyet İhtiyacının Karanlık Yüzü: Grup İçi Körlük ve Dışlayıcılık

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz
7 Temmuz 20259 görüntülenme
Randevu Al
Aidiyet ihtiyacı, insanın en temel psikolojik gereksinimlerinden biridir. Birey, bir grubun parçası olmak, kabul görmek ve değerli hissetmek ister. Ancak bu ihtiyaç kimi zaman öyle bir güç kazanır ki; birey kendilik değerinden, etik ilkelerden ya da eleştirel düşünceden ödün verebilir. İşte bu noktada “grup içi körlük” ve “dışlayıcılık” gibi karanlık süreçler devreye girer.
Aidiyet İhtiyacının Karanlık Yüzü: Grup İçi Körlük ve Dışlayıcılık

Aidiyetin Psikolojik Temelleri

İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır. Bağ kurmak, korunmak ve anlam bulmak için gruplara yönelir. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de aidiyet, temel güvenlik ihtiyaçlarının hemen ardından gelir. Sağlıklı bir aidiyet:

- Güven duygusunu artırır
- Benlik algısını destekler
- Stresi azaltır ve dayanıklılığı artırır

Ancak aidiyet ihtiyacı koşulsuz kabulü değil, çoğu zaman koşullu uyumu beraberinde getirir.

Grup İçi Körlük Nedir?

Grup içi körlük, bireyin ait olduğu grubun hatalarını görememesi ya da görmezden gelmesidir. Bu körlük, grup aidiyetini korumak için gerçekliği inkâr etme, eleştirel düşünceden uzaklaşma ve dış grupları düşmanlaştırma eğilimlerini doğurabilir. Özellikle şu durumlarda sık görülür:

- Aşırı milliyetçilik, mezhepçilik ya da cemaat bağlılıklarında
- Politik kutuplaşmalarda
- “Biz haklıyız, onlar yanlış” anlayışında

 Dışlayıcılık Davranışı

Grubun dışına çıkan bireyler çoğu zaman tehdit olarak algılanır. Bu kişiler:

- Sessizce yok sayılır
- Alay edilir ya da suçlanır
- Toplum dışına itilerek yalnızlaştırılır

Dışlayıcılık, grubun bütünlüğünü koruma mekanizması gibi görünse de, bireysel travmaların ve psikolojik zararların başlıca kaynağı olabilir.

 Psikodinamik Yaklaşım

Grup körlüğü ve dışlayıcılık, bireyin ilkel savunma mekanizmalarıyla (bölme, yansıtma, idealizasyon) yakından ilişkilidir. Grup, bireyin “kabul görmek uğruna” kendi gölge yanlarını bastırmasına neden olabilir. Bu bastırma, zamanla içsel çatışmaları ve kimlik krizlerini tetikleyebilir.

 Terapötik Yaklaşım

Bu temalar terapide sıklıkla aşağıdaki yollarla çalışılabilir:

- Bireyin aidiyet ihtiyacının kökenine inmek (aile, çocukluk, sosyal deneyimler)
- Grup içi baskı ve benlik arasında denge kurmak
- “Gerçekten kimin değerine ihtiyacın var?” sorusu üzerinden içsel motivasyonları açığa çıkarmak
- Gölge yönlerle yüzleşme ve bireysel farkındalık geliştirme

Sonuç

Aidiyet, bireyi besleyen kadar sınırlayan da bir ihtiyaçtır. Grup içi körlük ve dışlayıcılık, psikolojik olarak hem bireysel hem toplumsal düzeyde ciddi sonuçlar doğurabilir. Sağlıklı aidiyet; eleştirel düşünceyi, bireysel bütünlüğü ve etik sorumluluğu dışlamayan bir bağlılıktır. Gerçekten ait olduğumuz yer, kendimizi en dürüst hâlimizle ifade edebildiğimiz yerdir.


Hazırlayan: Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz

Yazar Hakkında

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Uzm. Psk. Mustafa Cem Oğuz

Mustafa Cem Oğuz 29/08/1983  tarihinde Ankara'da doğdu. İlkokul – Orta ve   Lise eğitimlerini Ankarada tamamladı. Psikoloji bilimininden aldığı ilhamla  ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacı ile yola çıkan  Mustafa Cem Oğuz  Rusya Fedarasyonunda Psikoloji ve Pedagoji Çift anadal  bölümünden mezun olmuştur.Türkiyede Pedagoji diplomalı nadir pedagoglardandır. Sonrasında gene Rusya Fedarasyonunda Genel psikoloji alanında Yüksek Lisansını tamamlamıştır.  Ankara'da yaşamaktadır.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.