Aidiyet İhtiyacının Karanlık Yüzü: Grup İçi Körlük ve Dışlayıcılık


Aidiyetin Psikolojik Temelleri
İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır. Bağ kurmak, korunmak ve anlam bulmak için gruplara yönelir. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de aidiyet, temel güvenlik ihtiyaçlarının hemen ardından gelir. Sağlıklı bir aidiyet:
- Güven duygusunu artırır
- Benlik algısını destekler
- Stresi azaltır ve dayanıklılığı artırır
Ancak aidiyet ihtiyacı koşulsuz kabulü değil, çoğu zaman koşullu uyumu beraberinde getirir.
Grup İçi Körlük Nedir?
Grup içi körlük, bireyin ait olduğu grubun hatalarını görememesi ya da görmezden gelmesidir. Bu körlük, grup aidiyetini korumak için gerçekliği inkâr etme, eleştirel düşünceden uzaklaşma ve dış grupları düşmanlaştırma eğilimlerini doğurabilir. Özellikle şu durumlarda sık görülür:
- Aşırı milliyetçilik, mezhepçilik ya da cemaat bağlılıklarında
- Politik kutuplaşmalarda
- “Biz haklıyız, onlar yanlış” anlayışında
Dışlayıcılık Davranışı
Grubun dışına çıkan bireyler çoğu zaman tehdit olarak algılanır. Bu kişiler:
- Sessizce yok sayılır
- Alay edilir ya da suçlanır
- Toplum dışına itilerek yalnızlaştırılır
Dışlayıcılık, grubun bütünlüğünü koruma mekanizması gibi görünse de, bireysel travmaların ve psikolojik zararların başlıca kaynağı olabilir.
Psikodinamik Yaklaşım
Grup körlüğü ve dışlayıcılık, bireyin ilkel savunma mekanizmalarıyla (bölme, yansıtma, idealizasyon) yakından ilişkilidir. Grup, bireyin “kabul görmek uğruna” kendi gölge yanlarını bastırmasına neden olabilir. Bu bastırma, zamanla içsel çatışmaları ve kimlik krizlerini tetikleyebilir.
Terapötik Yaklaşım
Bu temalar terapide sıklıkla aşağıdaki yollarla çalışılabilir:
- Bireyin aidiyet ihtiyacının kökenine inmek (aile, çocukluk, sosyal deneyimler)
- Grup içi baskı ve benlik arasında denge kurmak
- “Gerçekten kimin değerine ihtiyacın var?” sorusu üzerinden içsel motivasyonları açığa çıkarmak
- Gölge yönlerle yüzleşme ve bireysel farkındalık geliştirme
Sonuç
Aidiyet, bireyi besleyen kadar sınırlayan da bir ihtiyaçtır. Grup içi körlük ve dışlayıcılık, psikolojik olarak hem bireysel hem toplumsal düzeyde ciddi sonuçlar doğurabilir. Sağlıklı aidiyet; eleştirel düşünceyi, bireysel bütünlüğü ve etik sorumluluğu dışlamayan bir bağlılıktır. Gerçekten ait olduğumuz yer, kendimizi en dürüst hâlimizle ifade edebildiğimiz yerdir.
Hazırlayan: Uzman Psikolog Mustafa Cem Oğuz