Günümüzde obezite tedavisinde cerrahi tedavi; diyet, spor ve diğer uygulamalarla sonuç alamayan hastalara kesin, kalıcı ve tek çözüm yöntemi gibi empoze ediliyorsa da, uzun dönem takiplerde öyle olmadığı ortaya çıkıyor.
Obezite cerrahisi uygulamaları son 10 yılda giderek yaygınlaştı. Bu süre zarfında uzun dönem hasta takibi ve obezite cerrahisinin geç dönem problemleriyle sıkça karşılaşır olduk. Bize göre obezite cerrahisi sonrası en önemli problem dengeli ve sağlıklı beslenmenin öğrenilememesi ve hastaların düzenli olarak takip edilmemesidir. Ameliyat listelerine her gün yeni hastalar ekleyen hekimler yavaş yavaş eski hastalarını unutmaktadır. Hekimlerin her alanda olduğu gibi ekip çalışması konusundaki isteksizlik ve deneyimsizlikleri de eklenince bariatrik cerrahi deneyimi olan diyetisyen yardımı alınmadığından ve hastalarla yeterli iletişim sağlanmadığından; küçülmüş olan mide aşırı ve tatlı yeme tacizlerine dayanamayıp 12. ay sonrasında bu savaşı kaybetmekte ve geriye kilo alma dönemi başlamaktadır.
Fakat hastaların beklentisi genellikle ameliyat olduktan sonraki 6 ay, 1 yıl gibi dönemlerde belirli kurallara uyup zayıflayıp, yine eskisi gibi her türlü gıdayı tüketmek ama zayıf kalmaktır. Oysaki kalıcı hayat tarzı ve beslenme alışkanlık değişimi sağlanmaz ise verilen kilolar geri alınacaktır.
Obezite Cerrahisi bu noktada transplant cerrahisi gibi değerlendirilmeli, organın mevcut durumunu korumak için en başta hasta, cerrah ve diyetisyen; iyi bir ekip oluşturup zayıflamayı değil zayıf kalmayı başarmalıdır. Yani sağlıklı beslenmenin öğrenilmesi amaçlanmalıdır.
Unutulmaması gereken nokta bizlerin yani cerrahi uygulamayı yapanların, hastalarımız üzerindeki etkisi daha fazla olduğudur. Her ne kadar sürekli ve düzenli diyetisyen desteği alınsa da bariatrik cerrahta sık ve düzenli iletişim kurarak hastaya takip edildiğini hissettirmelidir. Ekip çalışmasında; etkin iletişim ve en önemlisi sık iletişim Obezite Cerrahisi sonrasında başarıyı arttırmaktadır.