Ders çalışma ve başarı yöntemleri

Ders çalışma ve başarı yöntemleri

Öğrenme fizyolojik, psikolojik ve toplumsal durum ve koşullarla ilişkilidir.

Anne-baba ve öğretmenlerin genel beklentisi öğrencinin “çok çalışarak başarılı olmaları” yönündedir. Önemli olan “bilinçsizce çok çalışmak” değil; ilgili öğrenme yöntem ve teknikleri bilerek ve bunlardan yararlanarak “etkili” çalışmaktır.

Etkili çalışmada öncelikle gerçekçi plan yapılmalı, konuları belirli çalışma sürelerine bağlamalıdır. Yarım saatten çok ders çalışmayan öğrencinin, plan yaparken 5-6 saatlik bir ev çalışmasını planlaması gerçekçi değildir. Bazı olağandışı durumlarla (misafir gelme, hastalık vb.) karşılaşılabileceği düşünülerek esnek plan yapılmalıdır.

Çalışılacak birkaç ders varsa her derse belirli süreler ayrılmalıdır. Yalnızca bir derse ağırlık vermek diğer derslerin geri plana atılmasına yol açarken monotonluğun sonucu kişide bıkkınlık ve isteksizliğe neden olabilir. Genel ilke olarak “zor dersler” en iyi anlaşılan saatlerde çalışılmalıdır. Bu saatler özellikle İlgi ve dikkati toplamanın kolay, bedenin dinlenmiş ve (sessiz, sakin ve dikkati dağıtmayan) çalışma ortamının uygun olduğu sabah saatleridir. Çalışma konularında değişiklik yaparken araya mutlaka dinlenme süresi konulmalıdır. Çalışılan derse yakın özellikteki bir başka dersi çalışmaya geçilmemelidir. Okuyarak öğrenilen iki dersi arka arkaya çalışma yerine başka bir öğrenme yöntemi kullanarak (yazarak, anlatarak, deneyerek) çalışılabilecek bir derse geçilmelidir.

Yemeklerden hemen sonra çalışmaya başlanılmamalıdır.

En iyi çalışma biçimi ara verilerek yapılan çalışmadır. Dikkati çok dağıtacak oyun, atari ve TV izleme gibi uğraşlardan kaçınılmalıdır. Her 40-50 dakika için 10 dakikalık dinlenme arası verilmelidir. Kendine yeterince dinlenecek boş zamanlar sağlanmalıdır. Boş zaman uğraşılarının (bulmaca çözümleri, matematik ve coğrafya bilmeceleri, resim çizme, desen çalışması ve satranç gibi) zihinsel etkinlik gerektiren etkinliklerden seçilmesi dikkatin gerektiği anda daha kolay toplamasını sağlamaya yardımcı olacaktır.

O gün sınıfta işlenecek dersten önce konuyu çalışmak, o dersin sınıfta izlenmesini ve öğrenilmesini kolaylaştırır.

Öğrencinin çalışacağı belli bir yerinin olması gereklidir. Çalışma yeri derli toplu, sabit ve sakin bir yer olmalıdır. Işık, ısı gibi fiziksel şartları da uygun olmalıdır. Çalışmayı her zaman belli bir yere ve zamana katı kurallarla bağlamak bazen yanlıştır. Düzenli çalışma şartlarında çalışma yanında; gerektiğinde otobüste, sokakta yürürken, bulaşık yıkarken, müzik dinlerken vb. ortamlarda çalışmasını sürdürebilmelidir.

Anlayarak okuma, her şeyden önce istekli ve ilgili olmayı gerektirir. Okurken dudak kıpırdatmak, başı sağa sola oynatmak, başka şeyler düşünmek, metni parmakla takip etmek, parlak ışık altında okumak, vb. nedenler etkili okumayı bozmaktadır. Okuma sesli ve sessiz okuma şeklinde ayrılmaktadır. Sessiz okumada göz harfleri teker teker değil; sözcükleri genel biçimiyle hatta satırın büyük bir kısmını bir anda gördüğü bilinmektedir. Kişi sözcüklere ne kadar alışıksa bir sıçramada o kadar geniş alanı görür. Sesli okumada satırın gözle kavranan parçası, seslendirilen kısmından daha uzundur.

Sessiz okuma göz atma, çabuk okuma, düzgülü okuma ve ağır okuma şeklindedir.

Hızlı okumada öncelikle metin üzerinde genel bir tarama yapılarak parçanın planı ve ana noktalarını bulmak anlamayı kolaylaştırır.

Dudakların kıpırdaması, ses tellerinin kımıldaması, içten okuma, okurken sık sık geriye dönme, hızlı okuyunca anlayamama korkusu, ana düşünceyi yakalayamama, gözlerin bir heceye takılması, hoşlanılan sözcüklerde okuma hızını yavaşlatmak, birden çok kelimeyi bir arada okuyamamak etkin okumayı engelleyen durumlardır. Dudak kıpırdatıp kıpırdatmadığınızı parmağınızı dudak üstüne koyarak anlayabilirsiniz. Ses tellerini kımıldatıp kımıldatmadığınızı elinizi boğazınıza götürerek anlayabilirsiniz. Bu durumları engellemek için hafif müzik eşliğinde okumaya çalışınız.

Geriye dönük tekrarlayıcı okumadan kaçınılmalıdır. Tekrarlamayı önlemek için, ilk okumada tam anlaşılmayan cümleleri yeniden okuma yerine; okuma sürdürülmelidir.

Gözün görme alanının geniş olması ve metin arasındaki uzaklığın uygunluğu iyi ve hızlı okumayı sağlar. Görme sınırlarının genişlemesi başın sağa-sola dönmeyecek şekilde gözün yazı alanının tam ortasına gelecek şekilde ve metinden 30 cm uzakta tutulması gereklidir.

Okuma hızını okunan metne göre düzenlemek, anlamayı ve zamandan en iyi biçimde yararlanmayı sağlar. Yazıyı okumanın amacı; yazıyı “niçin okuduğu” yolundaki genel düşünce okuma yönteminin belirlenmesinde başlıca etkendir. Amacı yalnızca gelişen olaylar konusunda bilgilenmek olan bir gazete okuyucusu için, okumada “göz atma” ve “çabuk okuma” ön plana çıkarken; kişinin ilgilendiği bir konudaki yazı daha dikkatli okuma çabası gerektiren “düzgülü okuma” ya da “ağır okuma” içerisinde değerlendirilebilir.

Alt çizerek okuma gereken şeylerin daha kolayca öğrenilmesine yardımcı olduğu gibi; konunun sonradan gözden geçirilmesinde de kolaylık sağlar.

Göz yorgunluğu duyulduğu anda okuma konusu değiştirilir. Daha kolay başka bir ders çalışılabilir. Göz yorgunluğunun aşırı olduğu ve rahatsızlık oluşturduğu durumlarda okuma sürdürülmemelidir. Okurken baş ağrısı ya da çabuk yorulma oluyorsa göz hekimine başvurmak en doğru karardır.

Anlamak için okumak yazının ana düşüncesini ve eşlik eden yan düşünceleri saptamakla mümkündür. Kitaptaki dış ve iç yol göstericilerden yararlanılmalıdır.

Etkili bir çalışmanın gerisinde yatan temel öğe dikkattir. Dikkati toplayamama da birinci neden öğrencinin alışkanlığının olmamasıdır. İkinci neden ise, öğrenci belli bir konu üzerinde çalışırken, konu dışındaki bir sorunun onun zihnini meşgul etmesidir. Buna dalgınlık da denebilir.

DİKKATİ TOPLAMA YOLLARI

Bilinçli çalışmanın temeli, çalışmanın ne amaçla yapıldığının öğrenci tarafından açık seçik bilinmesi gerekir. Yaptığı işin amacını bilmek, öğrencinin bu işi benimseyip ona sahip çıkmasına ve iş için kendisini güdülemesine yardımcı olur.

Arkadaş toplantısı şeklinde bazen çalışılan konuları ve dersleri tartışmak kişinin kendisini güdülemesine yardımcı olacaktır.

Kişinin çalışma için gerekli kararları vermesi gereklidir. Hangi ders ne zaman çalışılacaktır?, Çalışılacak ders için kullanılacak yöntemler ve araç gereçler hangileri olmalıdır? Bu ve benzeri kararların verilmemesi dikkati toplamayı engeller.

Bir konuya duyulan merak o konuya dikkati toplamayı sağlayıcı itici güçtür. Merak duyduğumuz, ilgimizi çeken işler sevdiğimiz şeylerdir. Merak uyandırmanın yolu ise, kişinin konuya ilişkin, kendisine sorular sormasıdır. Okunan kitaptaki ana ve alt başlıklar soru biçimine sokularak bu işlem yapılabilir. “Okul başarısı nasıl artırılabilir?”, “Kişi dikkatini nasıl toplayabilir?” şeklinde soru sorarak merak duygusu uyandırılabilir ve dikkat konu üzerine çekilebilir.

Fiziksel çevrenin düzenlenmesi, gürültülü bir ortamdan sessiz bir mekâna geçiş, çalışmayı aynı yer, saat ve şartlarda sürdürme, divan, koltuk, yatak, vb. kişinin gevşeyerek dikkatinin dağılmasına yol açacak yerlerden kaçınma, çalışma masasında konuyla ilgili olmayan eşyaların kaldırılması, çalışma için kullanılan sandalyenin yumuşak olmaması, uygun bir ışık altında çalışma ve ortamın çok sıcak olmaması, dikkatin toplanması için gereklidir. Diğer kişilerin oynadıkları, eğlendikleri, dinlendikleri saatlerde çalışmamaya özen gösterilmelidir.

Çalışmada çeşitlilik sağlamak, aynı tür konular arasına farklı özellikte konular koymak, dikkat için zorunluluktur. Çalışmanın (okuma, yazma, vb.) değişik yöntem ve teknikler uygulanarak yapılması dikkatin dağılmasını önler; anlama ve kavramayı kolaylaştırır.

Kişi çalışabileceğine ve başarı sağlayacağına inandığı ölçüde yaptığı çalışmaya kendini vermesi mümkündür. Benzer konularda sağladığı daha önceki başarısını düşünmesi ve elde edeceği sonucu bir an hayal etmesi kendine güven sağlamaya yetebilir.

Dikkati gerektiği gibi yönlendirebilmek için, planlanan saatte çalışma isteği olmasa da, kendinizi çalışmaya zorlamalısınız. Kişi çalışmaya ilişkin kararlı olmalıdır. Kişi kendi kendisine “söz” vermelidir.

Boş zamanlarda bulmaca çözümü, matematik ve coğrafya bilmeceleri, satranç gibi zihinsel etkinlik gerektiren oyunlar, resim ve desen çalışmaları dikkatin gerektiği anlarda daha kolay toplanmasını sağlamaya yardımcı olacaktır.

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Sıtkı KARACA

Uzm. Dr. Sıtkı KARACA, Balıkesir'de doğmuştur. Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı lisans eğitimini başarıyla tamamlayarak Tıp Doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tamamladıktan sonra Psikiyatri Uzmanı olmuştur.

“DİKKATİ DAĞINIK, HAŞARI ÇOCUKLAR”, “HERKES İÇİN 7 SAYFADA RUHSAL HASTALIKLAR” ve “MASALLAR, HİKAYELER VE FIKRALARLA TERAPİ” adlı Psikiyatri alanında yazdığı bazı kitapları bulunmaktadır.

Uzm. Dr. Sıtkı KARACA, Eskişehir Odunpazarı'nda bulunan kendi Özel Muayenehanesi'nde danışanlarına hizmet vermektedir.

 

Yazarı sosyal medya'da takip edin
Etiketler
Çalışmak
Uzm. Dr. Sıtkı KARACA
Uzm. Dr. Sıtkı KARACA
Eskişehir - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube