Hamilelikte kabuslar

Hamilelikte kabuslar

        Hamilelik bilindiği gibi bir kadının yaşayacağı en önemli ve özel dönem olarak kadınların yaşamındaki yerini koruyor. Bu dönem, doğanın kadına armağan ettiği bir can yaratma mucizesinin yanında anne adayının da hayatını tamamen değiştirecek en önemli ve en karmaşık olay aslında. Hamileliğin kendisi anne adayının bedeninde inanılmaz bir inşaat dönemi olarak düşünülebilir ve bir bebeği dünyaya getirecek olan kadın vücudu hormonal fırtınaların ortalığı birbirine kattığı muazzam bir evren.

         Bütün bu karmaşa arasında anne adaylarının ne kadar çok sıkıntı yaşadıkları bilinir. Bulantı ve kusmalar, iştahsızlık ya da aşırı iştah,aşerme, doğum korkusu ve benzeri sorunlar arasında aslında çok önemli ama iyi bilinmeyen bir sorun daha vardır: Hamilelik Kabusları!

Hamilelik Kabusları Nedir?

         Hamilelikle birlikte zaten bebeğiyle ilgili, yoğun merak ve endişe duyan anne adaylarının hayatları bir çok soruyla, doktor görüşmeleri tahliller ve bilinmezliklerle dolar. Her şeyi öğrenmek isteyen, her konuda en iyisini ve doğrusunu yapmak isteyen anne adayı, gün içinde bilinçli ya da bilinçsiz yoğun kaygılar yaşayabilir. Bütün bunların ve yoğun hormon faaliyetinin sonucunda gece kabusları başlar.
Kadınlar rüyalarında;

-Bebeklerini düşürdüklerini,

-Bir yerde unuttuklarını ya da kaybettiklerini,

-Bebeklerinin bir organlarının örneğin ellerinin, parmaklarının olmadığını,

-Bebeklerinin çirkin ya da garip varlıklara dönüştüğünü,

-Hamilelik sıkıntılarını çektikten sonra aslında hiç bebeklerinin olmadığını,

-Doğumda ya da doğum sonrasında bebeklerinin yaşamadığını görebiliyorlar.

          Bütün bu kabuslar bir tür gece terörü olarak adlandırılan anlamsız kabuslar olarak adlandırılırlar ve hiçbir gerçeklik payı yoktur. Bu tip rüyalar gören anne adayına gördüğü kabuslarla ilgili asla bir yorum yapılmamalıdır. Durumun tamamen döneme özgü doğal bir süreç olduğu bilinmelidir.

Aslında Ne oluyor?

           Hamileliğin başlamasıyla beraber anne adayının salgıladığı östogen ve progesteron hormonlarında inanılmaz artışlar oluyor ve bazı uzmanlara göre bu hormonlar kadınların uyku düzenini ve kalitesini etkiliyor. Yine bir takım bilim adamlarına göre uykunun süresi de son derece önemli. Her ne kadar yeterli kanıtlar olmasa da uzun uykuların kabusları etkilediği öne sürülüyor.

           Yapılan araştırmalar anne adaylarının gördükleri kabuslar nedeniyle sık sık uyandıkları, bu nedenle de sürekli ve sık rüya gördüklerini sandıklarını ortaya koymuş. Bilindiği gibi anne adayı hamileliğin ilk üç ayının sonundan itibaren ciddi fiziksel değişiklikler yaşamaya başlıyor. Hızla kilo alan ve bedensel olarak değişen kadın, karnında büyüten bebeğin ağırlığıyla çok sık mide sorunları yaşıyor, yine sıklıkla tuvalete gitme ihtiyacı duyuyor.

            Özellikle uyku sırasında ortaya çıkan bu sıkıntılar uykuyu bozan olumsuz uyaranlardır ve bu durumda uykunun devamlılığı kesintiye uğramaktadır. Normal olarak uyku gören bir kadın, bedeninden gelen bu tip uyaranlar nedeniyle genellikle rahatsız bir biçimde uyanıyor ve gördüğü rüya kesintiye uğruyor. Normal hayatımızda zaman zaman hepimizin yaşadığı bir durumdur örneğin, yüksek bir yerden aşağıya düşmek ya da şiddetli patlamalar olduğunu duymak ya da görmek. Tam o anda uyandığımızda fark ederiz ki yakınımızda gerçekten de bir gürültü olmuştur, birisi bir şeyi yere düşürmüştür yada bu şekilde bazı konuşmalar olmaktadır.

          Uykunun devam ettiği anda çok yakınımızda gerçekleşen ya da bizi etkileyecek kadar yüksek sesli olan her tür uyaran anlık olarak bilinçaltında rüya ya da kabus olarak işlenir. Beynimiz de tanımlamakta sorun yaşadığı bu tip görüntüleri ve sesleri tepki göstererek dışarı atar. Kişi kabus görerek uyanır. Hamilelikte olan da aslında budur.

Kabus Görmek Engellenebilir mi?

           Hamilelikte hormonlara bağlı olarak arttığı düşünülse de genellikle bütün insanların zaman zaman kötü rüya olarak adlandırılan kabuslar gördüğü bilinir. Döneme özgü bazı nedenlerden kaynaklansa da kabus görmenin;

-Uyku kalitesi ve düzeniyle,

-Anne adayının psikolojik yapısı ile,

-Bebekle ilgili endişeleri yoğunluğu ile,

-Yaşanılan aile ortamı ve bulunulan çevre ile yakından ilişkisi olduğu unutulmamalıdır.

Hamilelik Depresyonu

        Hamile anne adaylarının pek çoğu fark etmeden bu sinsi tehlikenin içine düşerler. Bir kadın hamile olduğu anda duygusal değişiklikler ya da bedensel değişiklikler yaşadığı düşünülse de aslında

-Hormonal,

-Fiziksel

-Psikolojik olarak bir çok değişiklik yaşar ve bu bütün gebelik sürecini etkiler.

          Anne adayının yaşadığı her tür sıkıntı ve sorun doğal olarak çevresini de etkiler. Görünüşte bütün değişim fiziksel gibi düşünülse de asıl değişim kadının psikolojisinde meydana gelir.
Özellikle eşinin kendisini beğenmeyeceği,çocuğuna iyi bir anne olamayacağı, çekiciliğini kaybetme, çirkinleşme, kilo alma gibi endişeler anne adayını ciddi strese sokar. Eğer hamilelikte;

-yorgunluk,isteksizlik

-mutsuz ve üzüntülü olmak

-sürekli ağlama hali

-alınganlık

-önceden severek yapılan şeylere karşı ilgisizlik,

-dikkat dağınıklığı,

-umutsuz ve karamsar olma durumu,

-aşırı öfke ve sinirlilik hali varsa düşünülmesi gereken hamilelik depresyonu olmalıdır.

         Özellikle daha önceden depresyon sorunu yaşamış kadınlarda hamilelik bu sorunu artırabilir. Gece kötü rüyalar görmede bütün bu depresif duygu durumu da etkili olabilir ya da tetikleyebilir. Zaten yaşadığı pek çok bilinmezlik ve hormonal değişim nedeniyle iyice gergin olan anne adayı, depresyon gibi önemli bir sıkıntı yaşayabilir. Bu durumda hiç gecikmeden bir uzman desteği alınmalıdır.

Öneriler

          Kötü rüya görmek ve olumsuz düşüncelere kapılmak aslında bir ölçüde normal karşılanmalıdır ve sadece hamilelik dönemiyle sınırlı olduğu bilinmelidir. Yine de bu sıkıntılı sorunla başa çıkmak için yapılabilecek bazı şeyler var.

          Özellikle en büyük görev anne adayının yakınlarına düşüyor. Kabuslar gören ve gördüklerini yakınlarına anlatan anne adayına kesinlikle bir yorum yapılmamalıdır. Görülen şey tam olarak kabustur ve bir rüya olarak değerlendirilerek yorumda bulunması büyük yanlıştır.

          Yatmadan önce odayı mutlaka havalandırmak, doktorun önereceği meyve çayları ya da rahatlatıcı karışımlar içmek, hafif bir egzersiz yapmak gece uykusuna geçişi ve kaliteli uykuyu sağlayacaktır.
Bunun dışında erken yatmak, mümkünse gündüz kısa uykular uyumak, yatağı yeni duruma göre ayarlamak, vücudu yastıklarla desteklemek, akşamları ılık duş almak çok rahatlatıcı olacak ve anne adayının daha derin ve sağlıklı uyku uyumasını kolaylaştıracaktır.

Lohusalıkta Albasması Nedir?

           Lohusalıkta ,doğumdan sonraki genellikle kırk günü kapsayan bir dönemde karşılaşılan ve halk arasında Albasması olarak bilinen bir hastalık vardır. Aslında durum, annenin doğum sonrası pek çok açıdan enfeksiyonlara ve hastalıklara açık hale gelmesiyle doğrudan ilgili bir durumdur.
Albasması ya da Albastı olarak da bilinir ve geçmişten bu güne bütün Türk geleneklerinde yer alır.

           Yüksek ateş, aşırı terleme, nabız atışı ve komaya varan şekilde giderek ağırlaşan hastalık aslında ‘Lohusalık Humması’dır ve günümüzde doğru antibiyotik kullanımıyla neredeyse ortadan kalkmıştır. Sorun bebeğin doğumuyla birlikte annenin her tür mikroba açık olması ve gerçekten de bu türde bir enfeksiyon kapmasıdır. Vücudun bağışıklık sistemi çok zayıf olduğundan anne adayını ciddi anlamda tehlikeye sokan bir hastalık olduğu bilinmelidir.

         Eğer lohusalık sırasında ateş başlamışsa ve durum kendiliğinden 1-2 gün içinde normale dönmüyorsa hiç vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir. Halk arasında yaygın olarak uygulanan kurdele bağlamak, şerbet içirmek gibi yöntemlerle hastalığın tedavi edilemeyeceği unutulmamalı ve bu tip yöntemlerin sadece geleneklerden gelen bir tören olduğu bilinmelidir.

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Serap Duygulu

Psk. Serap DUYGULU, İstanbul'da doğmuştur.  Psikoloji dalında gerçekleştirdiği çalışmalarına önemli ölçüde katkılar sağlayan, Sosyoloji, Edebiyat, Kamu Yönetimi alanlarında da Lisans  düzeyinde akademik eğitimler alan Serap Duygulu İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Uygulamalı Psikoloji’ üzerine Yüksek Lisans yapmış ve  "Afazi Hastası Yakınlarında Depresyon ve Olumsuz Otomatik Düşünceler" başlıklı tezi ile lisansüstü derecesini almıştır.  Ayrıca bu çalışma bu alanda yapılmış ilk ve tek psikolojik araştırma olarak önemini halen korumaktadır.  2009- 2011 yılları arasında Bakırköy Halk Eğitim Merkezi ile yürütülen ortak bir çalışma sonucunda her hafta Perşembe günleri, Bakırköy Halk Eğitim Merkezi'nde Bakırköy halkına kişisel gelişim seminerleri vermiştir. 2012 yılında Cine5'te her gün canlı olarak yayınlanan ‘ ...

Etiketler
Hamile
Psk. Serap Duygulu
Psk. Serap Duygulu
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube