Çocuk gelişiminde oyunların etkisi

Çocuk gelişiminde oyunların etkisi

Oyun, çocuğun zihinsel, bedensel ve sosyal gelişimini hızlandıran en önemli faâliyetlerden bir tânesidir.

Çocuklar, yaş dönemlerine göre öncelikle beş duyularını kullanabilecekleri oyunlarla başlarlar.

İlk bir yaş içerisinde bebekler, renkli, ses çıkartan göz alıcı nesneleri gözleriyle takip etmekten, seslerini dinlemekten, elleriyle kavrayarak bir yerlere fırlatmaktan, dişleri çıkınca ağızlarına alıp özellikle dişlemekten büyük keyif alırlar. Bu oyunlar sâyesinde görsel algı yetenekleri, işitme, görme ve dokunma becerileri, ince motor koordinasyonları büyük oranda gelişmiş olur. Zihinsel kapasiteleri geliştikçe, üç yaşından sonra sembolik ve temsilî oyunlara geçerler.

Dört ilâ beş yaşından itibâren ise daha yapılandırılmış ve kurallı oyunlar oynamaya başlarlar. Altı yaşından sonra bu oyunlar iyice karmaşık bir hâle dönüşür. Bu sâyede çocuğun somut-işlemsel düşünme yeteneği olgunlaşır.

Üç yaş civarındaki bir çocukta temsilî (sembolik) oyun klâsik olarak yerde basit oyuncaklarla ve çocuğun kendi monologları ile başlayıp, yaşı ilerledikçe içeriği çok daha karmaşık oyuncak ve oyunlara (oyuncak bebekler, askerler, arabalar vb.) yerini bırakır.

Temsilî oyunlarda, ortamda konuyla ilgili materyal bulunmasa da, çocuk bulabildiği herhangi bir eşyâyı hayâlini kurduğu esas nesneymiş gibi kullanabilir (örneğin boş bir bardaktan su içiyormuş gibi yapmak veya oyuncak bebeğini yatağa yatırıyormuşçasına yere yatırmak vb).

Bu tarzdaki sembolik oyunların bir diğer önemli özelliği de, cansız nesnelere canlıymış gibi yaklaşılabilmesidir (örneğin oyuncak ayıya su içirmeye çalışmak vb). Bu tip oyunlarda, herhangi bir nesne bir başka nesnenin yerini alabilir (örneğin bir tahta blok uzay aracıymış gibi kullanılabilir).

Ek olarak, bu gibi oyunlarda sıklıkla çocuk bir yetişkinin aktivitelerini yerine getiriyormuş gibi davranır (örneğin bir doktor veya öğretmenmiş gibi davranır). Bu sâyede çocuğun hayâl yeteneği ve yetişkinlerin dünyasını idrak etme ve uyum sağlama becerisi şeenmiş olur. Bu yaşlarda ebeveyn ve çocuklar arasında oynanan oyunlar ise, sosyal ve duygusal açıdan her iki grupta da pekiştirici tesir yaparak, keyif alma ve mutlu olma duygusuyla sonuçlanmaktadır.Bu açıdan âile içinde oynanan oyunların önemi çok büyüktür (maç yapmak, saklambaç, tombala vb).

Çocuk gelişiminde oyunların etkisi

Dört ilâ beş yaşlarından itibâren ise yapılandırılmış grup oyunlarına geçilir (saklambaç, sek sek, değişik top oyunları vb).

Kaliteli şekilde bu tip oyunları oynamış olan çocukların daha keyifli, canlı ve girişimci bireyler olarak yetiştiği bilimsel bir gerçektir.

Bu çocuklar, sosyal hayata daha kolay adaptasyon sağlarlar. Uyum sorunlarını daha hafif şekilde yaşarlar. Oyun oynamak tüm bunların yanı sıra, çocuğun çevresel uyaranları değerlendirip işlemesini sağladığı için zekânın gelişmesine de katkıda bulunur. Uyarandan yoksun ortamlarda yetişen çocukların ham zekâlarının kullanılmamaya bağlı olarak yetersiz geliştiği bilinen bir gerçektir. Küçük yaşlardan itibâren oyun oynamaktan ziyâde yoğun şekilde televizyon seyreden çocukların hayâl etme ve düşünerek hızla çözüm üretebilme kapasiteleri çok daha düşüktür.

Oyuncak Seçimi

Küçük yaşlarda çok ufak parçalar içermeyen oyuncakların seçilmesi önemlidir. Oyuncak bebekler, ayılar, kuklalar, askerler, arabalar, yap-boz oyunları, bloklar, top ve daha niceleri sayılabilir. Hazır olarak satın alınan oyuncakların yanı sıra, evde, âile içi paylaşımla hazırlanan, dikilen ve/veya yapılan oyuncakların keyfi de çok büyüktür.

Duygusal yaratıcılığın örselenmemesi açısından elektronik oyuncaklarla elektronik olmayanların arasındaki dengenin iyi ayarlanması çok önemlidir.

Özet olarak, oyunun çocuğun bedensel, sosyal adaptasyonunun ve zekâsının gelişmesinde şu açılardan önemli bir yer tuttuğunu ifâde edebiliriz:

Çocuğun sosyal ipuçlarını daha iyi değerlendirebilmesine, öfke ve saldırganlık duygusuyla daha iyi başa çıkabilmesini sağlayarak duygusal açıdan daha olumlu şekilde gelişmesine yol açar.

Sözel algılama ve ifâde yeteneklerinin daha hızlı gelişmesini sağlar.

İnce ve kaba motor koordinasyonunun gelişmesine (el becerileri ve bedensel aktiviteler vb) katkıda bulunur.

Bir konuya odaklanma ve dikkatin sürdürülebilmesi gibi becerileri pekiştirir.

Sebatkârlık yeteneğini destekler.

Hayâl ile gerçeğin ayrımını kolaylaştırır.

Oyunlarda değişik rollere bürünüldüğü için sosyal açıdan empati (eşduyum) geliştirebilme yeteneği hızlanır.

Grup içerisinde liderlik duygusu, sırasını bekleme, paylaşma ve işbirlikçilik yeteneği yerleşir.

Plân yapma, sıraya koyma becerileri desteklenmiş olur.

Zihinsel yetenekleri geliştirir ve yaratıcılığı arttırır.

Bu makale 8 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Kerem Doksat

Prof. Dr. Kerem DOKSAT, 1957 yılında İstanbul'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimini TED Ankara Koleji ve Özel Adana Koleji'nde bitirmiştir. Ardından Çukurova Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. Tıp eğitimi sonrası mecburi hizmetini Biga'da yerine getirmiştir. İhtisasını ise İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı'nda yapmış ve Psikiyatri uzmanı olmuştur. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı'nda 1993 yılında Doçentlik, 1999 yılında ise Profesörlük kadrosuna atanmış olan Prof. Dr. Kerem DOKSAT, İstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Enstitüsü’nde 3 yıl, Marmara Üniversitesi İngilizce Diş Hekimliği Fakültesi’nde ise 7 yıl hocalık yapmıştır. Prof. Dr. Kerem DOKSAT, mesleki çalışmalarına POLİMED Psikiyatri Merkezi'nde dev ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
facebook
Etiketler
Çocuk gelişiminde oyunun yeri
Prof. Dr. Kerem Doksat
Prof. Dr. Kerem Doksat
İstanbul - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube