Bazı dönemler vardır, hani insanın içinden enerji fışkırır. Herşeyin güzelini görürsün. Herkes gözüne güzel gözükür. Kendini kuş gibi hissedersin. İçinden mutluluk fışkırır. Hayatında hiçbir şey olmasa bile kendini acayip iyi hissedersin. Bana çok fazla olmaz şu yazdıklarım. Nadiren gelir beni şöyle bir yoklar. O zaman kendimi her şeyi yapabilecek güçte hissederim. Kendimi çok güzel görürüm, başarılı hissederim. Sevgi dolu hissederim. Birine sarıldım mı tüm ruhumla sarılırım. Birini öptüm mü yine tümüyle kendimi vererek yaparım bunu. Ben şu ara işte kendimi böyle hissediyorum.
Bu ruh hali nasıl geliyor? Yaz mevsimi endorfin yani haz hormonunu tetikliyor. Endorfin hormonu, bir yerimiz ağrıdığında vücudumuzun ağrıyı kesmek için salgıladığı bir sıvı. Yani doğal morfin. Üniversite yıllarımda öğrenmiştim endorfin hormonunu. O zamandan beri çok severim bu hormonu. Ama bu hormonun bağımlısı olunca da sürekli heyecanlı bir şeyler yapmaktan kendinizi alıkoyamazsınız. Böyle de bir zararı vardır bu hormonun. Hep daha fazlasını ister bedeniniz. Geçen gün Alaçatı'da bir sörfçünün kolunda şöyle bir dövme vardı: Life begins at 40 knots. Ne anlama geldiğini sorunca inanılmaz kuvvetli esen rüzgarda sörf yapmanın verdiği heyecan ve tadı başka hiçbir şeyin vermediğini söyledi. Bu heyecana da bağımlı olmak tabiki birçok riski de beraberinde taşıyor.
Son dönemlerde çılgınca içilen antidepresanlar var. Birçok kişi hayatını bu ilaçlarla sürdürüyor. Arkadaş sohbetlerinde insanlar birbirlerine bu ilaçları öneriyorlar. Biz doğadan, doğallıktan uzaklaştıkça vücudumuz da normal şartlarda savaşıp yenebileceği hastalıkları, ağrıları yenemez bir hale dönüşüyor. İşte modern yaşamın bize yaptığı bu. Vücudumuz bozuluyor. Bize mutluluk, rahatlık verecek hormonları üretemez hale geliyoruz. Bu bozukluğu tamir etmek de tabi doktorlara ve ilaçlara kalıyor. Bir hastalığı bir ilaçla düzeltirken diğer yandan başka taraf bozluyor. Sakın yanlış anlamayın; ben ilaçlara karşı değilim. Bazen gerçekten gerekli oluyor ve bizim hayatı kaliteli yaşamamıza yardımcı oluyor. Benim karşı olduğum nokta kendimize ve vücudumuza olan güvenimizi yitirip tümüyle ilaç bağımlıları haline gelmemiz.
Kendimize iyi bakmamız çok önemli. Çünkü bedenimizde bir şeyler bozulunca tamiri zor oluyor. Bozulmadan vücudumuza istediklerini vermekle yükümlüyüz. İşte alternatif tıp mantığı böyle işliyor. Siz kendinizi iyi hissederken bu hali korumak için dikkatli olmanız gerekiyor. Belki artık klişeleşti bu sözler ama ben yine hatırlatayım sizlere: Sağlıklı bir yaşam için sağlıklı beslenmek, spor yapmak, kaliteli uyku uyumak çok önemli. Bunun yanında stresle baş etme mekanizmalarınızın da kuvvetli olması sizi yaşama karşı güçlü kılıyor.
Bu hayattaki en büyük zenginlik kendini tanımadır. Eğer hayattan huzur istiyorsanız size huzur verecek şeyler yapın. Eğer hayattan heyecan istiyorsanız sörfe başlayın Jya da doğayla iç içe olacağınız bir spora yönelin. Veya çılgınca bir şeyler yapın. Eğer hayattan aşk istiyorsanız önce kendinize aşık olun ve aşk enerjinizi açın. Hayat size istediklerinizi verir, yeter ki siz ne istediğiniz konusunda net olun ve isteklerinizin gerçekleşeceğine inanın
Klinik Psikolog & Yaşam Koçu Pınar Özgüner
Yaşamla bir olma zamanı geldi! hadi kalk yerinden ve yaşa doyasıya
