Yas Süreci: Kaybın Anlamı

Psk. Duygu Rabia Üzülmez
Psk. Duygu Rabia Üzülmez
28 Haziran 20259 görüntülenme
Randevu Al
Yas, yalnızca bir ölümün ardından değil; ilişkinin sona erişi, iş kaybı, sağlık sorunları veya hayallerin yitirilmesi gibi önemli her türlü kaybın ardından deneyimlenen derin duygusal, bilişsel ve fiziksel tepkiler bütünüdür. John Bowlby'nin bağlanma teorisiyle açıkladığı gibi, yas, bağlanma figüründen (birincil bakımveren) ayrılmaya verilen doğal bir tepkidir. Elisabeth Kübler-Ross'un inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme gibi evrelerle tanımladığı yas süreci, her birey için değişkenlik gösterebilen, özgün ve doğrusal olmayan bir yolculuktur. Duyguları bastırmanın zararlı etkilerine dikkat çeken Freud'un da belirttiği gibi, sağlıklı yas tutmak, duygulara izin vermek, kaybı anlamlandırmak ve destek almak ile mümkündür. Dinamik psikoterapi, bu süreçte güvenli bir alan sunarak, danışanların duygularını ifade etmelerine, kaybın getirdiği anlamı keşfetmelerine ve yeni, sağlıklı başa çıkma yolları geliştirmelerine yardımcı olur. Yas, acı verici olsa da, beraberinde büyüme (travma sonrası büyüme) ve dönüşüm potansiyeli taşır.
Yas Süreci: Kaybın Anlamı

 

Değerli okuyucular,

Bu içerikte, yaşamımızın kaçınılmaz bir parçası olan yas süreci üzerine psikodinamik bir bakış açısıyla düşünelim istiyorum. Yas, genellikle ölümle ilişkilendirilen bir kavram olsa da, aslında çok daha geniş bir anlama sahiptir. Sevilen birinin kaybı kadar, bir ilişkinin bitişi, iş kaybı, sağlık sorunları, taşınma, hatta geleceğe dair hayallerin veya ideal benliğin (idealizasyon geliştirilen kişilik özellikleri) kaybı gibi pek çok durumda yas yaşayabiliriz.

Dinamik yönelimli bir psikoterapist olarak, yasın karmaşık ve derin bir kişisel bir yolculuk olduğunu anlamanıza yardımcı olmayı amaçlıyorum. Bu süreçte yaşanan yoğun duygusal tepkilerin normal olduğunu kabul etmek ve kendimize nazik olmak, iyileşme yolunda atılacak en önemli adımlardandır.


 

Yas Nedir ve Neden Sadece Ölümle Sınırlı Değildir?

Yas, önemli bir kaybın ardından deneyimlenen derin duygusal, bilişsel, fiziksel ve sosyal tepkiler bütünüdür. Bu, sadece birine veda etmek değil, aynı zamanda o kişiyle veya durumla birlikte var olan geleceği, rutinleri, beklentileri ve hatta kendiliğimizin bir parçasını da kaybetmektir.

  • İlişkinin Sona Erişi: Bir evliliğin veya kıymet verilen / uzun süreli bir ilişkinin sona ermesi.

  • İş Kaybı: Kimliğin önemli bir parçası olan bir mesleğin veya statünün kaybedilmesi.

  • Sağlık Kaybı: Kronik bir hastalık teşhisi veya bedensel fonksiyonların yitirilmesi.

  • İdeal Benliğin Kaybı: Gençlik, güzellik veya belirli bir yeteneğin, özelliğin yitirilmesi gibi geçmiş bir kendilik algısına veda etmek.

  • Hayallerin Kaybı: Kurulmayan bir ilişki, gerçekleşmeyen bir kariyer hayali, çocuk sahibi olamama gibi geleceğe dair planların suya düşmesi.

  • Maddi Kayıplar: Ev, birikim gibi önemli maddi varlıkların kaybedilmesi.

    sevilen birinin ölümü - vefatın yanısıra sıklıkla karşılanan yas türleridir. 

John Bowlby, yas sürecini bağlanma teorisi çerçevesinde açıklar. Bowlby'ye göre, "Yas, bireyin bağlanma figüründen (birincil bakımeren) ayrılmaya verdiği tepkidir. Kayıp, bu bağlanmanın kopması anlamına gelir ve bu kopuş, yoğun bir ayrılık kaygısı ve acı yaratır." Bu bakış açısı, yasın temelinde sevgi ve güven duyduğumuz bir şeye (kişi, durum, kimlik parçası) duyduğumuz derin bağlılığın yattığını gösterir. Bağlantı ne kadar güçlüyse, kaybın acısı da o kadar büyük olabilir.


 

Yasın Evreleri: Bir Yol Haritası Değil, Bir Kılavuz

Psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross, ölüm döşeğindeki hastalarla yaptığı çalışmalar sonucunda yas sürecinin beş evresini tanımlamıştır: inkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme. Bu evreler genellikle doğrusal olarak yaşanmaz; insanlar bu evreler arasında gidip gelebilir, bazılarını atlayabilir veya farklı sıralarla deneyimleyebilirler. Bu bir yol haritası değil, yasın karmaşıklığını anlamamıza yardımcı olan bir kılavuzdur.

  1. İnkar: Kaybın gerçekliğini kabullenmeyi reddetme, şok ve uyuşukluk hissi. "Bu olamaz," "Yanlışlık olmalı" gibi düşünceler hakimdir. Bu evre, acının yoğunluğunu tamponlayan bir savunma mekanizmasıdır.

  2. Öfke: Kayba veya kayıptan sorumlu tutulan kişilere/durumlara karşı hissedilen yoğun öfke. "Neden ben?", "Bu haksızlık!" gibi sorgulamalar ön plandadır. Bu öfke bazen başkalarına, bazen kendine, bazen de evrene yönlenebilir.

  3. Pazarlık: Kaybı geri döndürmek veya acıyı hafifletmek için bir şeylerle "pazarlık etme" çabası. "Eğer şöyle yapsaydım..." veya "Eğer bu olursa..." gibi düşüncelerle çaresizliği hafifletmeye çalışılır.

  4. Depresyon: Kaybın gerçekliğinin tam olarak idrak edildiği, derin üzüntü, boşluk, umutsuzluk ve enerji kaybının yaşandığı evre. Bu, bir "normal depresyon" olarak kabul edilir; klinik depresyonla karıştırılmamalıdır.

  5. Kabullenme: Kaybın gerçekliğini kabul etme, acının azaldığı ve kişinin hayatına kayıpla birlikte devam etme yolları bulmaya başladığı evre. Bu, kaybı unutmak veya yok saymak değil, onunla yaşamanın bir yolunu bulmaktır.


 

Yas Tutmanın Önemi ve Terapi Sürecindeki Yeri

Yas, işlenmesi gereken bir süreçtir. Duyguların bastırılması veya görmezden gelinmesi, yasın uzamasına, karmaşıklaşmasına ve ileriki dönemlerde psikolojik sorunlara yol açabilir. Freud, yasın "duygusal olarak işlenmesi gereken bir çalışma" olduğunu belirtmiş, bu işin yapılmadığı durumlarda ise melankoli (kronik depresyon) riskine dikkat çekmiştir.

Yası çözümleyerek yaşamın anlamına dahil edişe olanak tanımak aşağıdakileri içerebilir:

  • Duygulara İzin Vermek: Yasın getirdiği tüm zorlu duyguları (üzüntü, öfke, suçluluk, korku) hissetmeye izin vermek.

  • Kaybı Anlamlandırmak: Kaybın sizin için ne ifade ettiğini, hayatınızda nelerin değiştiğini anlamaya çalışmak.

  • Destek Almak: Yakın çevrenizden veya profesyonel bir uzmandan destek almak.

  • Yeniden Düzenleme: Kaybın ardından hayatınızı yeniden organize etmek ve yeni anlamlar bulmak.
     

Dinamik psikoterapi, yas sürecinde size güvenli ve destekleyici bir alan sunar. Terapi sürecinde:

  1. Duyguların İfadesi: Yaşadığınız karmaşık ve bazen çelişkili duyguları güvenli bir ortamda ifade etmenize olanak tanırız.

  2. Kaybın Anlamlandırılması: Kaybın kişisel tarihinizi, ilişkilerinizi ve kendilik algınızı nasıl etkilediğini anlamanıza yardımcı oluruz.

  3. Çözülmemiş Çatışmaların Keşfi: Yasın altında yatan, geçmişten gelen çözülmemiş bağlanma sorunları veya travmatik deneyimler varsa, bunları ele alırız.

  4. Yeni İlişki Biçimleri Geliştirme: Kaybedilene duyulan bağlanmanın yeniden yapılandırılmasına, yeni ilişkilere ve hayata yeni bir anlam katmaya yönelik yollar bulmanıza yardımcı oluruz. Bowlby, "yasın nihai amacının, kişinin bağlanma figürü olmadan işlev görme becerisini yeniden kazanması" olduğunu savunur.

Unutmayın ki yas, her ne kadar acı verici olsa da, aynı zamanda bir büyüme (travma sonrası büyüme) ve dönüşüm potansiyeli taşır. Kaybın ardından yaşanan bu derin deneyim, sizi daha bilge, daha dayanıklı ve hayata karşı daha derin bir anlayışa sahip kılabilir.


*Dipnot: Fotoğraf Pinterest'ten alıntıdır. Ekstra bir öneri olarak, 'Yas ile Büyüme - Gelişme' (Growing around grief - Lois Tonkin, 1996) şablonunu yasın bireydeki yerini, yas ile birlikte yaşama devam etmenin nasıl göründüğünü anlamak adına araştırabilir ve sürecinizdeki yerini değerlendirebilirsiniz.

Etiketler

AyrılıkDinamik psikoterapiKayıpAyrılık acısıAyrılık anksiyetesiVefatDinamik terapiTravma sonrası gelişme büyümePsikodinamik psikoterapivaroluş sancısı

Yazar Hakkında

Psk. Duygu Rabia Üzülmez

Psk. Duygu Rabia Üzülmez

Duygu Rabia Üzülmez, ergen ve yetişkinlerle psikodinamik bir yaklaşımla çalışan bir psikoterapisttir. Bireylerin iç dünyalarını, geçmiş deneyimlerini ve bilinçdışı süreçlerini anlamalarına odaklanarak, yaşamlarındaki zorlukların temel nedenlerine inmeyi hedefler. Danışanların kendilerini daha derinden tanımalarına, ilişkilerini ve davranış kalıplarını anlamlandırmalarına yardımcı olur.

Terapi sürecinde empati, güven ve gizlilik temel ilkelerdir. Kendisi, danışanların kendilerini yargılanmadan ifade edebilecekleri güvenli bir ortam sunar. Bu güvenli alanda, bireyler bastırılmış duygularını ve çatışmalarını keşfederek, geçmişin bugüne olan etkilerini anlamlandırır ve daha sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirirler.

Üzerine çalıştığı alanlar arasında kişilik bozuklukları, kimlik arayışı, ilişki dinamikleri, tekrar eden örüntüler, anksiyete, depresyon, yeme bozukluğu, yas ve travma gibi konular yer alır. Yetişkin ve ergenler ile bireysel psikodinamik yaklaşımının yanı sıra çift terapisi, çocuklarla deneyimsel oyun terapisi ve ebeveynlere yönelik psikoeğitim de sunmaktadır. Ayrıca çeşitli kurum ve gruplarla mindfulness ve sanat terapisi çalışmaları gerçekleştirmekte, endüstriyel psikoloji alanı kapsamında çalışan bireylere yönelik stres yönetimi, motivasyon, liderlik gelişimi ve ekip dinamiğini güçlendirme gibi konularda eğitim ve danışmanlık hizmetleri vermektedir. Bilimsel gelişmeleri yakından takip ederek kendini sürekli güncelleyen Duygu Rabia Üzülmez, her danışanın bireysel ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş, bütüncül bir yaklaşım sunar.

Kendinizi daha iyi anlamak, geçmiş deneyimlerinizin bugünkü yaşamınıza etkilerini çözmek ve daha anlamlı bir yaşam inşa etmek isterseniz, Duygu Rabia Üzülmez'den destek alabilirsiniz.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.