Savunma Mekanizmaları: Kendimizi Nasıl Koruruz ve Bazen Bu Bize Nasıl Engel Olur?

Psk. Duygu Rabia Üzülmez
Psk. Duygu Rabia Üzülmez
27 Haziran 202531 görüntülenme
Randevu Al
Savunma mekanizmaları, kaygıdan korunmak için geliştirdiğimiz bilinçdışı zihinsel süreçlerdir. Anna Freud'un vurguladığı gibi, bunlar egonun içsel ve dışsal tehlikelere karşı geliştirdiği otomatik operasyonlardır. Bastırma, inkar ve yansıtma gibi mekanizmalar, kısa vadede koruma sağlasa da, uzun vadede derinlikli duygusal bağımızı kopararak kendimizle ve ötekilerle olan ilişkilerimize zarar verebilir. Dinamik psikoterapide bu savunmaları fark etmek, altında yatan çatışmaları anlamak ve daha sağlıklı başa çıkma yolları (olgun savunmalar) geliştirmek hedeflenir, böylece özgün ve doyumlu bir yaşam inşa edilerek sürdürülebilir.
Savunma Mekanizmaları: Kendimizi Nasıl Koruruz ve Bazen Bu Bize Nasıl Engel Olur?

Değerli okuyucular,

Bu içerikte, psikoterapide sıkça bahsettiğimiz, belki de farkında olmadan hepimizin kullandığı bir kavram olan savunma mekanizmaları üzerine dinamik bir bakış açısıyla düşünelim isterim. İçeriğin devamında daha detaylı olarak değineceğimiz üzere, bunlar kendimizi psikolojik açıdan, kaygıdan veya içsel çatışmalardan korumak için geliştirdiğimiz bilinçdışı stratejilerdir. Tıpkı vücudumuzun kendini fiziksel tehditlerden koruması gibi, zihnimiz de duygusal tehditlere karşı korunmak için çeşitli yollar geliştirir.

Ancak tıpkı bir kalenin duvarlarının bazen dışarıdan gelen tehlikelerden korurken, içerideki ışığı ve havayı engellemesi gibi, ilkel savunma mekanizmaları da bizi kısa vadede korurken, uzun vadede kendi potansiyelimize erişmekte ve çevre ile ilişkilenmekte engel teşkil edebilir. Dinamik yönelimli psikoterapide amacımız, bu savunmaları fark etmek, altında yatan gerçek duyguları ve ihtiyaçları anlamak ve daha sağlıklı başa çıkma yolları geliştirmektir.


 

Savunma Mekanizmaları Nedir ve Neden Gelişirler?

Savunma mekanizmaları, genellikle gerçeklikle başa çıkmakta zorlandığımız veya kabul edilemez bulduğumuz duygu, düşünce veya dürtülerle yüzleşmekten kaçınmak için kullandığımız bilinçdışı zihinsel süreçlerdir. Bunlar, ruhsal dengeyi korumaya yönelik otomatik tepkilerdir.

Psikanalitik kuramın öncüsü Sigmund Freud'un kızı, çocuk psikanalisti Anna Freud, savunma mekanizmalarını derinlemesine incelemiştir. Anna Freud, "Ego ve Savunma Mekanizmaları" adlı klasik eserinde, bu mekanizmaları egonun (kişiliğimizin gerçeklikle temas eden kısmı) kaygı ve içsel çatışmalarla başa çıkma stratejileri olarak tanımlar. Anna Freud'a göre, "Savunma mekanizmaları, egonun içsel ve dışsal tehlikelerden korunmak için geliştirdiği otomatik ve genellikle bilinçdışı operasyonlardır." Yani, çocukluktan itibaren, travmatik veya zorlayıcı durumlarla başa çıkmak için bu stratejileri öğreniriz ve zamanla bunlar davranış kalıplarımızın ayrılmaz bir parçası haline gelir.

Bu mekanizmaların temel amacı kaygıyı azaltmaktır. Örneğin, utanç verici bir durumla karşılaştığımızda kendimizi korumak için durumu inkar edebiliriz. Yahut derin bir öfke hissettiğimizde, bu öfkeyi bastırabilir veya farkında olmadan başkasına yansıtabiliriz.


 

Sık Karşılaşılan Savunma Mekanizmaları ve Etkileri

İşte günlük hayatta sıkça karşılaştığımız bazı savunma mekanizmaları ve bunların bize ve ilişkilerimize nasıl etki edebileceği:

  • Bastırma (Repression): Kaygı uyandıran düşünce, duygu veya anıların bilinçdışına itilmesidir.

    • Etkisi: Geçmişteki travmatik bir olayı hatırlayamama veya belirgin bir nedeni olmadan sürekli bir kaygı yaşama şeklinde kendini gösterebilir. Bastırılan duygular tamamen yok olmaz, farklı semptomlar (psikosomatik rahatsızlıklar, panik ataklar gibi) aracılığıyla kendini ifade edebilir.

  • İnkar (Denial): Gerçekliğin kaygı uyandıran bir yönünü kabul etmeyi reddetmedir.

    • Etkisi: Ciddi bir sağlık sorununu veya ilişkideki açık problemleri görmezden gelmek. Bu, kısa vadede rahatlama sağlasa da, uzun vadede sorunların büyümesine ve çözüm fırsatlarının kaçırılmasına yol açar.

  • Yansıtma (Projection): Kendi kabul edilemez duygu, düşünce veya dürtülerimizi başkalarına atfetmektir.

    • Etkisi: Kendisi kıskanç olduğu halde partnerini sürekli kıskançlıkla suçlamak. Bu, ilişkilerde yanlış anlaşılmalara, güvensizliğe ve çatışmalara neden olur.

  • Entelektüelleştirme (Intellectualization): Duygusal bir durumu, duygusal bağlamından kopararak aşırı mantıksal ve soyut terimlerle analiz etmektir.

    • Etkisi: Kayıp yaşadığı halde yas tutmak yerine, "ölümün biyolojik ve felsefi anlamı" üzerine saatlerce konuşmak. Duygusal acıyla yüzleşmekten kaçınıldığı için gerçek yas süreci engellenir.

  • Gerileme (Regression): Stres altında daha önceki, daha az olgun bir gelişim evresindeki davranışlara geri dönmektir.

    • Etkisi: Yetişkin bir bireyin büyük stres altında tırnak yemeye başlaması veya sorumluluktan kaçınması. Bu, geçici rahatlama sağlasa da sorunu çözmez ve kişisel gelişimi sekteye uğratır.

  • Yüceltme (Sublimation): Kabul edilemez dürtü veya enerjileri sosyal olarak kabul edilebilir ve üretken aktivitelere dönüştürmektir.

    • Etkisi: Saldırgan dürtüleri olan bir kişinin cerrah olması veya rekabetçi enerjisini spora yönlendirmesi. Bu, aslında olumlu bir savunma mekanizmasıdır ve sağlıklı bir adaptasyon aracı olabilir.

Psikanalitik kuramcı Donald Winnicott, savunma mekanizmalarını bireyin "gerçek benliğini" koruma çabası olarak da yorumlar. Winnicott'a göre, bazı savunmalar, bireyin dış dünyanın taleplerine uyum sağlamak için "sahte benlik" geliştirmesine yol açabilir.


 

Savunmaları Fark Etmenin Önemi ve Terapi Sürecindeki Etkisi

Savunma mekanizmaları, bizi koruma niyetiyle gelişse de, çoğu zaman farkında olmadan bizi kısıtlar, gerçek duygularımızla bağımızı koparır ve ilişkilerimizi zedeler. Otomatikleşmiş bu kalıplar, bizi geçmişteki acılarda tutabilir ve bugünkü potansiyelimizi yaşamamızı engelleyebilir.

Dinamik psikoterapide, terapist ve danışan arasındaki güvenli ilişki, bu savunmaların açığa çıkması için bir alan yaratır. Terapi odasında, danışanın kullandığı savunmaları anlamak ve bunları ona nazikçe geri yansıtmak, danışanın kendi otomatik tepkilerinin farkına varmasını sağlar.

Bu farkındalık, bir başlangıç noktasıdır. Savunmaları fark ettikten sonra, onların altında yatan korkular, bastırılmış duygular veya çözülmemiş çatışmalar gün yüzüne çıkar. Bu derinlemesine çalışma, danışanın geçmişle yüzleşmesine, duygularını daha sağlıklı bir şekilde işlemesine ve daha esnek, uyumlu başa çıkma stratejileri geliştirmesine olanak tanır.

Unutmayın ki savunma mekanizmaları bir zayıflık değil, geçmişte sizi korumuş olan ancak bugün artık işinize yaramayan eski alışkanlıklardır. Onları anlamak, kendinizi daha özgürce ifade etmenize ve daha otantik ilişkiler kurmanıza kapı açacaktır.


*Dipnot: İllüstrasyon Pinterest'ten alıntılanmıştır.

Etiketler

Dinamik psikoterapiİnkarBastırmaYansıtmaBilinçdışıPsikodinamik psikoterapiPsikanalitik-psikodinamik psikoterapilerSavunma mekanizmalarısavunma mekanizması çeşitleri

Yazar Hakkında

Psk. Duygu Rabia Üzülmez

Psk. Duygu Rabia Üzülmez

Duygu Rabia Üzülmez, ergen ve yetişkinlerle psikodinamik bir yaklaşımla çalışan bir psikoterapisttir. Bireylerin iç dünyalarını, geçmiş deneyimlerini ve bilinçdışı süreçlerini anlamalarına odaklanarak, yaşamlarındaki zorlukların temel nedenlerine inmeyi hedefler. Danışanların kendilerini daha derinden tanımalarına, ilişkilerini ve davranış kalıplarını anlamlandırmalarına yardımcı olur.

Terapi sürecinde empati, güven ve gizlilik temel ilkelerdir. Kendisi, danışanların kendilerini yargılanmadan ifade edebilecekleri güvenli bir ortam sunar. Bu güvenli alanda, bireyler bastırılmış duygularını ve çatışmalarını keşfederek, geçmişin bugüne olan etkilerini anlamlandırır ve daha sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirirler.

Üzerine çalıştığı alanlar arasında kişilik bozuklukları, kimlik arayışı, ilişki dinamikleri, tekrar eden örüntüler, anksiyete, depresyon, yeme bozukluğu, yas ve travma gibi konular yer alır. Yetişkin ve ergenler ile bireysel psikodinamik yaklaşımının yanı sıra çift terapisi, çocuklarla deneyimsel oyun terapisi ve ebeveynlere yönelik psikoeğitim de sunmaktadır. Ayrıca çeşitli kurum ve gruplarla mindfulness ve sanat terapisi çalışmaları gerçekleştirmekte, endüstriyel psikoloji alanı kapsamında çalışan bireylere yönelik stres yönetimi, motivasyon, liderlik gelişimi ve ekip dinamiğini güçlendirme gibi konularda eğitim ve danışmanlık hizmetleri vermektedir. Bilimsel gelişmeleri yakından takip ederek kendini sürekli güncelleyen Duygu Rabia Üzülmez, her danışanın bireysel ihtiyaçlarına göre özelleştirilmiş, bütüncül bir yaklaşım sunar.

Kendinizi daha iyi anlamak, geçmiş deneyimlerinizin bugünkü yaşamınıza etkilerini çözmek ve daha anlamlı bir yaşam inşa etmek isterseniz, Duygu Rabia Üzülmez'den destek alabilirsiniz.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.