SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME


GIDA ÜRETİMİNİN ÇEVRESEL ETKİLERİ
Besin üretimi ve tüketimi, çevresel bozulmanın temel nedenleri arasında yer almaktadır. Tarımın, küresel toprak kullanımının %48’ini kapsadığı belirtilmekte ve sera gazı oluşumunun %30’u tarımsal faaliyetlerden kaynaklı oluşmaktadır. Hayvansal üretim ise dünya karasal alanlarının %30’unu kaplamakta ve toplam sera gazı oluşumunun %25-40’lık bir kısmına neden olmaktadır.
SAĞLIKLI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BESLENME İÇİN NELER YAPMALIYIZ?
BESİNLERİ İSRAF ETME!
Yaşadığımız gezegende 820 milyon insan açlıkla mücadele ederken, diğer tarafta aşırı kilo ve obeziteden dolayı ölüm oranları artmaktadır. Beslenmemizdeki bu dengesizlik, ihtiyaç duyduğumuzdan daha fazla besin üretimine neden olmakta ve besin israfını artırmaktadır.
Avrupa'da her yıl yaklaşık 88 milyon ton gıda atılmaktadır. Gıda zincirinin üretim, işleme, depolama, satış gibi tüm aşamalarında ve son tüketicide israf gerçekleşmektedir. Hatta yeşil sebzeler tüketicinin karşısına çıkana kadar yaklaşık %45’lik bir kayba uğramaktadır. Neredeyse üretilen mahsulün yarısı, daha sofraya ulaşmadan yok olmaktadır.
Sadece bu da değil, “boşa gitmesin” diyerek tüketilen yemek bile israf olarak kabul edilmektedir çünkü vücudumuzun ihtiyacından fazlasını almak da israfın nedenlerindendir. Bu israfın önüne geçebilmek için, gıda kayıplarının ve atıkların azaltılmasına yardımcı olabilecek bir yöntem izlenmesi gerekmektedir. Böylelikle artan gıda talebi, sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde karşılanacaktır.
BESLENMENİ DÜZENLE!
Araştırmalar, diyet değişikliğinin besin sistemlerinin sürdürülebilirliğini artırmanın en güçlü yollarından biri olduğunu göstermiştir. Tabii ki her birey için genelleyebileceğimiz bir beslenme şekli bulunmamaktadır fakat beslenme alışkanlığımızda yapacağımız küçük değişiklikler bile sürdürülebilir beslenme için katkı sağlayacaktır.
Özellikle İç Anadolu bölgesi olarak, beslenme kültürümüzde et büyük bir yere sahiptir. İşe bunu değiştirerek başlanabilir. Hayvansal gıdaların üretimi, bitkisel gıdaların üretiminden daha fazla kaynak gerektirmektedir (üretim birimi başına toprak kullanımı, su tüketimi ve CO₂ emisyonu gibi). Bunun bir sonucu olarak da çevreye olumsuz etkileri daha fazladır.
Sadece bitkisel kaynaklı beslenmek de bir çözüm değildir. Önemli olan; et, süt ürünleri, yumurta gibi hayvansal kaynaklı gıdaları israf etmeden ve ihtiyacımız kadar tüketmektir. Bunun yanında bitkisel besinlerden ağırlıklı beslenmek, sürdürülebilir beslenme için ve genel sağlık durumunu iyileştirmek için (tansiyon, kolesterol, kanser vb.) çok iyi bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Vücudumuzun ihtiyacı kadar besin tüketmek, yediğimiz öğünlerde tabağın yarısını sebze ve meyvelerden, kalan yarısını çoğunlukla bitkisel protein kaynakları ve tam tahıllardan oluşacak şekilde tercih etmek gibi küçük adımlar; beslenmenin küresel boyutta çevresel sonuçlarını önemli ölçüde değiştirebilir.
Dyt. Büşra SÖYLEMEZ AY