Tıbbi sorunların tıbbı sülükler ile tedavisi hirudoterapi olarak adlandırılır. Sülükler üzerinde bulundukları canlının kanı ile beslenirler. Sülük salyası içeriğindeki anestezik maddeler ile ağrının azalmasına ve antikoagülan özellikleri ile pıhtılaşmanın engellenmesine neden olurlar. Bu doğal biyolojik özellikleri nedeniyle halk arasında ve hekimler tarafından yaygın olarak kullanılırlar. Yüzyıllar boyunca hastalıkların çeşitli mizaç dengesizliklerinden kaynaklandığını ve vücudun kanı serbest bırakarak dengelenebileceğini düşünen hekimler için sülük tedavisi en önemli tedavi araçlarından birisi olmuştur.
Tarihçe
Eski Mısır mezarlarında sülüklerin tedavi amacıyla kullanımı ile ilgili ve tarihi M.Ö. 1500`lü yıllara uzanan resimler bulunmaktadır. Sülük tedavisi özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda tıbbi olarak kan akıtmanın birçok hastalığın tedavisinde etkili olduğunun düşünülmesi nedeniyle yaygın olarak kullanılmıştır. Avrupa`da uygulamanın popüler olduğu dönemde sülük bulmakla ilgili sıkıntılar yaşandığı bilinmektedir. 19. yüzyılın sonlarına doğru ve 20. yüzyılda sülük uygulamalarına olan ilgi azalmış, ancak Hirudo medicinalis ile ilgili araştırmalar devam etmiştir. 1880`lerde Haycraft sülük salyasının antitrombotik özelliklerini ilk kez tanımlamıştır. 1904 yılında Jacoby sülük salyasındaki antikoagülan madde olan hirudini keşfetmiştir. 1900`lerin ikinci yarısında sülük tedavisi plastik, rekonstrüktif ve travma cerrahisi ile birlikte kullanılmıştır. Günümüzde ise tıbbi sülükler mikrovasküler replantasyon, rekonstrüktif cerrahi ve travma cerrahisi sonrası venöz konjesyonun giderilmesinde kullanılmaktadır.
Sülük Biyolojisi
Sülüklerin de içinde yer aldığı Annelida anacı Polychaeta. Olygochaeta ve Hirudinea olmak üzere üç sınıfa ayrılır Hirudinea içinde ise Rhynchobdellida, Pharyngobdellida, Gnathobdellida ve Acanthobdellida dizileri bulunur. Sülüklerin vücut tipik olarak dorsoventral yassılaşmıştır. Segmentler anterior ve posteriorde çekmen biçimine dönüşmüştür. Sülükler sürünme, yüzme ve dalgalanma hareketi olmak üzeri üç tip hareket yaparlar. Sülüklerde ağız ön uçta, ya bir çekmenin dibinde veya kaşık şeklinde bir üst dudağın altındadır. Ağzı kaslı bir farinks takip eder. Sülüklerde özelleşmiş duyu organları gözler ve segmental sıralanmış duyusal papillerdir. Sülüklerin hepsi hermafrodit olup, üreme sistemi içinde bir dişi bir de erkek gonopor taşırlar. Bazı sülükler denizlerde olduğu halde, çoğu akuatik türler tatlı sularda yaşarlar. Yüzeysel bitki bulunan havuz, göl ve hafif akan çayların kenarını tercih ederler.
Sülüğün Tıbbi Etkileri
Hastalıklarda tedavi edici özelliği bulunan sülüklerin Hirudo Medicinalis ve Hirudo Verbana türlerine ‘’ Tıbbi Sülük ‘’ adı verilir.
– Flebotomi (içindeki pıhtıyı yok etmek üzere bir damara müdahale)
– Refleks Uyarım
– Biyoaktif Salgı İçeriği
Sülükler, kan emerken vücuda kendi ürettikleri salgıyı verirler. Bu salgı şu ana kadar izole edilebildiği kadarıyla 100′e yakın biyoaktif madde içermektedir. Bu maddelerin bir kısmı kanın pıhtılaşmasını engellerken bir kısmı oluşmuş pıhtıları eritmekte, birkaçı ağrı kesici özellikler sergilemekte, bir bölümü de kan basıncını dengelemektedir. Ayrıca sülük tedavisinin antidepresan, antibakteriyel, antioksidan etkinliği de yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur.
Sülüğün tıbbi etkilerinin tamamı şu şekilde sıralanabilir:
– Antibakteriyel
– Analjezik
– Antiromatizmal
– Antihipertansif (yüksek tansiyon karşıtı)
– Antidepresan
– Myorelaksan (kas gevşetivi)
– Antioksidan
– Nörotrofik (sinir hücresi yenileyici)
Sülüğün Biyoaktif Salgı İçeriği:
– Hirudin: Antikoagülan
– Hementin: Fibrinolitik
– Hementerin: Fibrinolitik
– Ghilanten: Protrombinaz İnh.
– Anti-statin: Protrombinaz İnh.
– Piyatin: Nörotrofik
– Calin: Tr. Agg. İnh.
– Decorsin: Tr. Agg. İnh.
– Destabilase: F XIII İnh.
Hastalıklar
Bu özellikleri itibariyle sülük; varis, hemoroid, derin ven trombozu ve periferik arter tıkanıklıkları gibi damarsal sorunlarda, artroz ve artrit gibi iskelet sistemi hastalıklarında, egzama, sedef hastalığı başta olmak üzere birçok cilt hastalığında, glokom ve retinal arter tıkanıklığı gibi tedavisi neredeyse imkansız göz hastalıklarında başarıyla kullanılmaktadır.
Sülük ile tedavi edilen hastalıklar
– Bazı Göz Hastalıkları
-Behçet hastalığı,
– Üveitler,
– Glokom(Göz Tansiyonu)
– Makulopatiler,
– Sarı nokta hastalığı,
-Diyabetik retinopatiler,
-Hipertansif retinopatiler,
– Retinitis pigmentosa ,
-Optik sinire ait problemler ve Optik atrofiler gibi gözün damar,sinir,makula ve retina hastalıkları)
– Varis ve venöz damar sorunları
– Romatoid artrit ve diğer romatizmal hastalıklar
– Artroz ve eklem kireçlenmeleri
– Migren ve gerilim baş ağrıları
-Baş dönmesi,kulak çınlamaları ve meniere sendromu
– Her türlü kas ağrıları, fibromyaljiler, huzursuz bacak sendromu
-Boyun fıtığı, bel fıtığı,tendinit- tenosivonit- bursit iltihap ve ağrıları
-Dejeneratif sinir sistemi hastalıkları ve felçler (MS,ALS,PARKİNSON gibi…)
– Egzama,ürtiker,kronik deri hastalıkları,sedef hastalığı ve akneler
– Kronik hepatit ve karaciğer hastalıkları
– Depresyon ve fobiler
-Tüm bağışıklık sistemi hastalıkları ve kronik yorgunluk sendromu
Hangi Durumlarda Sülük Tedavisi Uygulanmaz?
Sülük tedavisi uygulamasında dikkat edilmesi gereken noktaların başında hastanın anemi (kansızlık) sorununun olmaması, kan sulandırıcı ilaç kullanmıyor olması, pıhtılaşmaya engel bir hastalığının bulunmaması ve vücudunda aktif bir kanama odağının bulunmaması gelir. Ayrıca gebelerde ve emziren annelerde, kontrolsüz diyabet hastalığı veya kalp yetmezliği olanlarda da sülük tedavisi uygulanmaz.
– Kanama Diyatezleri (Hemofili gibi)
– Aktif Kanama Odağının Varlığı
– Ciddi Anemi (Hb < 10)
– Cerrahi Girişim Öncesi
– Kan Sulandırıcı İlaç Kullanımı
– Gebelik ve emzirme durumlarında sülük tedavisi uygulanmamaktadır.