Suçlu insülin direnci…

Suçlu insülin direnci…

1) Tatlıya karşı koyamıyorsunuz.

2) Sabah kahvaltısında bile tatlı tüketebiliyorsunuz.

3) Kilo fazlalığınız var ve işin kötüsü fazlalık karın bölgesinde yoğunlaşmış.

4) Sabahları yorgun uyanıyorsunuz.

5) Özellikle yemekten 10 dakika sonrasında kendinizi bitkin hissediyorsunuz.

6) Bir süredir yediklerinize dikkat etmenize rağmen kilo vermekte sorun yaşıyorsunuz.

7) Açlığa dayanamıyorsunuz.

8) Öğün saatinizi geçirdiğinizde; sinirlilik, halsizlik, el ve ayaklarda titreme, baş ağrısı gibi durumlardan en az iki tanesini yaşıyorsunuz.

Yukarıda bahsettiğim maddelerden 4 tanesi sizde varsa hemen bir test yaptırmanızı önerebilirim çünkü araştırma sonuçlarına göre 5 yıl tedavi edilmeyen insülin direnci Tip II diabete dönüşebilmekte.

Hele hele bir de ailenizde ve özellikle anne tarafınızda bu hastalık varsa çok daha fazla risk altında olabilirsiniz.

Peki nedir bu insülin direnci ?

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki kan değerlerinizde insülin değerinizin ve açlık kan şekerinizin normal olması sizde insülin direnci olmadığı anlamını taşımıyor.

Direncinizi hesaplamak için bu iki değeri çarpıp 405 sayısına bölüyoruz. Çıkan değer 2,5 ( bazı laboratuvarlarda 2.8) ve üstü olduğunda sizde insülin direnci var diyebiliriz. Bu arada çıkan sonucun 1.85 üzeri olması ise yine metabolik sendromla ilişkilendirilmekte ve metabolik sendrom da sizin kilo vermenizde engelleyici bir duvar olarak karşınıza çıkabilmekte. Metabolik sendrom konusuna daha sonra değineceğim. Tekrar gelelim şu insülin direnci meselesine.

Vücudumuz gün boyunca 2 şekilde enerji harcar;

1- Bazal Enerji; Gün boyunca organizmamızın faaliyetlerini sürdürmesi için gerekli olan ve sizin isteminiz dışında harcanan enerji.
2- Aktivite Enerji; Tamamen isteminize bağlı ve kas hareketleri ile harcanan enerji.

İşte bu iki durum için harcanan enerjinin besinler yolu ile vücuda sağlanması gerekir. Kan şekeriniz düştüğünde
(normal değerleri: açlık 70-101, tokluk 70 130) siz yeme ihtiyacı hissedersiniz. Tükettiğiniz besinler karaciğer tarafından kana basit şeker formunda yani glukoz olarak dönüştürülür.

Kandaki glukozu ihtiyacın karşılanabilmesi için hücre içine sokan hormon ise insülin hormonudur.

Hormonun dengesiz salınımında kandaki şeker hücre içine verimli olarak giremez .

Şeker kanda yüksek miktarda kalır.

Yüksek konumunu koruyan şeker, yine karaciğer tarafından bu kez yağ dokusuna çevrilerek vücutta depolanır ve kilolarınıza ekstra katkıda bulunur.

İkinci olumsuz durum ise; siz tam olarak enerji ihtiyacınızı karşılayamadığınız için, kısa bir süre sonrasında tekrar aç olduğunuzu hissedersiniz ve yeme isteği yeniden oluşur.

Vücut özellikle şiddetli yokluk duygusu çektiğinde bunu giderecek en temel besin olan tatlı ihtiyacı ile kendinizi bir anda baş başa bulursunuz.

Tedavi: Kullanılan bir çok ilaç olmasına rağmen açıkçası 23 yıllık meslek hayatımda ilaçla düzelen vaka görmedim diyebileceğim kadar az. En etkili tedavi diyetisyen tarafından hazırlanmış kişiye özel beslenme programı, yeterli miktarda su tüketimi ve günlük hayata eklenen bir parça ek aktivite.

Sağlıkla kalın..

Bu makale 16 Nisan 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Füsun Bilgin Çakmak

Dyt. Füsun Bilgin Çakmak 1993 yılında Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden mezun olmuştur.

Dyt. Füsun Bilgin Çakmak Çankaya'da yer alan muayenehanesinde danışanlarını kabul etmektedir.

Etiketler
Tatlı krizi
Dyt. Füsun Bilgin Çakmak
Dyt. Füsun Bilgin Çakmak
Ankara - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube