Doktorsitesi.com

Reflü Hastalığı ve Tedavi Yolları

Op. Dr. Tahir Atun
Op. Dr. Tahir Atun
4 Kasım 202456 görüntülenme
Randevu Al
REFLÜ NEDİR? Mide içeriğinin yemek borusuna, ağız boşluğuna, zaman zaman akciğerlere doğru kaçması sonucu, buralarda hasarlar oluşturan, ve %20-25 gibi oldukça yüksek oranlarda görülen bir hastalıktır. Kronik bir hastalık olan Reflü hastalığı tedavi edilmediğinde yemek borusu kanserine davetiye çıkarabilen ciddi bir hastalıktır.
Reflü Hastalığı ve Tedavi Yolları

REFLÜ NEDİR?

Mide içeriğinin yemek borusuna, ağız boşluğuna,  zaman zaman akciğerlere doğru kaçması sonucu, buralarda hasarlar oluşturan, ve %20-25 gibi oldukça yüksek oranlarda görülen bir hastalıktır. Kronik bir hastalık olan Reflü hastalığı tedavi edilmediğinde yemek borusu kanserine davetiye çıkarabilen ciddi bir hastalıktır.

REFLÜ NEDEN OLUŞUR?

Hastalığın sebepleri arasında beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıklarının yanısıra, yemek borusu ile mide arasındaki kapakçığın (Hiatal halka) gevşekliği yada fıtıklaşması yer alır. Yutulan gıdaların midede sindirimi sırasında yemek borusu ile mide arasındaki kapakçığın(Hiatal halka) kapanması hayati önem arzeder.Aksi halde kezzap’tan daha yakıcı olan mide içeriği (Asit, safra tuzları vb) yemek borusuna ve zamanla daha da yukarılara kaçar ve semptomları başlatır.

Reflü hastalığında sebep mide asidi gibi görünse de asıl müsebbip fonksiyonunu kaybetmiş alt kapakçık (AÖS)'dir. Kapakçığın gevşek yada açık kalması, zamanla fıtıklaşması hastalığın temel mekanizmasını oluşturur. Bu fıtıklaşma bazen okadar büyük olur ki, yukarı doğru midenin bir kısmı da kaymaya başlar (Sliding herni) ve kalbi sıkıştırır.

Bu hastalar daha ağır hastalardır ve daha çok göğüs sıkışma, çarpıntı, terleme şikayetleri nedeniyle kardiyolojiye başvururlar. Orada yapılan tetkiklerin hepsi normal çıkar. Bu hastalar ihmal edilmemeli, bir an önce gerekli müdahale yapılmalıdır. Aksi halde yukarıya doğru kaçan organ sayısı artar, mide ve bağırsaklar sıkışarak gangrenleşebilir.

REFLÜ TANISI NASIL KONUR?

Reflü hastalığının tanısı sedasyon eşliğinde uyutularak yapılan Endoskopi ile konur. Burada Reflü hastalığını derecesi(hafif-orta-ağır) net olarak ortaya konur. Şüpheli lezyonlardan (Barret?) biopsi alınır, hasta ve hasta yakınları detaylıca bilgilendirilir.

24 saat PH Monitörizasyon (PH metre) rutin uygulamada nerdeyse geçerliliğini yitirmiş olup, Özofagus manometrik ölçümler uygun görülen hastalarda ek olarak istenebilir.
REFLÜ HASTALIĞI NE GİBİ ŞİKAYETLER YAPAR?

• Ağıza acı su gelmesi,
• Ekşime yanma,
• Kötü ağız kokusu,
• Diş çürüğü,
• Tekrarlayan boğaz ağrısı ve farenjitler,
• Geçmeyen başağrısı,
• Gıcık tarzında öksürükler, Göğüs ağrısı ve
• Çarpıntı gibi atipik şikayetlerin yanısıra hayati önem arzeden ve kanser öncüsü lezyon olarak tarif ettiğimiz "Barret özofagus"'a da sebebiyet verebilir.

ÇARPINTINIZIN, SES KISIKLIĞINIZIN, ÖKSÜRÜKLERİNİZİN VE BAŞ AĞRINIZIN SEBEBİ REFLÜ OLMASIN?

Kronikleşen ve  geçmeyen bu şikayetler nedeniyle hastalar yıllarca kalp doktorlarına, kulak burun boğaz doktorlarına,Göğüs hastalıkları uzmanına, psikologlara ve diş hekimlerine başvururlar. Çoğu hastanın tüm tetkikleri normal çıkar. Ya psikolojik deyip gönderilir yada yıllarca ilaç suistimaline uğrarlar. O nedenle reflü hastaları bu suistimallere dur demeli ve iyi düşünüp doğru karar vermelidir.

REFLÜ'NÜN TEDAVİSİ:

Reflü hastalığının tedavisi hastanın mevcut şikayetlerinin şiddeti ve endoskopide görülen hasarın şiddetine göre değişkenlik arzeder. Ancak tüm hastalara beslenme ve yaşam alışkanlıklarının değiştirilmesi, kilo almaması ve gece "Reflü Yastığı" kullanması rutin olarak önerilir.

REFLÜ HASTALIĞININ ENDOSKOPİK TEDAVİSİ:

Reflü şikayetleri müzmin hale gelmiş, diyet-yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavisi ile düzelmeyen, endoskopide hafif derecede hasar ve mide ile yemek borusu arasındaki halkada gevşeklik saptanmış olan hasta gurubuna uygulanabilen yöntemlerdir. Halka yapıda geniş bir defekt (Fıtık) olan hastalarda etkisi yok denecek kadar az olan yöntemlerdir.

1. STRETTA (Balonlu reflü tedavisi):

Bu yöntem endoskopik yolla kısa süreli bir sedasyon (uyutulma) sağlanarak tamamen ağrısız olarak gerçekleştirilmektedir. İşlem sırasında üzerinde iğne kateterler bulunan tek kullanımlık özel fleksıbl stretta kateteri ve bir kontrol modülü kullanılır. Özel olarak üretilmiş bu basket kateter yutturularak yemek borusu ile mide arasındaki gevşek olan bileşkeye (AÖS) indirilir. Üzerindeki balon şişirilerek gevşek sfinkter yapısının bariyer fonksiyonu düzeltilmeye çalışılır. Bu işlem hafif derecedeki reflü hastalarında etkili olup, orta yada ağır derecedeki reflü hastalarında, mide fıtığının eşlik ettiği hastalarda ve gebelerde uygulanmamalıdır. İleri derecedeki reflü hastalarında yüksek dozda yada tekraren bu işlemin uygulanması kapakçık bölgesinde bulunan ağrı sinirlerin yanarak ölmesine (Nörolizis), dolayısıyla işlemden sonra daha kötüye gidiş olmasına rağmen hastanın bunu hissetmemesine, dramatik sonuçlara ve yalancı iyileşmeye sebep olabilmektedir. Bu nedenle rutin uygulamalarda Stretta yöntemi çok önerilmemektedir.

2. MUSE: (Endoskopik zımbalama):

REFLÜ AMELİYATI İLE İLGİLİ MERAK ETTİKLERİNİZ

Hastalarımız yıllardır muzdarip oldukları reflü hastalığının kalıcı çözümünün ameliyatla mümkün olduğunu duyduklarında çok şaşırmakta, hatta çoğu kez “ameliyatla çözümü var mı? Bugüne kadar bize kimse söylemedi” şeklinde hayretlerini ifade etmektedirler. Hem ilgili cerraha geç başvurulması, hem de ameliyatı yapabilen cerrahi merkez sayısının az olması nedeniyle maalesef hasta yıllarca radikal çözümden uzak kalabilmektedir. Sizin için bize sıkça sorulan soruları derledik:

• Ameliyat açık mı kapalı yapılır? Ne kadar sürer? Hastanede kaç gün kalırım?
Merkezimizde multidisipliner ekip ruhu ile gerçekleştirilen bu ameliyat laporoskopik (Kapalı) yöntemle yaklaşık 40-50 dk kadar sürmekte, ve ameliyattan sonra hastamız, 1 gece hastanede misafir edilmektedir. Ertesi gün de taburcu edilmektedir.

• Ameliyat sırasında burnuma yada karnıma Hortum (Dren) konur mu? İdrar sondası takılır mı?
Ameliyat sırasında yada sonrasında burnunuza hortum (nazogastrik sonda) yada karnınıza hortum (dren) konmaz. Ameliyattan kısa süre sonra hasta hızla toparlandığından hastaya idrar sondası takılmaz.

• Ameliyattan sonra ne zaman yemek yemeye başlarım? Dikkat etmem gereken hususlar var mı?
Ameliyattan 4 saat sonra ağızdan sulu-sulu yumuşak gıda başlanır. Hastanın toleransına göre ilerleyen saatlerde beslenme hemşiremiz eşliğinde yemeniz gereken gıdalar tek tek anlatılır. Burada dikkat etmeniz gerek en önemli husus, birkaç hafta boyunca küçük lokmalar halinde iyi çiğnemek, hızlı yutmamak ve parça halindeki sert gıdaları tüketmemek. (Örneğin Haşlama et, tavuk yerine sulu köfte, kebap, kıymalı yemekler tercih edilmelidir). Aksi halde yedikleriniz göğüs kafesinizin orta-alt kısmında yemek borusu ile mide arasındaki noktada takılabilir. Bunu yaşamamak için her tür yemeği düdüklü tencerede iyice pişirdikten sonra içine az yağlı kıyma da katarak yiyebilirsiniz. Böylelikle hem yutmanız zor olmaz hem de vücut direnciniz düşmeden sağlıklı ve dengeli beslenmiş olursunuz.

• Ameliyattan sonra kontrole gelecek miyim?
Ameliyattan 1 hafta sonra genel yara kontrolü ve dikişlerin alınması için kontrole çağrılırsınız. Onun dışında ameliyatın etkinliğini görmek ve reflünüzün iyileşme sürecini değerlendirmek amacıyla, 3 ay sonra kontrol endoskopi için aç karna gelmeniz istenir.

• Ameliyattan sonra herşeyi yiyebilir miyim?
Ameliyattan sonra eskiden yiyemediğiniz birçok şeyi yemeye başlayacaksınız. Ancak ameliyat olmuş olmanız reflüyü tetikleyen tüm gıdaları (Kahve, kola, turunçgiller, sirke, limon vb) fütursuzca yiyebileceğiniz anlamına gelmez. Belli sınırlarda kaldığınız müddetçe ameliyatın hayatınıza kattığı rengi ve keyfi yaşayarak göreceksiniz. Unutmayın boşuna ameliyat olmadınız.

• Ameliyattan sonra mide koruyucu ilaçlarımı kullanmaya devam edecek miyim?
Ameliyattan sonra kullanmakta olduğunuz tüm mide koruyucu ilaçlar bıraktırılır. Artık onlara ihtiyacınız kalmaz.

• Neden ameliyat olmalıyım?
Reflü hastalığının sebebi, mide asidi değildir. Temel sebep yemek borusu ile  mide arasındaki kapakçığın gevşek yada fıtıklaşmış olmasıdır. Mide koruyucu olarak ifade edilen ilaçlar midenin asidini azaltmakta, dolayısıyla asitle emilen Demir, Kalsiyum, Bakır, B ve C vitaminleri, Folik asit vb vitamin ve elektrolit emilimini bozmaktadır. Uzun süre kullanılan mide asit düşürücülerin mide kanseri ve kalp krizi riskini artırdığı bilimsel olarak ispatlanmıştır. Ameliyatı etkinliği ve başarı oranı ehil merkezlerde %98 in üstündedir. Ömür boyu ilaç ve yan etkileri mi?, ameliyatla ilaçlardan uzak sağlıklı bir hayat mı? İyi düşünün, doğru karar verin.

• Ameliyattan korkuyorum. Uzun süre ilaç kullanmanın bana bir zararı var mı?
Yapılan bilimsel araştırmalarda uzun süre kullanıla mide koruyucu ilaçların, zamanla mideyi kuruttuğu (Hipoasidite) ve bu zeminde mide kanserine sebebiyet verebildikleri ortaya konulmuştur. Bu risk her reflü hastası için geçerli olmadığı gibi, olay sizin başınıza geldiğinde sizin için %100 dür. Unutmayın sağlıklı olmak bir tercihtir. Tercih ve sorumluluk size aittir.

Etiketler

Reflü nedir

Yazar Hakkında

Op. Dr. Tahir Atun

Op. Dr. Tahir Atun

1973 yılında Siirt’te dünyaya gelen Op Dr Tahir ATUN ilk, orta ve lise eğitimini Siirt'te tamamlamıştır. 1992-1999 yılları arasında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nde tıp eğitimini tamamladıktan sonra 2004 yılına kadar, İstanbul’da değişik özel hastanelerde Klinik yöneticisi ve işyeri hekimi olarak çalışmıştır. 2005 yılında Sağlık Bakanlığına bağlı Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim dalında ihtisas yaparak 2010 yılında Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. Asistanlığı boyunca Obezite ve Metabolik Cerrahi konusunda ülkemizin öncülerinden olan Prof Dr Halil COŞKUN ve Prof Dr Mehmet MİHMANLI ile birlikte pek çok ameliyata girerek bu konuda üst düzey eğitim alma şansını yakalamıştır. Op Dr Tahir ATUN, asistanlık ve uzmanlık hayatı boyunca ileri laporoskopik cerrahi, obezite ve metabolik cerrahi ile ilgili yurt içi ve yurtdışı pek çok kongre, seminer ve kurslara katılmıştır.
Uzmanlık sonrası İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İleri Tıp eğitimi araştırma ve uygulama merkezinde (İSTEM) Bariyatrik cerrahi ve ileri laporoskopik cerrahi seminer ve kurslarını başarıyla tamamlamıştır. Metabolik cerrahi alanında Tip 2 diyabet ameliyatının ülkemizdeki ilk uygulayıcılarından olan Prof.Dr. Alper ÇELİK tarafından düzenlenen ilk diyabet cerrahisi çalışma gurubuna katılmış ve uygulayıcılarından olmuştur. 
Ayrıca İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp fakültesinde "Türk Obezite Cerrahisi Derneği" tarafından düzenlenen, Obezite ve Metabolik Cerrahi konusunda dünyada sayılı eğitmenlerin yer aldığı (Prof Dr Robert LUTLADGE, Prof.Dr.Mufazzal LAKDAWALA ve pek çok cerrah) eğitim seminerlerine katılım sağlamıştır. 
2010-2012 yılları arasında mecburi hizmetini Samsun Vezirköprü Devlet Hastanesinde yapmıştır. Devlet hastanesinde laporoskopik cerrahi ameliyatlarına öncülük etmiş, Endoskopi Ünitesinin kurulmasını sağlamış ve her türlü endoskopik girişimi başarıyla uygulamıştır. Burada gerçekleştirdiği ameliyatların çoğu il ve ilçe devlet hastanesi alanında ilk olup yerel ve ulusal basında yer almıştır. Mecburi hizmetten sonra, vefa borcunu ödemek maksadıyla kendi isteğiyle memleketi olan Siirt'e giderek Laporoskopik cerrahinin yanısıra, iz bırakmayan ameliyatlar, Obezite ve Metabolik cerrahinin bölgedeki ilk uygulayıcılarından olmuştur. Memleketinde görev yaptığı 2 yıl boyunca ulusal ve yerel basına yansıyan bölgede ilk kez yapılmış olan pek çok ameliyata imza atmıştır. Bölgedeki başarılarının ardından 2014-2015 yılları arasında Batman Medikalpark hastanesi bünyesinde mesleğini icra etmeye devam etmiştir. 2016-2019 yılları arasında Özel Bolu Çağsu Hastanesinde çalışmaya başlamış ve burada "Obezite ve Metabolik cerrahi" ile "İleri Laporoskopik Cerrahi" merkezlerini kurarak bölge halkına hizmet vermiştir. 
2019 yılı itibariyle Özel Kütahya Park Hayat Hastanesi'nde çalışmaya başlayan Op. Dr. Tahir ATUN halen bu merkezde hekimlik mesleğini icra etmeye devam etmektedir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.