Rahim kanseri riski

Rahim kanseri riski

Rahim kanseri riski ortaya çıkmasındaki en önemli etken, insan papilloma virusunun (HPV) olduğu tıbbi otoritelerce kabul görmektedir. Cinsel yolla bulaşan diğer etkenler arasında yer alan HSV2 virusunun tıpkı HPV  virüsu gibi etki gösterdiği de düşünülmekte ve araştırılmaktadır. Hücrelerinde bu virüsün genetik yapısının mevcut olması ise, bu düşünceyi desteklemektedir. Bugün, 70’i geçkin HPV tipi belirlenmiştir. Bu belirlenen HPv tiplerinin ise neredeyse 24 tanesinin insan üreme sisteminde hastalıklara yol açtığı kanıtlanmıştır. Bunlar içerisinde de tip 16 ve tip 18’ in rahim kanseri riski gelişiminde en önemli etkenler olduğu saptanmıştır.

Rahim Kanseri Riski

Çok sayıda cinsel ilişkide bulunma,

Çok sayıda partner değiştirme,

Farklı üreme sistemi yapılarının kanserleri,

Geçmiş öyküde squamöz intraepitelyal lezyon teşhisi konması,

İlk cinsel deneyimin 16 yaş ya da daha erken yaşta deneyimlenmesi,

Geçmişte insan papilloma virus (HPV) enfeksiyonu ya da farklı cinsel yolla bulaşan hastalıkları yaşamış olmak,

Aktif olarak sigara kullanma,

Şu anki ya da geçmişteki cinsel partnerlerin cinsel ilişki ile bulaşan hastalık riski taşıması ya da hastalığı taşıması,

İmmün eksiklik,

HIV (+) olma,

Beslenme düzeninin kötü olması

HPV enfeksiyonundan korunmak için;

Doğum kontrol yöntemi olarak prezervatif gibi engelleyici ve koruyucu yöntemlerin görmezden gelinmemesi, Spermisid ismi verilen kremlerle doğum kontrolü sağlanması,

Tek eşliliğin tercih edilmesi HPV’den korunmak adına önemlidir.

Rahim kanseri riski, sigara kullanımı kadınlarda squamöz hücreli rahim kanseri riski arttıran bir etkendir. Bu risk sigara kullanımın süresi, miktarı ve yoğun sigara dumanına maruz kalma ile daha da artmaktadır. Hiç sigara içmeyen ve dumanına maruz kalmayan kadınlara göre, aktif ya da pasif içici kadınlar bu riski 3 kat daha fazla taşır.

Kimi vaka kontrollü çalışmalarda çeşitli besinlerin rahim kanseri riski üzerine ne gibi etkileri olduğu araştırılmıştır. Diyet içerikleri karoten, C vitamini, E vitamini ve folik asit açısından zengin olan kadınlarda rahim kanseri riski daha az görüldüğü istatistiki olarak kanıtlanmıştır.

Rahim kanseri riski, bunun yanında  yapılan araştırmalarda A vitamininin az alınmasının riski arrtıran faktörler arasındadır. Yine bu çalışmalar ile beta-karoten seviyesinin rahim kanseri oranı ile ters orantılı olduğu fark edilmiştir. Fakat ağız yoluyla folik asit alımı yapılan iki tesadüfi çalışmada koruyucu etkinlik görülememiştir. A vitamininin HPV ile bağlantılı proliferasyonu engellediğini gösteren kanıtlı olmayan deneysel çalışmalar bulunmaktadır.

Rahim Kanseri Riski

Risk faktörü, bir hastalık geliştirme ihtimalini arttıran olası bir etkendir. Risk etkenleri çevresel ve genetik olguların dışında, birçok rahim kanseri riski için iyi bilinen bir risk etkeni olan sigara içimi gibi belirli kişisel alışkanlıkları da içerisinde barındırabilir.

Ancak bu kısımında belirli bir hastalık için bir risk etkenine sahip olmanın o hastalığa kesinlikle yakalanılacağı anlamına gelmediğini unutmamak gerekir. Bu yalnızca diğer tüm koşullar eşit haldeyken, aynı risk etkenine sahip olmayan farklı birine nazaran hastalığa maruz kalma olasılığının daha fazla olduğunu gösteren bir durumdur. Rahim kanseri riski bakımından, HPV birinci olan rahim kaneseri riski etkenidir ve rahim kanseri HPV’ye yakalanmamış kadınlarda gelişmez.

Yaşlanma

Rahim kanseri riski için en önemli risk etkeni zaman yani, yaşlanmadır. Esasında, çoğu kanser tipi 65 yaş üzerindeki insanlarda kendini gösterir. Fakat, henüz çocuk yaşta sayılabilecek insanlard- da dahil olmak kaydıyla her yaştaki insanda kanser çeşitleri ortaya çıkabilir.

Birey, şu ana dek öğrenilmiş rahim kanseri etkenlerinden uzak durarak bir nebze de olsa kanserden kendini muhafaza edebilir. Yaşlanma haricinde, genlerde kanser gelişmesine yol açabilecek değişiklikler yaratabilen risk etkenleri aşağıda yazıldığı gibidir:

Tütün

Tütün kullanımı önlenebilir ölüm sebeplerinde başı çeken bir etkendir. Sigara gibi tütün ürünlerinin kullanılması ya da tütün ve tütün ürünlerinin dumanına maruz kalmak, kanser riskini başlı başına arttıran bir etkendir.

Hormonlar

Rahim kanseri riski, hormon tedavisi kadınlarda menopozla bağlantılı sorunların biraz da olsa hafifletilmesi için yaygın ve yoğun olarak uygulanan bir tedavi biçimidir. Ancak bu tedavinin meme kanserinin belli tipleri için riski artırabildiği yönünde çalışmalar mevcuttur.

Östrojen hormonunun farklı bir kimyasal formunu oluşturan

Rahim kanseri riski, dietilstilbestrol (DES), 1940–1971 seneleri arasında kimi hamile kadınlara uygulanmıştır. Hamilelik esnasında DES uygulanan kadınlarda meme kanseri gelişme riskinde hafif bir artış meydana gelebilir. Bu kadınların kızlarında da rahim ağzı kanserinin nadir görülen bir tipinin gelişme riskinde artış söz konusudur.

Rahim Kanseri Riski

Beslenme Düzeni

Yetersiz beslenme, yeterli olmayan fiziksel aktivite ya da aşırı kilo

Beslenmesi yeterli olmayan, fiziksel aktivite düzeyi oldukça düşük ya da obezite sorunu olan yani, aşırı kilolu insanlarda belli kanserlerin riskinde gözle görülür bir artış meydana gelir. Misalen yapılan çalışmalarda, yağlı besinlerle beslenme düzenini sürdüren kişilerde kalın bağırsak, rahim ve prostat kanseri riskinin arttığı gösterilmiştir. Fiziksel aktivitenin yetersiz olması ve aşırı kilo, meme, kalın bağırsak, yemek borusu, böbrek ve rahim kanseri riskiiçin risk etkenlerini oluşturur.

Bu makale 11 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Fuat Demirci

Prof. Dr. Fuat Demirci lise öğreniminin ardından İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1983 yılında başarı ile tamamlayarak tıp doktoru olmuştur. 1986-1990 yılları arasında Zeynep Kamil Kadın Hastalıkları ve Çocuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kadın hastalıkları ve doğum ihtisasını yapmıştır. 1990 yılında "Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı" olmuştur. Mart 1990-Aralık 1997 tarihlerinde Zeynep Kamil Kadın Hastalıkları ve Çocuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde dönüşümlü olarak doğumhane, yüksek riskli gebelikler tanı ve takip ünitesi ve jinekolojik cerrahi ve jinekolojik onkolojik cerrahi ünitelerinde başasistan (uzman) olarak çalışmıştır. Aralık 1997’de İzzet Baysal Üniversitesi Düzce Tıp Fakültesi'nde yardımcı doçent olarak öğretim üyeliğine başlamıştır. Kasım 2000’de doçent, Mart 2006’da profesör olmuştur. İstanbul Üniversitesi İstanbu ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
Prof. Dr. Fuat Demirci
Prof. Dr. Fuat Demirci
İstanbul - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube