Radyasyon ve kanser

Radyasyon ve kanser

Son yıllarda toplumdaki kanser vakalarının arttığı görüşü doktorlar arasında da oldukça yaygın. İlk sırada suçlananlar Çernobil felaketi ve diğer çevresel kirleticiler…, Peki ya, tıbbi amaçlı radyasyonun etkisi ne düzeyde?

Bilgisayarlı Tomografi (BT; ingilizcede Computerized Tomography- CT-), tanısal radyolojide çığır açan bir gelişmedir. 1970' lerde kullanıma girdiğinden beri giderek artan sıklıkta kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. ABD'de, BT incelemelerinin sayısı, 1980'de yaklaşık 3 milyon iken 2006'da yaklaşık 62 milyon olmuştur; bunların da 4 milyon kadarı çocuk hastalardır. BT incelemelerinin yaklaşık 2/3'ü abdomen (karın), yaklaşık 1/3'ü ise kafa için yapılmaktadır.

Son yıllarda BT'nin, çocuk hastalardaki “tanısal” ve yetişkin kişilerdeki “tarama” amaçlı kullanımı ciddi artış göstermiştir. Bunun da başlıca nedeni, BT teknolojisindeki gelişmedir. Artık bir BT kesiti elde etmek için gereken süre 1 saniyeden daha kısadır. İnceleme süresinin çok kısalması sayesinde, küçük çocukların anestezi uygulanmadan incelenmesi mümkün hale gelmiştir. Çocuklarda artan BT incelemelerinin en büyük kısmı apandisit teşhisine yöneliktir. Yetişkinlerdeki BT incelemelerinin artışında ise 4 “tarama” konusu öne çıkmaktadır: koroner damar hastalığı için yüksek riskli kişilerde “kalp taraması”, sigara içicilerde akciğer kanseri yönünden “akciğer taraması”, kolon kanserine yönelik “sanal kolonoskopi”, ve “tüm vücut tarama”.

Ancak, BT'de kullanılan radyasyon dozları, x ışını kullanılan diğer görüntüleme yöntemlerine göre çok daha fazladır:

İnceleme                   Hedef organ     Hedef organın aldığı radyasyon (mGy)

PA Akciğer grafisi                   akciğer                        0.01

Lateral Akciğer grafisi            akciğer                        0.15

Yetişkin AP karın grafisi          mide                            0.25

Yetişkin abdomen BT               mide                               15 (kesit başına)

Yenidoğan abdominal BT          mide                               30 (kesit başına)

Mamografi (analog)                  meme                              2

En az birkaç kesitli bir BT incelemesinde, inceleme bölgesindeki her bir organın aldığı radyasyon dozu 30-90 mSV arasındadır (1 mSv= 1 mGy) (BT'deki gibi, radyasyon dozunun uniform olmadığı durumlarda doz birimi olarak mSV kullanılılır).

Radyasyon dokulara nasıl zarar verir?

X ışınlarının enerjisi, atomların yörüngelerinde dolanan elektronları yörüngelerine bağlayan enerjilerden daha yüksektir ve onların yörüngelerinden kopmalarına neden olur. Yörüngelerinden ayrılarak serbest kalan elektronlara “iyon” denir. İyonlaşmaya yol açtığı için x ışınları “iyonlaştırıcı radyasyon” diye anılır. İşte x ışınlarının, biyolojik ortamlarda oluşturduğu zararlı etkilerin temelinde bu “iyonizasyon” etkisi yatmaktadır.

X ışınlarına maruz kalan bir organda x ışınlarının su molekülleriyle etkileşimi hidroksil radikallerin (H+ iyonu) oluşmasına yol açar. Hatırlanacağı gibi, organın ortalama %90'ı sudur, yani x ışınlarının su moleküllerini iyonlaştırması, organı etkilemesi anlamına gelir. X ışınlarının su molekülleriyle etkileşmesinden ortaya çıkan hidroksil radikalleri DNA ile etkileşerek DNA hasarı ya da kırıklar oluşturur. Bu dolaylı etkinin yanı sıra, x ışınları doğrudan DNA'yı da iyonize edebilirler. Radyasyona bağlı olarak doğrudan ya da dolaylı şekilde ortaya çıkan bu hasarların çoğu hücreler içinde hızla onarılır, ancak DNA kırıklarının tamir edilmesi pek kolay değildir ve tam olarak iyileştirilemeyen bu kırıklar nokta mutasyonlarına, kromozom translokasyonlarına ve gen füzyonlarına yol açabilirler ki hepsinin ortak sonucu, dokuda KANSERİN BAŞLAMASIDIR.

Sık yapılan abdomen BT incelemelerinde radyasyon zararı, yalnız incelenen kişiyi değil onun çocuklarını da etkileyebilir. Radyasyona en hassas hücreler üreme hücreleridir. Üreme hücrelerinde oluşan DNA hasarları, fetüse aktarılabilir ve böylece yeni jenerasyonda kanser riski artmış olur.

Radyasyonun kanser başlatıcı etkileri ile ilgili bilgilerin çok önemli bir kısmı 1945'teki atom bombasından etkilenen yaklaşık 25,000 kişiden elde edilen verilerin analizine dayanmaktadır. Bu kişiler ortalama 40 mSV (5-150 mSv) vücut radyasyon dozuna maruz kalmışlardı. Buradaki “ortalama dozun”, birkaç kesitlik bir abdomen BT incelemesinde verilen ortalama radyasyon dozuyla (yetişkinlerde 30 mSv, çocuklarda 90 mSv civarında) benzer düzeyde olduğuna dikkat ediniz.

Peki, çocuklarda ortalama organ dozunun yetişkinlerdekine göre çok daha yüksek olduğu dikkatinizi çekti mi? Bunun iki nedeni var: 1. genç dokular radyasyonun iyonlaştırıcı etkisine karşı daha hassastır. 2. beklenen yaşam süresi daha uzun olduğu için radyasyon tarafından başlatılan kanserlerin ortaya çıkma şansı daha yüksektir.

1991-1996 yılları arasında, ABD'de bütün kanserlerin %0.4 'ünün, 1997-2006 yılları arasında ise %1.5-2'sinin BT incelemelerine bağlı olduğu tahmin edilmektedir. İngiltere'de ise yılda 100-250 kişinin tıbbi radyasyona bağlı kanserlerden öldüğü bildirilmektedir.

1991-1996 yılları arasında kullanılan BT ayarları ile hesaplanan yukarıdaki radyasyon dozlarının, yeni cihazlarda daha az olması beklenmektedir. Aslında, endüstri, doktorların talepleri doğrultusunda, hep “daha az radyasyon” ve “daha iyi görüntü” sağlama gayretindedir.  Ancak son durum bazen beklentilere uymaz... örneğin, radyasyon dozundaki azalmanın doktorlar üzerindeki rahatlatıcı etkisi, BT'nin her geçen yıl daha da sık başvurulan bir yöntem haline gelmesine yol açmaktadır. Bir kısım BT incelemesinin yeterli tıbbi dayanaktan yoksun olduğu da bir diğer gerçektir. Kafa travması, kronik başağrısı ve epilepsi nöbeti gibi makul gerekçeler bir yana, “rutinden” ya da doktorlar arasındaki iletişimsizlikten kaynaklanan “gereksiz” BT incelemeleri az değildir. Bir araştırmaya göre pediatrik radyologlar, çocuklardaki BT incelemelerinin 1/3 kadarının zorunlu olmadığı görüşündedirler.

Peki, zorunlu değilse doktorlar neden bu kadar çok BT incelemesi talep ederler? Çünkü doktorlar BT'ye de “diğerleri gibi bir radyolojik inceleme” gözüyle bakmakta, radyasyon dozları arasındaki farkları bilmemekte ya da radyasyonun zararını küçümsemektedirler: ABD'de yakın zamanda yapılan bir çalışma, radyologların %53'ünün ve Acil Servis doktorlarının %91'inin, BT'nin kanser başlatabilecek düzeydeki radyasyon etkisini bilmediğini göstermiştir. İngiltere'deki bir başka araştırma, doktorların %97'sinin radyasyon dozu tahminlerinin gerçek dozların çok altında olduğunu ortaya koymuştur.

Araştırmalar, ABD'de, BT incelemelerinin üçte birinin yeterli tıbbi gerekçe olmadan yapıldığını, buna göre yılda yaklaşık 20 milyon yetişkine ve 1 milyon çocuğa gereksiz yere radyasyon verildiğini göstermektedir.

Bu konuda Türkiye'yi temsil eden bir çalışma bulunmamaktadır.

Referanslar:

N Engl J Med. 2007; 357 (22):73-80

BMJ 2003; 327: 371-372

 

Bu makale 17 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Ayşegül Özdemir

Prof. Dr. Ayşegül ÖZDEMİR, lisans öncesi öğreniminin ardından Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı'nda almış ve Radyoloji Uzmanı olmuştur.  1991 yılından beri alt uzmanlık alanı olan Meme Radyolojisi ile ilgili çalışmalarına devam eden Prof. Dr. Ayşegül ÖZDEMİR, 2000 yılında Doçent, 2006 yılında ise Profesör unvanını almıştır. Türkiye’de meme kanseri tarama ve takip protokollerinin uygulanmasında, mamografik kalite ve radyasyon dozu çalışmalarında, meme görüntülemesinde başarı ve verimlilik kıstaslarının ölçümünde, iyi huylu meme lezyonlarında biyopsi yerine radyolojik takip, tarama amaçlı meme ultrasonografisi, stereotaksik ve sonografik biyopsi, cerrahi biyopsi öncesi telle işaretle ...

Etiketler
Radyosyonun kansere etkisi
Prof. Dr. Ayşegül Özdemir
Prof. Dr. Ayşegül Özdemir
Ankara - Radyoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube