Oyun, gelişimsel olarak çocuğun kendine özgü geliştirdiği bir dil olarak algılanabilmektedir. Çocuğun dünyasında, onunla iletişim tüm değişkenler ile birlikte değerlendirilmeli, kesitsel olarak bakılmamalıdır. Yetişkinler için üzeri kapatılabilir, alışılagelmiş sorunlar olarak algılanan durumlar çocuğun dünyasında bambaşka bir noktada konumlandırılmış olabilmektedir.
Bu noktada Oyun terapisi sürecinde, terapist ve çocuğun kurmuş olduğu ilişkisel bağ ile davranış ve duygu yansımalarını görmekteyiz. Terapist ve çocuk arasındaki ilişkinin, gelişimsel ve içsel mücadelelerden kaynaklı problemler yaşayan çocuklar için birincil derece iyileştirici etken olmaktadır. Çocuğun anlaşıldığını hissetmesi ve koşulsuz kabul görmesi ona alan açıldığının bir göstergesidir. Kendisini ve iç dünyasını somutlaştırarak sembolik oyunlar ve objeler ile ifade edebilmektedir. Terapistin de uygun yorumlamaları ile gelişim göstererek çocuğun o problemi aşmasında yardımcı olunur.
Çocuğun bir birey oluşunu kabul ve varlığını fark etmek, objelerden ya da sahip olduklarından ibaret olmadığını çocuğa karşı hissettirmek oldukça önemlidir. Örneğin, güzel elbiseler giyince yalnızca çok güzel olmuşsun demek değil de mavi bir elbise giymişsin demek çocuk için oldukça anlamlıdır. Çünkü burada ''senin farkındayım'' seni görüyorum, varlığını kabul ediyorum içerikli mesajlar çocuğa aktarmış oluyoruz.
Oyun Terapisine Hangi Durumlarda Başvurulmalı?
2-12 yaş çocuklarda görülen pek çok farklı psikolojik problemde ''oyun terapisi'' uygulanmaktadır. Çocuklarda;
Depresyon Kardeş kıskançlığı
yas Uyum problemleri
anne-baba kaybı Okul problemleri
Takıntılar (Okb) Alt ıslatma
Alt ıslatma Uyku, yeme problemleri
Kaygı bozuklukları Öfke kontrol problemleri
Travma Sosyal beceri sorunları
İstismar boşanma