Öğrenilmiş çaresizlik; kişinin kontrolünün dışında olan olumsuz durumlarla tekrarlı olarak karşılaşması ve kurtulmak için sarfettiği çabaların sonuçsuz kalması durumunda ortaya çıkan çaresizlik duygusu ve motivasyon eksikliğidir. İleride aynı engeller varlığını sürdürmese ya da kişinin baş etme kaynakları gelişmiş olsa da Öğrenilmiş Çaresizlik, olumsuz durumdan kurtulabilmenin önüne geçer.
Amerikalı psikologlar Martin Seligman ve Steven Maier, 1967 yılında köpekler üzerinde bir deney yaptılar. Kafeslerde kilitli olarak tutulan köpeklere aralıklarla küçük elektrik şokları verdiler. Köpekler başta kaçmaya çalışmışsa da başaramadıklarını gördükçe bir süre sonra kaçma girişimlerini bırakırlar. Daha sonra kapılar açılınca öncesinde kaçmayı deneyip başarısız olan köpekler kaçma girişiminde bulunmak yerine içeride kalıp ağlamaya devam ederler. Benzer deneyler çeşitli hayvan türleri üzerinde de ekrar edildi.
Değiştirme şansı bulunmasına rağmen insanlar da aynı hayvanlar gibi aynı travmatik yaşantının içinde takılı kalabiliyor. Daha önceki değişim çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmış olması kişiyi bir çözüm olmadığı düşüncesine ve umutsuzluğa sevk eder. Öğrenilmiş Çaresizlik depresyon, bağımlılık, travmatik stres, kaygı sorunları, ilişki problemleri gibi çok çeştli durumlarda kendini gösterebilir. Travma alanında uzman Bessel A. van der Kolk, Beden kayıt Tutar adlı kitabında bu durumu “yeni seçenekleri denemek yerine, bilindik korkunun içinde hapsolmak” şeklinde ifade ediyor.
Tekrar eden travmatik deneyimler, çocukluk dönemi ihmali ve istismarı, aile içi şiddet Öğrenilmiş Çaresizliğe sebep olabiliyor.Terapi desteği sayesinde bu çaresizlik hissinin nereden geldiği ve davranışları nasıl etkilediği tespit edilip değişim yolunda adımlar atılabilir.