Hastalığın neden ve ne zaman başladığı genel olarak bilinemez. Bir nedeni olmadan ortaya çıkabildiği gibi kafa travmaları, beyin damar hastalıkları gibi nedenlerle de ortaya çıkabilir.
Hastalığın üç önemli klinik bulgusu vardır:
Parkinson hastalığına benzeyen yürüme bozukluğu
İdrar kaçırma
Unutkanlık (Alzheimer demansından farklıdır)
Hastalığın tanısı hastalık öyküsü, nörolojik muayene ve bazı özellikli tetkikler sayesinde konulur. Rutin kan ve beyin görüntüleme yöntemleri genişlemiş sıvı odacıklarını gösterdiğinde tanıyı kesinleştirmek için yapılabilecek 3 önemli tetkik daha vardır. Bunlardan biri veya birkaçı tanıyı kesinleştirmek için gerekli olabilir.
BOS akım çalışması: MR cihazında çekilen özel bir tetkiktir. Beyin omurilik sıvısının odacıklar arasında akış hızı hesaplanarak artmış akım olup olmadığına bakılır. NBH tanısında akım hızı artar.
Nükleer sisternografi: Beyin omurilik sıvısı içine bel bölgesinden özel bir iğne ile girilerek nükleere işaretleyici enjekte edilir ve artmış basınç nedeniyle odacıklardan beyin omurilik sıvısının beyin dokularına sızıp sızmadığına bakılır. NBH’da beyin omurilik sıvısının dokulara sızdığı görülür.
Boşaltıcı lomber ponksiyon (LP): Önce hastanın yürüyüş hızı ve şekli belli bir mesafe içinde değerlendirilir ve kaydedilir. Sonra hastanın bel bölgesinden girilerek beyin omurilik sıvısı damla damla boşaltılır. En az 40-50 cc beyin omurilik sıvısı boşaltıldıktan sonra hastanın yürüyüşünün düzelip düzelmediğine bakılır. NBH’da yürüme belirgin şekilde düzelecektir.
NBH tedavisi hem cerrahi olarak hem de ilaçlarla yapılabilir ancak ilaçların etkisi biraz tartışmalıdır. Cerrahi, doğru hasta seçimi yapıldığında çok iyi sonuç verir.
İlaç tedavileri beyin omurilik sıvısı üretiminin azaltılmasına yöneliktir ancak hastaların susuz kalma riski ve ilaç yan etkileri nedeniyle kullanımları çok yakın takip gerektirir ve etkileri kısıtlıdır, yine de bazı hastalarda ilaç tedavisi yeterli olabilir.
Cerrahi tedavide kafatasına küçük bir delik açılır, bu delikten beyin sıvı odacıkları ile karın veya göğüs boşluğu arasında kontrollü boşaltım yapan “shunt” takılır. Bu shunt tamamen cilt altından ilerler, dışarıdan görünmez. Pompayı saçlı deri altından rahatlıkla kontrol edebilecek şekilde yerleştirilir. Beyin cerrahları gerekli durumlarda boşaltım basıncını ayarlayabilir. Shunt takılan hastalar sonraki zamanlarda gerekirse MR cihazına girebilir, engel oluşturmaz ancak sonrasında basınç ayarlarının kontrol edilmesi gerekir.
Bazen tanı aşamasında boşaltıcı LP’den fayda gören hasta cerrahi tedaviyi kabul etmez ve beklemeyi tercih edebilir. Bu dönemde ilaç tedavisi de uygun şekilde verilmemişse hasta geri dönüşümsüz evre denilen duruma ilerleyebilir. Bu evreye giren hastalar boşaltıcı LP’den fayda görmezlerse cerrahiye gönderilmez.