Beyin hücrelerinin ölümüne sebep bazı metabolik maddeler zaman içinde bu hücrelerde birikerek hücreyi ölüme sürükler. Bu nedenlerle hastalık çocuklarda ve gençlerde görülmez, 40-60 yaş arasında daha ziyade genetik faktörlerin rol oynadığı Alzheimer Hastalığı görülür. Altmış yaşından sonra ise klasik Alzheimer hastalığı için riskli yaşlar başlar ve her 5 yılda bir risk katlanarak artar, 85 yaşında her iki kişiden birinin Alzheimer hastası olacağı kabul edilmektedir.
Alzheimer hastalığı belleğin öncelikle etkilendiği demans tipidir. Hastalarda yakın zamanı belleğe kaydetme problemi vardır. Ancak anlık bellek (tekrar etme belleği) ve uzak bellek (hatıralar) hastalarda oldukça iyi durumda olabilir. Bu nedenle hasta yakınlarında sürekli bir şüphe oluşur, eskiyi çok iyi hatırlama hafızanın çok güçlü olmasına bağlanır oysa hafıza sadece hatırlamaktan ibaret değildir, bu hastalarda yeni bilgiyi kaydetme sorunu vardır, eskiden kaydedilmiş bilgiyi kullanabilirler.
Farklı demanslarda farklı bilişsel işlevler öncelikle ve ağırlıklı olarak etkilenmektedir. Örneğin frontotemporal demans öncelikle yürütüşü işlevler dediğimiz kavrama, yargılama, problem çözme, neden-sonuç ilişkisi kurma gibi işlevlerde bozulma ile başlar ve bellek işlevleri başlarda tama yakın normal olabilir. Primer progresif afazi denilen demans tipinde ise öncelikle konuşma bozulur. Bu tip farklı işlevlerde bozulma ile başlayan demansların başlangıç aşamasında ayırt edilmesi önemlidir çünkü klinik seyirleri Alzheimer Hastalığından farklı olacaktır.
Alzheimer hastalarının erken evrelerinde tüm bilişsel işlevleri aynı anda bozulmaz, bu nedenle hastaların bazen çok normalmiş gibi bazen de ciddi sorun varmış gibi dalgalı klinik seyir göstermeleri beklenen bir durumdur. Bozulmamış işlevler kullanılırken hasta yakınlarını şaşırtabilirler. Bu nedenlerle hasta yakınları uzun süre emin olamaz ve her zaman ufak bahaneler bularak durumu normalleştirirler. Ancak zaman içinde sürekli ilerleyen işlev kaybı aşikâr hale gelir, çoğunlukla bu aşamada hastalar doktora getirilmektedir.
Hastaya Alzheimer tanısının konulma süreci çok önemlidir ve tanı gerçekten ehil ellerde konulmalıdır. Bu tanı sonrasında hastalar vesayet altına alınabilir, yasal hakları sınırlanır, cezai ehliyetleri kalkar. Bu yasal yükümlülükler nedeni ile sadece unutuyor denilen bir hastaya Alzheimer tanısı konulmamalıdır.
Alzheimer tanısının konulabilmesi için kişinin bellek ve diğer bilişsel işlevlerindeki kayıplar testler ile (Kısa bellek testi veya nöropsikolojik test) kanıtlanmalı, bu işlev kayıpları kişinin günlük yaşam aktivitelerini bozacak derecede olmalı ve doğası gereği kalıcı veya ilerleyici bir durum olmalıdır. Geçici olabilecek hiçbir durumda (örneğin büyük bir ameliyat sonrası veya ciddi bir akciğer enfeksiyonu sonrası) demans tanısı konulmamalıdır. Böyle durumlarda demanstan şüphe ediliyorsa hastalar tam olarak iyileştikten sonra tekrar değerlendirilmelidir.
Tanı konulduktan sonra hastaların ilaç takipleri mutlaka diğer kişiler tarafından yapılmalıdır. Unutkanlık nedeniyle hastalık tanısı almış bir kişinin ilaçlarını almayı unutmayacağı beklentisi hatalıdır ve ciddi sonuçlar doğurabilir (tekrar tekrar ilaç alma veya ilaçları almama gibi). Demans başlığı altında yazılan genel uyarılara ek olarak ilaçların düzenli kullanımı Alzheimer Hastalığının seyrinde çok önemlidir.
Son olarak hastalığın hasta yakınları tarafından kabülü ve gerekenlerin yapılması hastanın tedavisi kadar önemlidir. Genellik bu aşamada hastalığın kabul edilmemesinden kaynaklı gecikmeler hastalık seyrinin hızlı olmasına neden olmaktadır. Hastalık kabullenildikten sonra hasta yakınlarının hastaya yeniden öğretme çabasına girmemesi çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki bildiği bilgiyi kaybetmiş bir insan artık o bilgiyi yeniden edinemeyecektir. Yeni bilgi edinebilecek kapasitesi olan kişi zaten elindeki bilgiyi kaybetmeyecektir.
Eğer günlük yaşam aktiviteleriniz tamamen normalse, önemli işlerde hiç sorun çıkmıyorsa ve insanlar sizi kontrol etme ihtiyacı duymuyorsa ama siz unutkanlıktan yakınıyorsanız aşağıdaki önerilere dikkat ediniz.
1. Sorumluluklarınızı ve yapılması gereken işlerinizi azaltın. Stres elbette bir ölçüde gereklidir ama çok fazlaysa azaltacak önlemler almalısınız (gerekeni çoğunlukla bilirsiniz ama yapmaya cesaret edemezsiniz, cesaretinizi toplayın ve yapın), böylece dikkatinizi toplamanız ve konsantrasyonunuz artar, doğal olarak bellek toparlanır.
2. Eğer sorumluluk ve yapılması gereken işlerinizi azaltamıyorsanız, durumunuzu kabul edin, sürekli notlar alarak ve/veya takvim hatırlatmaları ayarlayarak idare edebilirsiniz (Ben böyle yapıyorum).
3. Sürekli düşünüp durduğunuz ama çözemediğiniz sorununuz varsa ya çözüm için bir şeyler yapın ya da kabullenin. Probleminizi kabullenemiyorsanız veya kurtulamıyorsanız o zaman durumunuzu kabullenin (dikkat dağınıklığına bağlı unutkanlık kaçınılmaz olacaktır). Bu durumda psikologlardan veya psikiyatristlerden yardım alabilirsiniz.