Doktorsitesi.com

Neden Kararsızlık Yaşarız ?

Uzm. Psk. Selinay Seyhan
Uzm. Psk. Selinay Seyhan
23 Şubat 2017855 görüntülenme
Randevu Al
Neden Kararsızlık Yaşarız ?

“Karar vermekte zorlanıyorum, bu süreçte yaşadığım kaygıları kontrol etmek beni fazlasıyla yoruyor” diyerek bize başvuran çok fazla danışanımız olduğu için bu yazıyı yazmaya karar verdim. Diğer kararlarıma göre daha kolay oldu tabi buna karar vermek. Çünkü hayatımı temelde etkileyecek ya da değiştirecek, hayati önem taşıyan bir durum değildi benim için.

Ya kal ya devam et dediğimiz anlar vardır. Alacağımız kararın yükü, o an çok zordur. Sonucu ne olursa olsun, tahammül edebileceğimize olan güvenimiz sağlanmalıdır bu kararı alırken. Geçende gittiğimiz bir restoranda, bir arkadaşım uzun bir süre ne yiyeceğine karar veremedi. Bazen mağazalarda bunu mu alsam yoksa bunu mu diye düşünen kadınlar görürüz, saatlerce düşündükleri olur, ben bir gidip geleyim derler düşünmek ve karar vermek için. ‘Ah bu kararsız kadınlar deyip’ gülümseyip geçeriz. Aslında, kararsızlık hayatımızda kronik bir hale geldiyse bu ciddi bir durumdur ve hayatın akışını tamamen etkilemektedir. Bazen o kadar kronikleşir ki, kadınların durumunda olduğu gibi bunu normal olarak görebiliriz. Bir dakika düşünün ve kararsızlık ne derece hayatınızı etkiliyor bir bakın. Ben genelde kararsız bir insanımdır deyip bunu normalleştiriyorsanız yazıyı okumaya kesinlikle devam edin, zira kararsızlık sanıldığı gibi normal bir durum değildir. Elbet de kararsız kaldığımız durumlar olabilir hayatta. Bazı problemli durumlarda,  seçenekler arasında en doğrusunu bulmak kolay olmayabilir, ya da hayatınızı derinden etkileyecek bir durum söz konusu olduğunda ince eleyip sık dokumakta fayda vardır. Ancak, bu; en basit kararı verirken bile yaşanıyorsa hayatı kolaylaştırmak adına değiştireceğimiz durumlar arasında yerini almalıdır.

Kararsızlığın altında mükemmeliyetçilik, aile kültür ve yapısı, onay arama, hata yapma korkusu ve özgüven eksikliği gibi pek çok sebep yatabilir. Bunlardan en yaygın ve belirgin görüleni mükemmeliyetçiliktir. Mükemmel olan insan nasıl zamanında ve doğru karar veremez diye düşünebilirsiniz. Ancak, burada durum biraz daha farklı. Mükemmele ulaşmak konusunda takıntısı oluşmuş insanlar, genelde yaptıkları işleri beğenmezler ve ayrıntılara fazlasıyla takılırlar. Hatta bu yüzden işlerini zamanında bitiremezler ya da o işlere hiç başlayamazlar. Mükemmel olmaya çalışırken mükemmel olamama korkuları onları esir alır. Karar vermeleri gereken durumlarda da özellikle ‘mükemmel olma’, ‘mükemmel kararı verme’ gibi düşüncelerden karar alma süreci fazlasıyla sancılı geçebilir.

Mükemmeliyetçi değilim ama yine de kararsızlık yaşadığım pek çok konu var diyenler olabilir. Hatasız yaşamak, pişmanlık duygusundan kaçma ve diğer ihtimalleri saf dışı bırakarak en doğru kararı vermek konusunda kendinizi fazla yoruyor olabilirsiniz. Şarkıda geçtiği gibi, dünyaya hata yapmak için geldiğimizi düşünenlerdenim.

Uzun ve zorlu bir maratonda gibiyiz sanki. Mücadele ediyoruz, koşuyoruz ancak, yol bitmiyor. Bu uzun yolda, her zaman mükemmel olmak ve her koşulda doğru karar verebilmek kendimize yaptığımız en büyük haksızlık diye düşünüyorum.

Karar vermek durumunda olan bir anne, bir baba, bir eş, bir genç, bir çalışan ya da bir öğrenci olsun. Hiçbirimiz mükemmel olmak zorunda değiliz.

Verdiğimiz karar doğru ve ya yanlış olabilir, bunun sonucuna katlanmak olgunlaştığımızın ve olay her neyse bu olaydan sonra bir tık daha olgunlaşacağımızın göstergesidir sadece. Bunun gücünü ve almamız gereken mesajı fark etmeliyiz belki de. ‘Bunun sonucuna katlanabilirim, bu hayatın sonu değil’ diyebildiğimiz an, sonucu sahipleniriz kararımızı netleştirmeden. Terapi seanslarında sıkça sorarız danışana, bu gerçekten katlanamayacağınız bir durum mu? Düşünceleri ve davranışları akılcı yollarla yeterince irdelediğimizde ise ortaya çıkan sonuç şu: Dayanamayacağım bir durum olduğunu düşünmüyorum. Zor olabilir, ama buna katlanabilirim. Bunu fark edebildiğimiz an, bu sürecin daha kolay ve alınan kararların da daha sağlıklı olduğunu göreceksiniz.

Bazen duygu ve düşünce yoğunluğunun çok fazla olması da karar vermemizi zorlaştırabilir.  Böyle durumlarda, yaşadığımız olayı bir video izler gibi kurgulamak işimizi kolaylaştırabilir. Duygularımızı işin içine katmadan videodaki kişi olmamız istense nasıl düşünürdük, eksileri ve artıları nasıl değerlendirirdik ve o kişi yerinde olsak ne karar verirdik?

Ve son olarak… Karar vermekte olduğumuz konu her ne ise, diğerleri gibi bir gün geçmişte kalacak. Kendimizi koruyalım. Şartların ve durumların sürekli değiştiği, olayların bizim dışımızda pek çok etkenle ilişkili olduğunu hatırlayalım. Mükemmel olmanızı bekleyen herkese, öncelikle kendimize dur diyelim. Unutmamalıyız ki, her zaman en doğru ve kusursuz kararları vermek için fazla ‘insanız’. 

Etiketler

PsikolojikMükemmeliyetçilikKararsızlık

Yazar Hakkında

Uzm. Psk. Selinay Seyhan

Uzm. Psk. Selinay Seyhan

Uzman Psikolog Selinay SEYHAN, lisans eğitimini 2008- 2013 yılları arasında Bilkent Üniversitesi- İktisadi İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü'nde tamamlayarak Psikolog ünvanı almıştır. Eylül 2014' te Ufuk Üniversitesi Psikoloji bölümünde başlamış olduğu yüksek lisans eğitimini başarıyla bitirmiş ve uzmanlığını tamamlamıştır. 

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır