Migren

Migren, henüz nedeni tam olarak bilinmeyen ve kalıtımsal özelliği olan bir baş ağrısı sendromudur. Migren tanısını kesin olarak koyduracak bir tetkik yoktur. Migren hastalarının tüm tetkikleri ve nörolojik muayeneleri normaldir. Migren tanısı hastanın anlattığı baş ağrısı hikayesine ve varsa migren aurası özelliklerine göre konur. Migrenin klinik tanı kriterlerinin ilk 4 basamağı migren ağrısını ve ağrıya eşlik eden durumları niteler, beşinci basamak ise bu ağrıları oluşturabilecek diğer nedenlerin dışlanması gerektiğini vurgular. Bu nedenle istenen tetkikler aslında migrenin tanısını koymak için değil, migreni taklit edebilecek diğer nedenleri dışlamak için istenir. Yani migren tanısı ancak hastanın tetkikleri normalse konulabilir. Ağrıyı açıklayabilecek başka bir neden olmamalıdır.

Migren

Migren sadece baş ağrısı değildir. Baş ağrısı, migrenin en sık görülen ve en iyi tanınan semptomudur. Migren, baş ağrısı dışında da birçok nörolojik probleme neden olabilir. Bunların arasında bilinç bozukluğu, görme bozukluğu, konuşma bozukluğu, denge bozukluğu, baş dönmesi, göz hareketlerinde kısıtlılık, kollarda ve bacaklarda duyu veya güç kaybı, felç gibi durumlar sayılabilir.  Özellikle genç kadınlarda inmenin (felç) en sık nedenleri arasında migren vardır. Migren tanısı almış hastaların beyin MR görüntülerinde MS (Multipl Skleroz) hastalığı ile karışabilecek plak benzeri lezyonlar görülebilir ve bu lezyonların küçük kılcal damar tıkanıklıkları olduğu kabul edilir. Migren beyin damarlarında tıkanma riskini artırdığından hastanın ek risk faktörleri varsa (Sigara, obesite, yüksek kolesterol, hipertansiyon, şeker hastalığı ve kadınlarda doğum kontrol haplarının kullanımı) beyin damar tıkanıklığı riski artar. Bu nedenlerle migren hastaları sadece baş ağrısına yönelik değil bir bütün olarak değerlendirilmelidir.

Migren baş ağrısını tetikleyebilen çok farklı neden sayılabilir ancak artmış stres ve kaygı düzeyi migren ataklarını tetikleyen en önde gelen nedenlerdir. Uykusuzluk veya çok uyuma, kötü beslenme, hareketsizlik, yeterli gün ışığı görememe, uzun süre masa başında çalışma, yanlış duruş, görme bozuklukları, lodoslu havalar, bahar ayları, rakım/yükselti değişiklikleri, alkol, bazı yiyecek ve içecekler migren ataklarını tetikleyebilir.  

Migren ataklarını tetikleyebilecek yiyeceklerin arasında genellikle peynir, turşu, füme et gibi fermante yiyecekler, kuruyemiş, çikolata, kabuklu deniz ürünleri, sakatatlar sayılabilir. Şalgam suyu, bira ve şarap gibi mayalı içecekler de migreni tetikleyebilir. Ancak migren hastasının tüm bu yiyecek ve içeceklerin hepsinden uzak durması gerekmez. Genellikle migren hastasında bu yiyecek veya içeceklerden bir veya birkaç tanesi migrenini tetikler. Bu nedenle hastaların migren ağrılarını tetikleyen yiyecek veya içecekleri keşfetmesi ve sadece bunlardan uzak durması yeterlidir.

İyi tedavi edilmemiş migren hastalarında zaman içinde ağrılar kronik hale gelebilir. Bu durum hastanın psikolojik durumunu olumsuz etkiler. Bu olumsuz etki hem hastanın hem hasta yakınlarının hem de hastanın iş yaşamının kalitesini bozar. Stres baş ağrısı ekleni,nce daha da artar ve strese bağlı bedensel rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Bu nedenlerle migren mutlaka ve zamanında tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. 

Migrenin kesin tedavisi yoktur ancak ilaçlarla baş ağrıları ve diğer semptomlar kontrol altına alınabilir. Migren ağrısının süresi, şiddeti ve sıklığı makul düzeylere indirilebilir. 

Migren tedavisinde hastalığın süresi ile ağrıların sıklığı, şiddeti ve süresi göz önüne alınır. Tedavinin ilk basamağı yaşam koşullarını düzeltmek ve mümkünse ağrıları tetikleyen nedenlerden uzaklaşmaktır.  İkinci sırada ilaçlarla tedavi yapılır.

Migrenin ilaçlarla tedavisi başlıca ikiye ayrılır. 1. Atak tedavileri: Sadece ağrı atağı olduğunda kullanılan ve sadece o andaki ağrıyı geçirmeyi hedefleyen tedavilerdir. 2. Profilaksi tedavisi: Migren kronikleştiğinde (Ayda 4’ten fazla atak geçiren ve atakları kolay tedavi edilemeyen hastalar) ağrıların sayısını, şiddetini ve süresini azaltmayı hedefleyen ve düzenli kullanım gerektiren tedavilerdir. 

Atak tedavisinde ağrıyı geçirmek için basit ağrı kesiciler, anti-enflamatuvar özellikli ağrı kesiciler veya migrene özel ağrı kesiciler kullanılabilir. Ek olarak gerekiyorsa bulantı ilaçları ve sakinleştiriciler de kullanılabilir. Ağrı atağı olduğunda (profilaksi tedavisi alınıyor olsun ya da olmasın) etkili ve doğru ağrı kesici ilaçları kullanmak ve ağrıyı en kısa sürede geçirmek gerekir. Bunun için ağrı kesiciler, ağrı henüz şiddetlenmeden, en erken dönemde alınmalıdır. Ağrı şiddetlendikten sonra ağrı kesiciler ya işe yaramaz ya da kısmen işe yararlar. Migren baş ağrısında ağrının kendi kendine geçmesi beklenmemelidir. Ağrı ile geçen her dakika zaman kaybı olacaktır ve ağrı daha da artacaktır. Ağrı süreleri uzadıkça ağrılar sıklaşmaya başlar ve sonuçta kronik migrene dönüşür. Bu durumda ağrıların tedavisi için çok daha fazla ilaç ve zaman gerekir. Zamanında alınmış ağrı kesici uzun vadede migrenin kronikleşmesini engeller ve sonuçta çok daha az ilaç alınmasını sağlar.

Profilaksisi tedavisi için çok farklı seçenek vardır. Bu seçenekler arasında bazı antidepresanlar, bazı epilepsi ilaçları, bazı kalp ilaçları, migren aşısı (CGRP antagonistleri) ve migren için botoks tedavisi (Ayrıca bakınız: “Migrende Botoks Tedavisi”) yer alır. Hangi seçeneğin hasta için en uygun olduğuna hasta ve doktor birlikte karar verir. Bazen seçilen ilk yöntem ağrı kontrolü üzerinde yeterli başarıyı sağlayamaz. Bu durumda diğer seçeneklerden birine geçmek veya iki seçeneği birlikte kullanmak mümkündür. Atakların süresi, sıklığı ve şiddetine bağlı olarak profilaksi tedavisinin süresi 1-2 yıl arasında değişebilir. Bu süre ağrı kontrol altına alındıktan sonra tedavinin kalıcı olması için devam ettirilmesi gereken süredir. Erken kesilen tedavilerde iyilik hali bir iki ay içinde geri döner ve ağrılar eski sıklık ve şiddetleri ile tekrar başlar. 

 

Bu makale 12 Mayıs 2025 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Burcu Örmeci

2000 yılında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldum. 2000-2005 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalında uzmanlık eğitimimi aldım, migren üzerine yaptığım tez çalışması ile eğitimimi tamamlayarak nöroloji uzmanı oldum. Nöroloji uzmanlık eğitimim sırasında 2003 yılında Türk Nöroloji Derneği tarafından düzenlenen ulusal kongrede “Baş Ağrısı” konusunda gerçekleştirdiğim çalışma ile üçüncülük ödülünü kazandım. 2005 yılında Türk Nöroloji Derneği Ulusal Yeterlik Belgesi’ni aldım. 2005-2009 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Anabilim dalında uzman doktor olarak çalıştım. 2005-2008 yılları arasında uzman olarak çalışırken aynı zamanda DEÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsünde “Klinik Nörofizyoloji” alanında “Tezli Yüksek Lisans Eğitimi” aldım ve bu süreçte tüm nörofi ...

Etiketler
Migren çeşitleri
Prof. Dr. Burcu Örmeci
Prof. Dr. Burcu Örmeci
İstanbul - Nöroloji (Beyin ve Sinir Hastalıkları)
Facebook Twitter Instagram Youtube