Meme Kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Kabaca sekiz kadından biri yaşamı esnasında meme kanseri ile karşılaşır.
Meme kanserinin en sık rastlanan bulgusu, memede büyüme eğiliminde olan ve çoğunlukla sınırları düzensiz bir sertlik ya da kitledir. Bu bulgu çoğu kez gözle görülebilen belirtiler oluşturmadığı için ancak el ile yapılacak bir muayene ya da memeye yönelik radyolojik tetkikler ile ortaya koyulabilir.
Herhangi bir risk faktörü taşımayan kadınların 20 yaşından sonra yılda bir kez genel cerrahi uzman hekimi tarafından meme muayenesi ve gerek duyulduğunda meme ultrasonografisi yaptırması önerilir. Genç yaşlarda da ortaya çıkabilen bu hastalık, daha çok 40’lı yaşlardan sonra görülmektedir. Bu nedenle 40 yaşından sonra yılda bir kez düzenli meme kontrolü ve yine risk faktörü yok ise iki yılda bir kez meme filmi (mammografi) ve meme ultrasonografisi yaptırılması hastalığın erken teşhisi açısından büyük önem taşır. Yirmi yaşından sonra her kadın tüm yaşamı boyunca ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapmalıdır. Bu konudaki eğitimi ve zamanlamayı kontrolleri yapan genel cerrahi uzmanı verecektir.
Ailede meme kanseri görülmesi ya da bazı hormonal tedavilerin uygulanması, hiç doğum yapmamış olma gibi risk faktörleri taşıyan kadınların meme kontrolleri daha büyük önem taşımaktadır. Bu durumda 40 yaş sonrası altı ayda bir kez meme muayenesi ve yılda bir kez meme filmi ve meme ultrasonografisi önerilebilir. Bu kontrollere uyulduğu takdirde, meme kanseri gelişse dahi henüz kitle oluşturmadan teşhis edileceğinden kolaylıkla tedavi edilebilir ve yaşam süresi ya da kalitesini bozmaz.
Meme kanseri erken evrelerde teşhis edilebildiğinde, hastalıktan tam olarak kurtulabilme şansının yanında memenin kaybı da söz konusu olmayabilir.
Meme kanseri için son yıllarda geliştirilen modern cerrahi ve onkolojik tedavi biçimlerinin çoğu, erken evre hastalık için başarılı olabilmektedir. Ancak unutulmaması gereken önemli bir nokta; hangi evrede olursa olsun meme kanseri için yapılan cerrahi tedavinin öncelikle onkolojik prensiplere dayandırılması gereğidir.