Madde Kullanım Bozukluğuna Aile Perspektifinden Bir Bakış


Madde kullanım bozukluğunun (MKB) aile perspektifinden değerlendirilmesinin önemi birçok çalışmada ele alınmıştır. İlk görüş ailenin alkol ya da diğer maddelerin kullanımının başlamasından, kullanımın yoğunluğuna ve tercih maddesine kadar etkisi olduğudur. Bir diğer görüşe göre ise aile madde kullanımı ve zararlı etkilerine karşı koruyucu bir etmen ya da tampon işlevi görmektedir. Alkol ve madde kullanımının desteklenmediği ailelerde aile üyeleri alkol ya da madde kullanımına daha az eğilimlidir. Son olarak alkol ya da madde kötüye kullanımı olan ailelerde, aile üyelerinin birbirlerine karşı tutumları ve aile ilişkileri etkilenmektedir.
MKB aileyi birçok yönden etkileyen bir hastalıktır. Ailede hem ekonomik hem de sosyal açıdan negatif etkiler bırakmaktadır ve bu etkilerin derin ve şiddetli olduğu görülmektedir. Ailenin tüm bu alanlarda etkilenmesi ise ailenin işlevselliğini bozmaktadır. Aile tüm yaşam döngüsünde madde kullanımı için hem potansiyel bir risk faktörü hem de koruyucu bir etmen olarak kabul edilmektedir. Aynı zamanda iyileşme döneminde de önemli bir rol üstlenmektedir. Aile özellikleri bağımlılığın seyrini, iyileşme dönemini ve tekrar kullanıma dönmeyi etkilemektedir. MKB sosyal ve ailevi birçok sorunla ilişkilidir. Bu sorunlar, tedavi ve/veya iyileşme sürecinde olan MKB tanısı alan bireye, aileye ve topluma zorluklar yaratır. MKB tanısı alan bireylere ve ailelerine bu sorunları çözmelerine yardımcı olacak birçok etkili müdahale, tedavi ve karşılıklı destek programı vardır. Mevcut derlemenin amacı MKB sürecinde ailenin rolünü incelemektir. Bu kapsamda MKB sürecinde aile risk etmeni, koruyucu etmen ve tedavi bir parçası etmenleri ile ele alınacaktır.
Risk Etmeni Olarak Aile
Ailenin, akran ilişkilerinin ve sosyal çevrede karşılaşılan risklerin madde kullanımına başlamada etkili bir rolü vardır. Ögel bir aile üyesinin madde kullanımının olması, çocuk istismarı ve ihmali, aile üyelerinde ruh sağlığı sorunları olması, kalabalık ve geniş aileye sahip olmak, ailede işsiz üyelerin olması, ebeveynlerin eğitim seviyesinin düşük olması, aile içi şiddet, işlevsel olmayan ebeveynlik stilleri, ailenin parçalanmış ya da ebeveynlerin boşanmış olması, ebeveynlerden birinin kaybı, aile içerisinde belirli bir düzenin olmaması, özdeşim kurulabilecek bir aile üyesinin olmamasını madde kullanımı için risk etmenleri olarak ifade etmiştir. Barret ve Turner ise madde kullanımına başlamaya dair risk faktörlerini parçalanmış aileye sahip olma, ebeveynlik becerilerinin yetersizliği, aile içi şiddet ve ailede madde kullanım öyküsünün olması şeklinde belirtmiştir.
Koruyucu Etmen Olarak Aile
Koruyucu etmenler, bireylerin, ailelerin, toplulukların veya daha geniş toplumun refahını artıran ve olumsuz sonuçlarla karşılaşılması riskini azaltan koşulları ifade etmektedir. Çalışmalar koruyucu etmenlerin riskli durumlara maruz kalma sürecinde tampon etkisi işlevi gördüğünü hem bireylerin hem de ailelerin zor durumlarla başa çıkma becerilerini ve yaşam kalitelerini artırdığını ifade etmektedir. Özellikle öz düzenleme becerileri, ilişki becerileri ve problem çözme becerileri, dayanıklılık, destekleyici arkadaşlara sahip olma, olumlu akademik performans, gelişmiş bilişsel işlevsellik ve daha iyi sosyal beceriler gibi olumlu sonuçlarla ilişkilidir. Aile, çocuklar ve bakıcılar arasında güçlü bir bağ olduğunda; çocuğun yaşamına ebeveyn katılımı sağlandığında, finansal, duygusal, bilişsel ve sosyal ihtiyaçları karşılayan destekleyici ebeveynlik işlevi yürütüldüğünde; disiplin tutarlı bir şekilde uygulandığında, açık kurallar olduğunda; madde kullanımına ilişkin geleneksel normlar benimsendiğinde ve topluluk kurum ve kuruluşlarıyla katılım sağlandığında koruyucu bir etmendir. Aile merkezli programlar, koruyucu faktörleri güçlendirerek çalışır ve böylece risk olasılığını azaltır.
Tedavinin Bir Parçası Olarak Aile
Bir aile üyesi bağımlı olduğunda tüm aile etkilenir bu nedenledir ki bağımlılık birçok araştırmacı ve klinisyen tarafından bir aile hastalığı olarak kabul edilmektedir. Araştırmalara göre bağımlı bir aile üyesinin olduğu ailelerde utanç, inkâr, suçluluk, yas, öfke ve keder gibi olumsuz duygulardan ruh sağlığı sorunlarına kadar birçok olumsuz duygudurum gözlenebilmektedir. Bu durumlar aile üyelerinin sağlığı üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır. Madde kötüye kullanımı bir aile sorunudur ve önleme programlarının aileleri güçlendirmeyi amaçlaması gerekmektedir. Bağımlılığa özgü aile içi risklerin tespit edilmesi ve ailelerin ihtiyaçlarının belirlenmesi tedavi programlarının etkililiği artıracaktır.
Aile tedavi sürecinde bir sosyal destek kaynağıdır. Algılanan sosyal desteğin kuvvetli olması tedavinin başarısını olumlu yönde etkilemektedir ve nüks sıklığını azaltmaktadır. Madde kullanıcılarının ailelerinden algıladıkları sosyal destek, problem çözme sürecine ve tedaviye güveni artırmaya destek olur. MKB olan bireylerin ailelerinden algıladıkları desteğin bilişsel ve duygusal boyutları olduğu ifade edilmektedir. Bu boyutların içinde ise duygusal destek, takdir desteği, bilgi desteği ve güven desteği yer almaktadır.
Kaynakça: https://search.trdizin.gov.tr/tr/yayin/detay/1241231/madde-kullanim-bozukluguna-aile-perspektifinden-bir-bakis
Yazarlar: Dilara DEMİRCAN, Lut TAMAM