Müslüman Depresyona Girer mi? Yoksa Asıl Soru Başka mı?
Toplumda yaygın bir inanış var: “Eğer imanım güçlü olsaydı, depresyona girmezdim; Güçlü iman üzüntüyü yok eder.”
Peki, bu gerçekten doğru mu?
Sizce zor zamanlar geçirmek imanın eksikliği midir? Ne düşünüyorsunuz?
Düşünün, Peygamberimiz (sav) Hüzün Yılı dediğimiz bir dönem yaşadı. Hz. Yunus’un yalnızlığı, Hz. Meryem’in sıkıntıları, Hz. Yakub’un evlat acısı… Bunlar insandı ve duygularını yaşadılar.”
Gerçek şu: İman sahibi olmak, acı çekmeyeceğimiz anlamına gelmez. Ama psikolojik esneklik geliştirdiğimizde, acıyla nasıl yaşayacağımızı öğreniriz.
O zaman sormamız gereken soru şudur: “Bir Müslüman psikolojik sıkıntılarla nasıl baş edebilir?”
Acıyla savaşmak ve kaçmak Yerine Onunla Yaşamayı Öğrenmek; Hepimiz bazen zor duygulardan kaçmaya çalışıyoruz:
• ‘Bunu hissetmemeliyim.’
• ‘Güçlü olmalıyım.’
Ama güçlü olmak, acıyı yok etmek değil, onunla yaşamayı öğrenmektir. Zorlayıcı duygularla savaşmak yerine, onlara alan açmalıyız.
• Kaçtıkça acı büyür. Kabul ettikçe içimizde ona yer açarız.
İslam’da bu anlayış tevekkül ve sabır kavramlarında bulunur.
• Sabır, acıya teslim olmak değil, onunla birlikte ilerleyebilmektir.
• Tevekkül, insanın her şeyi kontrol edemeyeceğini kabul etmesi ve süreci Allah’a bırakmasıdır.
Düşüncelerle Özdeşleşmemek; Düşünceyi Yeniden Çerçevelem:
Bazen zihnimiz olumsuz düşünceler üretir. Ama her düşündüğümüz gerçek midir?
♦️ “Ben yetersizim.”
🔹 “Şu an zihnim bana yetersiz olduğumu söylüyor.”
Kur’an bu konuda bize ışık tutar: Şeytan (mallarınızda infak ettiğiniz takdirde, yoksul duruma düşersiniz diyerek) sizi fakirlik ile korkutur ve size çirkin işler yapmayı (cimriliği) telkin eder.
Yani zihnimizdeki bazı düşünceler sadece bir yanılsamadır. Bunlarla özdeşleşmemek, psikolojik esnekliğin anahtarıdır.
Şu Ana Odaklanmak; Öz-Şefkat – Kendimize nasıl davrandığımızı fark etmek:
Geçmişte takılı kalmak, pişmanlık ve ruminativ düşüncelerle boğuşmak ya da gelecekle ilgili sürekli kaygılanmak ruhsal dayanıklılığı zayıflatır.
Mindfulness teknikleri kullanarak an'a odaklan.
İslam’da ise tevekkül ve teslimiyet, kişinin şu ana odaklanmasını teşvik eder. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: "İşlerin en hayırlısı, şu anda yapılandır.”
Duygulara Alan Açmak – Hiçbir duygu sonsuza kadar sürmez.
Değerlerle hareket etmek:
Zor zamanlarda bile kişisel değerler doğrultusunda yaşamak psikolojik esnekliği artırır. İslam’da ise niyet kavramı, bireyin hangi amaçla hareket ettiğini belirler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Ameller niyetlere göredir.”
Örnek:
• Hayattaki en önemli değerin şefkat diyelim.
• Zorluk yaşasan bile, insanlara şefkat göstermeye devam ettiğinde psikolojik dayanıklılığın artar.
Hayatı anlamlı kılan değerlere göre yaşa.
Unutmayın: Zorluklar karşısında yalnız değilsiniz! İnancını ve psikolojiyi bir arada kullanarak ruhsal dayanıklılığını artırabilir, hayatın getirdiği sınavlara karşı daha güçlü bir duruş sergileyebilirsiniz. Yaşadığınız zorluklarla başa çıkmada desteğe ihtiyaç duyuyorsanız, bir uzmandan profesyonel terapi desteği almayı düşünebilirsiniz. Terapi, duygularınızı daha iyi anlamanıza, içsel dayanıklılığınızı güçlendirmenize ve hayatınızı değerleriniz doğrultusunda şekillendirmesine yardımcı olabilir.
İnsan olmak: inanç ve psikoloji arasında ruhsal dayanıklılık
Hayatta karşılaştığımız zorluklarla nasıl başa çıkabiliriz? Bazen kendimizi karanlık bir tünelin içinde kaybolmuş gibi hissederiz. Psikolojik sıkıntılar yaşadığımızda, “Benim imanım mı zayıf?” veya “Neden bu kadar güçsüz hissediyorum?” gibi sorular aklımıza gelebilir. Oysa hem psikoloji hem de İslam bize gösteriyor ki acı ve zorluk, insan olmanın bir parçasıdır—ama onlarla baş etmenin yolları vardır!
