İletişimde olumsuz duyguların önemi

.

İletişimde olumsuz duyguların önemi

Olumsuz duyguların da olumlu duygular gibi doğal olduğunu ve bu duyguların farkında olarak onları kabullenmek iletişimin en önemli basamağıdır. ‘Seni seviyorum’ gibi olumlu duyguların ifadesinin eksikliği sorun olduğu gibi olumsuz olan duyguların ifadesinin eksikliği de ilişkilerde sorun yaratır. Kızının başını okşamayan yada eşine çiçek almayan bir erkek için duygularını belli etmiyor deriz. Duygularımızı bu tarz davranışlarla gösterebileceğimiz gibi sözelleştirme yoluyla da gösterebiliriz. Psikoloji literatüründe duyguların ifade edilmesi olarak geçen bu kavram o anda yaşadığımız hisleri sözel olarak karşı tarafa söylemek anlamına geliyor. Türk toplumunda gözlemlediğim ise daha çok duyguları davranışlar aracılığıyla ifade etmek. Oysaki sözel olarak duyguların dışa vurumu hem daha sık ihtiyaç duyulan hem de daha pratik ve işlevsel olan yoldur. Ancak bizler duygularımızı ifade etmeye teşvik edilmeden yetiştiriliyoruz. Hatta çoğunlukla ebeveynlerimizden duygularımızı kabullenmek ve ifade etmek yerine onları bastırmamız gerektiğini öğreniyoruz. Bir çocuğa "Sen sus sen küçüksün" demek bile o çocuğun dünyasının, duygularının ve düşüncelerinin önemsiz olduğu mesajını veriyor. Bazı ebeveynler ise çocuğun yalnızca "haklı" duygularını onaylar ve ifade etmesine izin verir. Oysaki duygular vardır ve düşünceler gibi doğruluğu ve yanlışlığı tartışılamaz. Bir ebeveynin yapması gereken çocuğun duygularını olduğu gibi kabul etmektir. Duygularının ifadesine izin verilmeyen yetişme tarzında büyüyen çocuk yetişkin olduğunda duygularını ifade etmeyi başaramadığı gibi duygularını tanımayı dahi başaramaz. Yetişkinliğinde ise veya evliliğinde öfke gibi 'yıkıcı' olabilen duygusunu yönetemez. "Ben sana kırgınım veya öfkeliyim" demek yerine uygun olmayan davranışlarla öfkesini gösterir. Duygularımızı sözelleştirdiğimizde karşı tarafı da kendi duygularımızdan haberdar ettiğimiz için çözüm için ilk adımı atmış oluruz ve aynı zamanda duygumuzu ifade etmediğimizde yapacağımız olumsuz davranıştan sakınmış oluruz. Sağlıklı bir yetişkin ancak ve ancak öfkenin de doğal bir duygu olduğunu kabul eder ve öfkesini ilgili kişiye uygun bir yolla ifade ederse o zaman öfkesini kontrol etmiş olur.

Bu makale 17 Mayıs 2024 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Nermin Yurttaş

Psikolog Nermin Kübra Yurttaş 2012 Ankara Psikoloji mezunudur. Uludağ  Üniversitesi Klinik Psikoloji bölümünde yüksek lisans yapmıştır.   Mezuniyetinden beri hem bireylere hem de çiftlere ve ailelere yönelik danışmanlık yapmaktadır. Tıp Fakültesinde psikiyatri hastaları ile 3 yıl, kanser hastaları ve çeşitli kronik hastalıkları olan hastalarla 2 yıl çalışmıştır. İki sene Aile ve sosyal Politikalar Bakanlığında şiddete maruz kalan kadınlara danışmanlık yapmış ve ceza mahkemelerinde ve aile mahkemelerinde bilirkişi olarak görev almıştır. 2 senedir kendi ofisinde bireysel-yetişkin terapisi, evlilik terapisi ve grup terapileri ve çocuklara yaratıcı drama çalışmaları yapmaktadır. Abdulkadir Özbek Enstitüsünde 6 sene toplamda 1000 birim psikodrama eğitimi, Hakan Türkçapar'ın bilişsel-davranışçı terapiler derneğinden 500 saat bilişsel-davranış ...

Etiketler
İletişim
Psk. Nermin Yurttaş
Psk. Nermin Yurttaş
Bursa - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube