İklim değişikliğinin mental sağlık üzerindeki etkisi: eko anksiyete

İklim değişikliği, giderek artan çevresel felaketlerle birlikte yeni bir kaygı türü olan **eko anksiyeteyi** doğuruyor. Bu kaygı, doğrudan iklim değişikliğinin etkilerine ve geleceğe dair endişelere dayanıyor. Özellikle çevreye duyarlı gençler, çocuklar ve çocuk sahibi yetişkinler bu kaygıyı daha fazla yaşıyor. Eko anksiyete, sadece bir kaygı türü değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadele için harekete geçme isteğini de tetikliyor. Aşırı haber ve sosyal medya maruziyeti ise bu kaygıyı artırabilir. Kaygıyı yönetmek için çevresel çözümler üretmek ve profesyonel destek almak önemlidir.

İklim değişikliğinin mental sağlık üzerindeki etkisi: eko anksiyete

İklim değişikliği, tüm dünyayı etkileyen ve giderek daha fazla hissedilen bir sorun haline gelmiştir. Çevremizdeki doğa olaylarından günlük yaşamımıza kadar birçok alanda iklim değişikliğinin etkilerini görebiliyoruz. Bu küresel mesele, yeni bir kaygı türünün ortaya çıkmasına sebep olmuştur: eko anksiyete veya eko kaygı.

Amerikan Psikoloji Derneği’ne göre, iklim değişikliğinin kaçınılmaz etkilerinin izlenmesi, sürekli çevresel felaket korkusu ve geleceğe dair endişelere yol açar. Bu kaygı türü, bireyin hem kendisi hem de gelecek nesiller için duyduğu endişeyi kapsar. Eko anksiyete, henüz bir hastalık olarak tanımlanmasa da, önemli bir kaygı çeşidi olarak modern dünyada yerini almıştır.

Normalde kaygılar, genellikle mantıksız korkulardan kaynaklanırken, eko anksiyete durumunda kaygılar, gerçekleşmesi mümkün olan olumsuz çevresel olaylarla bağlantılıdır. Bu durum, kaygının ciddiyetini gözler önüne serer. İklim değişikliği ve çevresel koşullar hakkında düşünürken, sinirlilik, endişe, korku, düşünceleri kontrol edememe ve uyku problemleri gibi belirtiler iki haftadan uzun süre devam ediyorsa, kişi eko anksiyete yaşıyor olabilir.

Eko Anksiyete Kimlerde Görülür?

Eko anksiyete, özellikle çevresel sorunlara duyarlı ve bu konuda bilinçli olan gençler ve çocuklar gibi gruplarda daha fazla görülür. Ayrıca çocuk sahibi olan yetişkinlerde ve çevre hassasiyeti yüksek kişilerde de bu kaygı türü yaygındır. Küresel ölçekte eko anksiyetenin yaygınlığı hızla artmaktadır. Örneğin, Birleşik Krallık’ta yaşayanların %85’i iklim değişikliği konusunda endişeli olduklarını belirtmiştir. Türkiye’de ise halkın %40’ı çevre temizliği konusunda ülkelerinin geleceğiyle ilgili kaygı taşımaktadır. Bu oranlar, eko anksiyetenin küresel bir sorun haline geldiğini göstermektedir.

Eko Anksiyetenin Faydaları ve Mücadele Yöntemleri

Diğer kaygı türlerinden farklı olarak, eko anksiyete, çevresel sorunlara karşı mücadeleye teşvik edici bir işlevsellik taşır. Eko anksiyeteyle başa çıkmanın yolları arasında, çevresel olaylar hakkında daha fazla bilgi edinmek ve iklim değişikliği ile mücadele etmek için aktif bir şekilde harekete geçmek yer alır. Çevresel örgütlerde yer almak, sorumluluklarımızı yerine getirmek bu kaygıyı yönetmede etkili olabilir.

Bunun yanı sıra, çevresel felaketler ve olumsuz senaryolar hakkında aşırı bilgi almak ve sosyal medya içeriklerine maruz kalmak, eko anksiyeteyi daha da artırabilir. Bu nedenle, bu tür içeriklere maruziyeti sınırlamak, kaygının şiddetini azaltmada faydalı olacaktır. Kendi karbon ayak izimizi azaltma, doğada vakit geçirme ve çevresel felaketlerle nasıl başa çıkılabileceğini araştırma gibi adımlar, eko anksiyeteyle mücadelede yardımcı olabilir.

Sonuç Olarak: Eko Anksiyete ile Başa Çıkmak

Eko anksiyete, çevreye duyarlı olan ve dünya geleceği konusunda sorumluluk taşıyan her bireyin yaşayabileceği bir kaygıdır. Ancak, bu kaygı günlük yaşamınızda işlevselliğinizi etkileyebilecek düzeye geldiğinde profesyonel destek almak önemlidir. Farkındalık temelli meditasyonlar veya sanat terapisi gibi yöntemler, eko anksiyeteyle başa çıkmanıza yardımcı olabilir.

Bu makale 30 Aralık 2024 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Ayşenur Aldırmaz

"Merhaba, ben Klinik Psikolog Ayşenur Aldırmaz.Psikoloji alanındaki yolculuğuma Koç Üniversitesi’nde başladım ve bu tutkumu Üsküdar Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji yüksek lisansıyla derinleştirdim. Eğitimim boyunca, insanların hayatlarına dokunmanın verdiği anlamı keşfettim ve bunu mesleğime taşıdım. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, özel danışmanlık merkezleri ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışarak, ergenler, yetişkinler ve çiftlerle çeşitli sorunlar üzerine çalıştım. Bu deneyimler, her bireyin ve ilişkinin kendine özgü bir hikâyesi olduğunu anlamamı sağladı. Son 4 yıldır, online ve yüz yüze danışmanlık hizmeti veriyorum. Seanslarımda, bilimsel temelli EMDR, psikodrama ve Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) tekniklerini bir araya getirerek danışanlarımın ihtiyaçlarına uygun, bireyselleştirilmiş bir yol haritası oluşturuyorum. Bu ...

Uzm. Kl. Psk. Ayşenur Aldırmaz
Uzm. Kl. Psk. Ayşenur Aldırmaz
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube