her VEDA bir HOŞGELDİN


Değişmeyen tek şey değişim kendisidir. Ne doğru bir söz. Peki biz neden bazı duygularımıza, bizi olumsuz etkileyen dibe çeken davranışlarımıza sıkı sıkıya bağlanıyoruz?
Misafir ettiğimiz üzüntülerimizi zamanı geldiğinde uğurlamayı bilmek lazım. Dünyada ne baki kaldı? Sultan Süleymana kaldı mı dünya ? Ne mutluluk ömür boyu ne de keder… Her şey bir değişim, dönüşüm içinde… Bazen tutunduklarımız vadesini doldursa da bırakmıyoruz, izin vermiyoruz gitmesine… Üzüntü duygumuzun gitmesine izin versek mesela, yerine keyif duyguları gelecek… Yağmur yağdıktan sonra güneş doğmuyor mu ? Batan güneşe ah vah etmek mi? Doğmacak mı sanıyoruz ertesi sabah...
Bazen de değişsin diye çabalayıp, uğraşıp duruyoruz olmuyor , ne yapsak kabullenemiyoruz öyle iç içeyiz ki izin vermiyoruz bizden ayrılmasına… Tıkanıp kaldığınız bunları yaşamamız değil, mücadele yolunuz. Acı ve keder hissediyorsak bu duyguları yaşamaya izin vermek… Kendimizi illaki iyi hissetmek için zorlamamak… Belli bir duyguda da takılıp kalmamak , takılıp kaldığımız duygumuzu serbest bırakabilmek iyileştirici… Bu serbest bırakma ve değiştirme işini kolay yapamıyoruz, alışkanlıklarımızdan kopmak ve yenilenmek korkutuyor çünkü. Kendi hedeflerimiz ve çizdiğimiz bir yol olsa da hayatın bize sunduğu alternatif yolları ve sürprizleri fark edebilmek için esnek olmak lazım; böylece hayatın bize sunduklarından daha çok faydalanabiliriz.
Çok mutlusun diyelim, ancak seni mutlu eden şeyin artık tükenmeye başladığını hissediyorsun. Eee bu da normal, çünkü her şeyin bir vadesi var hayatta. Onu sıkıca tutmaya çalışman gitmesini engellemeyecektir. O yüzden, sana düşen gitmesine izin vermek, sana öğrettiklerine teşekkür ederek, uğurlamak… Kendini sahip gibi değil de emanetçi gibi hissetmek… Vadesi dolan gidecektir ve her ‘veda’ bir ‘hoşgeldin’dir.