Göz kapağı hastalıkları ve tedavisi

Göz kapağı hastalıkları ve tedavisi

Göz kapağının en sık görülen hastalıkları ve bunun göz sağlığı üzerine olan etkileri nedir?
Birçok hastalık veya durum göz kapağı problemlerine neden olabilir. Göz kapakları gözü dış ortamdan korur, gözyaşının göz yüzeyi üzerinde dağıtır ve göze gelen ışık miktarını ayarlar. Göz kapağında en sık görülen hastalık allerjik durumlardır. Göz kapağı içerisinde olan yağ bezlerinin iltihaplanması sonucunda arpacık, tıkanması sonrasında da şalazyon ve kapak kenarında kirpik diplerinde oluşan blefarit diye adlandırdığımız durum sık görülen diğer göz kapağı hastalıklarıdır. Göz kapaklarında bir de şekil bozukluğu oluşturan hastalıklar vardır. Bunlardan en sık görüleni ptozis adını verdiğimiz kapağın düşüklüğüdür. Yine çeşitli nedenlerle göz kapağının içe veya dışa doğru dönmesi, yüz felcine bağlı göz kapağının kapanamaması, tirod bezi hastalıklarına ve yaşlanmaya bağlı şekil bozuklukları, yaralanmalar ve tümörleri başlıca diğer önemli hastalıklarıdır. Belirtiler hastalığa göre değişir. Göz kapağı hastalıklarını oluşturan sebebe göre hastalıkları ilaç veya ameliyatla tedavi etmek mümkündür.
Göz kapağı hastalıklarında görülen belirtiler nelerdir?
Göz kapağı hastalıklarında görülen belirtiler hastalığı oluşturan sebebe göre değişmektedir.
Örneğin allerjik durumlarda kaşıntı en sık görülen belirtidir. Ayrıca göz kapağında şişlik, gözde yaşarma, ışıktan rahatsız olma, kızarıklık ve ağrı olabilir. Göz kapağında arpacık ve şalazyon gibi iltihabi durum varsa bu durumda göz kapağında şişlik ve kızarıklık daha belirgindir. İlk günlerde ağrı da olabilir. Blefaritte kapak kenarında kızarıklık ve kaşıntı belirgindir. Uzun süre devam eden blefarit neticesinde göz kuruluğu belirtileri de görülür. Kapakta şekil bozukluğu oluşturan sebepler kişinin sadece görüntüsünü etkilemez. Örneğin yüz felcine bağlı göz kapağının kapanamaması göz kapağının gözü koruma görevini yerine getirememesine neden olur. Bu da gözde ağrı, kızarıklık, görme bozukluğu ve hatta göz kaybına kadar gidebilir. Göz kapağı düşüklüğü de sadece estetik kusur oluşturmayıp görmeyi de etkileyebilir, göz kapağının içe veya dışa doğru dönmesi yine göz kapağının gözü koruma görevini yerine getirememesine neden olarak gözde ağrı, kızarıklık ve görme bozukluğu oluşturur. Tiroid bezi hastalığına bağlı olarak göz kapaklarında oluşan şekil bozukluğu hastaları sadece olumsuz olarak etkilemez göz kapaklarında şişlik, gözde ağrı, bası hissi, kızarıklık oluşturur. Yaralanmalar düzgün bir şekilde tamir edilmediklerinde de şekil ve fonksiyon bozukluğu oluşur. Tümörler kendilerini iyileşmeyen ağrısız yaralar şeklinde gösterir. Erken dönemde tedavi edildiklerinde herhangi bir şekil bozukluğu ve organ kaybına neden olmazlar.  
Allerjik göz hastalıkları ne şekilde tedavi edilmektedir?
Allerjik hastalıkların tedavisinde amaç allerjik reaksiyonlara neden olan etkenin ortadan kaldırılmasına yönelik olmalıdır. Ancak bu çoğu zaman mümkün değildir. En sık allerjiye neden olan ev tozu, akar, polen, kedi, köpek tüyü ve küftür. Hasta bu etkenlerle karşılaşmadığında hastalık belirtileri de ortadan kalkar, Aksi takdirde temas anında gözde kaşıntı, sulanma, ışığa bakamama, kızarıklık ve göz kapaklarında şişlik oluşur. Tedavide verdiğimiz ilaçlar hastalık belirtilerini düzeltmeye yöneliktir.
Göz kapağında oluşan iltihabi hastalıkların tedavisi nasıl yapılmaktadır?
Göz kapağında bulunan yağ bezlerinin iltihabına arpacık ve yağ bezlerinin uçlarının tıkanması sonucunda oluşan şalazyonun tedavisi aynıdır. Her ikisinde de antibiyotikli ve kortizonlu damla veya pomad kullanılması önerilir. Ayrıca sıcak kompres yapmak yararlıdır. Arpacıkta apseleşme, şalazyonda da medikal tedaviye cevap alınmadığında cerrahi tedavi uygulanır. Göz kapağına oluşan ve blefarit adını verdiğimiz durumda ise kapak kenarında kaşınma, kızarıklık, kirpik diplerinde kepeklenme görülebilir. Uzun sürdüğünde göz kuruluğu belirtileri de oluşturur. Tedavisi medikal olup,süreklilik gösterir. Şalazyon, arpacık ve blefarit bulaşıcı değildir.
Göz kapağı düşüklüğü kimlerde görülür ve tedavisi var mıdır?
Göz kapağı düşüklüğü doğuştan olabildiği gibi, yaşlanma, yaralanma ve bazı kas hastalıkları,  tümör gibi birçok sebeplerle oluşabilir. Tedavisi mümkündür. Göz kapağı düşüklüğü pupilla adını verdiğimiz gözümüzün ortasında bulanan ve görmemizi sağlayan kısmı kapatmadıkça görme etkilenmez ancak estetik bir kusur oluşturur. Kişilere uykulu bir görünüm verir. Tek veya iki taraflı olabilir. İki taraflı olduğunda görmenin etkilendiği durumlarda hastalar görebilmek için kaşlarını kaldırarak, çenelerini yukarı başlarını geriye doğru tutarak veya daha ağır durumlarda elleri ile kapaklarını kaldırarak görmeye çalışırlar. Myasteni olarak adlandırdığımız kas hastalığı dışındaki diğer sebeplerin tedavisi cerrahidir. Tedavisi başarılı bir şekilde yapılmaktadır.
Yüz felci sonrası gözde ne gibi değişiklikler olmaktadır ve tedavi ile düzelme sağlanabilir mi?
Yüz felci sonrasında göz kapağını kapatan adelenin de çalışmaması nedeni ile gözde kırpma ve kapama hareketi olmaz. Bu her iki durumda gözü koruyan en önemli faktörlerdir. Tedavi yüz felcinini geçici mi yoksa kalıcı mı olduğuna, felcin şiddetine, birlikte olan diğer göz problemlerine ve gözyaşı sinrinin etkilenip etkilenmemesine göre değişmektedir. Geçici ve ağır olmayan durumlarda suni gözyaşı damlaları, kapama ve sık kontrollerle tedavi edebiliriz. Ancak kalıcı olan felçte hastanın gözünü sürekli kapalı tutamayız. Üst göz kapağına altın ağırlık koyarak gözünü istemli olarak kapatmasını sağlayabiliriz. Alt göz kapağını da yükseltici cerrahi müdahalelerle hastanın gözünü kapatmadan hem gözünü korur hem de daha iyi bir estetik görünüm sağlayabiliriz.
Tiroid hastalığına bağlı göz kapağında ne gibi şekil bozukluğu olur ve tedavisi nasıl yapılmaktadır.
Tiroid hastalığına bağlı olarak göz arkasındaki dokularda artış olur. Gözü öne doğru iter ve kapak aralığı açılır. Ayrıca bu hastalık sırasında artan sempatik aktivite özellikle üst göz kapaklarının geriye doğru çekilmesine neden olur. Tıpta dehşetli bakış diye adlandırılan bu görüntü estetik olarak hastaları rahatsız eder. Kapak aralığının fazla açılması ve gözün tam olarak kapanamaması yanma, kızarıklık ve ışıktan rahatsız olmaya neden olur. Hastalığın aktif olduğu dönemde suni gözyaşı, güneş gözlüğü, yüksek yastık, gece kapama gibi tedaviler önerilir. Aktif dönem geçtikten sonra kapaklara cerrahi müdahale yapılarak göz eski şekline kavuşturulur.   
Yaşlanma ile gözde oluşan kapak değişiklikleri nelerdir?
Yaşlanma sonucunda kaşta ve üst göz kapağında düşme, ciltte bollaşma ve sarkma, alt kapak kenarında içe veya dışa dönme, göz çevresine yağ torbalanmalarının veya çöküklüklerinin oluşmasıdır.  Bu değişikliklerinin bir kısmı sadece yaşlılarda değil bazen kalıtsal olarak gençlerde de görülebilir. Tüm bu değişiklikleri cerrahi olarak düzeltmek mümkündür.
Göz kapağı yaralanmalarında sonra şekil bozukluğu oluşmaması için nelere dikkat etmek gerekir?
Göz kapağı vücudumuzun en ince ve hassas cildine sahiptir. Kanlanması çok iyi olduğu için yaralanmalardan sonra çok çabuk iyileşmektedir. Özellikle kesilerde düzgün iyileşmesi ve az iz bırakması için mutlaka bu konuda deneyimli hekimler tarafından uygun şekilde dikilmesi gerekir. Kapağın iç kısımda olan yaralanmalarında da dikmeden önce gözyaşı yollarının kesilip kesilmediğinin kontrol edilmesi kesilmişse de önce bunun onarılması gerekir.
Göz kapağı tümörlerini tanımak mümkün müdür ve ameliyattan sonra tekrarlar mı?
Göz kapağında ileri yaşta iyileşmeyen ağrısız bir yara varsa mutlaka tümörden şüphelenmek gerekir ve mutlaka bir göz hekimine başvurulmalıdır. Teşhisi kolaydır. Halk arasındaki inanışın aksine tümör tam olarak çıkarıldığında tekrarlamaz. Ancak çıkarılan dokunun mutlaka patalojik incelenmesinin yapılaması gereklidir.

 
 
 

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Müslime Akbaba

Prof. Dr. Müslime AKBABA, 1958 yılında Maden’de doğmuştur. 1969 yılında Konya 23 Nisan İlkokulu'ndan, 1972 yılında Ankara Etlik Ortaokulu'ndan,  ve 1975 yılında Ankara Kız Lisesi'nden mezun olarak lisans öncesi eğitimlerini tamamlamıştır. 1975-1981 yılları arasında Ankara Hacettepe Üniversitesi ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tıp eğitimini almış ve tıp doktoru unvanı almıştır. Prof. Dr. Müslime AKBABA, mecburi hizmet yükümlülüğü kapsamında 1982-1984 yılları arasında Çorum Cemilbey Sağlık Ocağı ve Verem Savaş Dispanseri'nde görev yapmıştır. 1984-1987 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'nda ihtisas eğitimini tamamlamış ve Göz Hastalıkları Uzmanı olmuştur. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı'nda 1988 yılında Yardımcı Doçent, 1992 yılında D ...

Etiketler
Göz kapağında kaşıntı
Prof. Dr. Müslime Akbaba
Prof. Dr. Müslime Akbaba
İstanbul - Göz Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube