Gebelikte varis nasıl oluşur? tedavi yöntemleri nelerdir ?

Gebelikte varis nasıl oluşur? tedavi yöntemleri nelerdir ?

Gebelikle birlikte gittikçe büyüyen rahmin hemen yakın komşuluğundaki ana toplardamarlara (iliak venler ve vena cava inferior) yaptığı baskı sonucu bacaklardaki damar kapakçıkları bozulmaya başlar, venler genişler, ven duvarları direncini kaybederek genişler. Bu gelişmelerin sonucunda gebeliğin sonunda büyük bir kısmı kalıcı olan varisler ve venöz yetersizlik oluşur.Gebelikte varis nasıl oluşur? Gebelikle birlikte gittikçe büyüyen rahmin hemen yakın komşuluğundaki ana toplardamarlara (iliak venler ve vena cava inferior) yaptığı baskı sonucu bacaklardaki damar kapakçıkları bozulmaya başlar, venler genişler, ven duvarları direncini kaybederek genişler. Bu gelişmelerin sonucunda gebeliğin sonunda büyük bir kısmı kalıcı olan varisler ve venöz yetersizlik oluşur.

Varislerde öncel tedavi yöntemleri

Kılcal varisler için uygulanan skleroterapi, köpük, radyofrekans, termokoagülasyon tedavileri günübirlik tedaviler olup muayenehane şartlarında yapılabilmekte ve kişi normal günlük yaşantısını olağan şekliyle sürdürebilmektedir. Endovenöz lazer ve estetik mini flebotomi uygulamaları ise daha ilerlemiş varislerde uygulanan günübirlik işlemlerdir. Varis hastalığının en ileri formu sayılan venöz yetersizlik operasyonları bile gelişen cerrahi tekniklerle yapılabilmekte, bir gecelik yatış sonrasında hasta hastaneden yürüyerek ayrılmaktadır.

Kimler risk altındadır ?

Eğer gebelik öncesinde varisler varsa, varisler olmasa da genetik yatkınlık, ebeveynlerde varis, venöz yetersizlik, damar içi pıhtılaşma hikayesi mevcut ise bu kişilerin gebelik sırasında veya sonrasında ciddi problemler yaşayabileceklerini bilmeleri gerekir.

Varis oluşumunu artıran etmenler ?

Gebelik boyunca gerek hormonal, gerekse psikolojik nedenlerle artan iştah aşırı kilo almaya neden olursa varis gelişme hızı katlanarak artar. Bu nedenle gebelik ideal kiloya yakın bir ağırlıkla başlarsa ve gebelik takibini yapan kadın doğum uzmanının önerileri doğrultusunda kilo kontrolü yapılırsa varis gelişiminden en az zararla kurtulmak mümkün olabilir. Gebelik boyunca ortalama 11-12 kilodan daha fazla kilo alınmamalıdır. Yine gebelik süresince artan tuz alımı, gebeliğin ilerleyen safhalarında hareketliliğin azalması, düzenli yürüyüş yapılmaması daha çok varis gelişimine ve belki de ileride annenin ciddi sağlık problemlerine dönüşebilecek olan venöz yetersizliğe neden olur.

Varisler açısından gebeliğe nasıl başlandığı önemli !

Anne olmayı planlayanların varis ve venöz yetersizlik açısından kalp damar cerrahi muayenesi, gerekli görüldüğünde venöz doppler ultrason, venografi gibi tetkiklerle incelenmeleri gerekir. Eğer planlı gebelik öncesi bu hastalıklardan herhangi birisi saptanırsa tedavilerinin çeşitli yöntemlerle yapılması, gebeliğin bu tedavi aşamasından sonra gerçekleşmesi en doğru yol olacaktır. Gebelik öncesinde birkaç kılcal varis önemsenmez ise doğum sonrasında bazen ameliyat gerektirebilecek varisler haline dönüşebilir ayrıca bu varisler altta yatan venöz yetersizlik hastalığının belirtileri de olabilir. Bu nedenle varisler açısından gebeliğe nasıl başlandığı önemlidir.

Derin toplardamar pıhtılaşması (derin ven trombozu)

Venöz yetersizliğin gebeler açısından en talihsiz sonucu sıklıkla oluşan yüzeysel toplardamar pıhtı ve iltihapları (tromboflebitis) ve derin ven trombozu yani “derin toplardamar pıhtılaşması”dır. Derin ven trombozu oluşmuş hastaların bir kısmında ise pulmoner emboli olarak adlandırdığımız akciğerde bacak venleri kaynaklı pıhtı gelişebilir ki bu ölümcül olabilen ciddi bir damar hastalığıdır. Gebelikte derin ven trombozu riski 5 kat, lohusalıkta bir 5 kat daha artarak normalin 10 katı bir orana ulaşır. Gebelikte derin ven trombozu olasılığının artmasının en büyük nedeni rahmin toplardamarlara basısı ve karın içi basıncının artmasıdır. Gebelik öncesi varis ve venöz yetersizliği bulunanlar için risk çok daha yüksektir. Gebeliğin en çok kilolu ve en az hareketli olunan son üç ayı sıcak yaz aylarına denk gelenlerde bu olasılıklar daha da yüksektir.

Derin ven trombozunun belirtileri

Derin ven trombozunun klinik belirtileri bacaklarda oluşan ağrılar ve şişliği takiben solunum zorluğu, hızlı soluma, nefes açlığı, terleme, kan tükürme, öksürük, bayılma, göğüs ağrısı, ani sağ kalp yetersizliği, ani tansiyon düşüklüğü şeklinde ortaya çıkar. Ani şuur kaybı ve açıklanamayan ani solunum sıkıntılarında akciğer embolisi düşünülmelidir. Yardımcı muayene yöntemleri içinde D-Dimer testi, ventilasyon- perfüzyon akciğer sintigrafisi ve spiral BT vardır. Radyolojik yöntemlerin gebelerde kullanılması kısıtlıdır ve risklidir. Kadınlar için diğer bir önemli risk de derin ven trombozu olasılığının oral kontraseptif (doğum kontrol hapı) kullananlarda artmasıdır. Günümüzde koroner hastalıkları ve osteoporozu önlemek için özellikle menopozda ostrojen ve progesteron preparatları sıklıkla kullanılmaktadır ki bu preparatların derin ven trombozu risklerini arttırdığı gösterilmiştir. Gebeliğe bağlı en riskli dönem doğumdan sonraki ilk bir haftadır. Varisler, az su içilmesi, sık gebelikler, obezite ve ileri anne yaşı uzak pıhtı riskini daha da arttırmaktadır. Derin ven trombozuna bağlı pulmoner emboliden kurtulan hastayı uzun dönemde hayatının sonuna kadar uğraştıracak olan posttromboflebitik sendrom, venöz ülserler (bacak yaraları) ve pulmoner hipertansiyon gibi komplikasyonlar bekler, bu nedenle hemen tedaviye başlanmalıdır.

Dikkat edilmesi gereken noktalar…

Gebelikteki derin ven trombozu ve tromboflebitis tedavisi düşük molekül ağırlıklı heparinlerle yapılır. Derin ven trombozu, akciğer embolisi ve tromboflebitis geçirmiş olan gebelerde hamilelik sonlanıncaya kadar düşük molekül ağırlıklı heparin kullanılmalıdır. Korunmada düşük molekül ağırlıklı heparinler, varis çorapları, elastik bandajlar, bol sıvı alımı (günde en az 2,5 litre su) ve yürüyüş en önemlileridir. Gebelik periyodu boyunca kabul edilebilir seviyelerde ve az kilo almaya özen gösterilmelidir. Doğum sonrasında anne en erken zamanda ayağa kaldırılmalı ve yürümesi sağlanmalıdır. Lohusalık nedeniyle geleneksel olarak uzun süre yatan ve hareketsiz kalan annelerde derin venöz trombozlar daha sık oluşur. Gebelik öncesinde erken varis tedavisi ve riskli gebelerde profilaksi yapılması bir milyonda 550 - 600 kişinin hayatını kurtarmaktadır ve kurtarılan her canın aslında iki can olduğu, kıymetinin de ölçülemeyecek bir değer olduğu unutulmamalıdır.

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Mehmet Okan Özdemir

İlköğrenimimi Ankara Gazi Osman Paşa İlkokulunda, Ortaokul ve Lise öğrenimimi 1972-1979 yılları arasında T.E.D Ankara Koleji’nde tamamladıktan sonra Bursa  Tıp Fakültesini kazandım. 1985 yılında Tıp Fakültesinden mezun olduktan sonra zorunlu hizmetimi 1985-1987  yılları arasında Rize Fındıklı Verem Savaş Dispanseri Başhekimi olarak sürdürdüm. 1987-1992 yılları arasında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak çalıştım ve 1992 yılında uzman olarak SSK Bursa Bölge Hastanesinde Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı olarak göreve başladım.Bu sürenin önemli bir bölümünde Klinik Sorumlusu ve İSO Kalite Eğitmeni olarak görev yaptım. Askerliğimi İzmir Hatay 8OO Yataklı Askeri Hastanede tamamladıktan sonra kesintisiz olarak 17 yıl çalıştığım  Bursa Çekirge Devlet Hastanesinde ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
Etiketler
Gebelikte varis
Op. Dr. Mehmet Okan Özdemir
Op. Dr. Mehmet Okan Özdemir
Bursa - Kalp Damar Cerrahisi
Facebook Twitter Instagram Youtube