Gebelik ve lohusalıkta psikolojik sorunlar

Gebelik ve lohusalıkta psikolojik sorunlar

GEBELİKTE VE DOĞUM SONRASI DÖNEMDE KARŞILAŞILAN PSİKOLOJİK PROBLEMLER

Depresyon ve sıkıntıyla seyreden psikolojik rahatsızlıklar gebelik ve doğum sonrası dönemde sık görülür. Bu hastalıklar, kadının gebelik döneminde kendisiyle ilgilenmesine ve doğumdan sonra da bebeğine yeterli annelik yapabilmesine engel olur. Çok farklı şekil ve şiddette karşılaşabileceğimiz bu hastalıklar gebelik öncesi var olabilir veya gebelikte ve doğum sonrası dönemde ortaya çıkabilir. Hafiften ağıra doğru bu problemleri 3 başlık altında toplayabiliriz;

1- Doğum Sonrası Hüzün (Postpartum Blues): Doğum sonrası psikolojik problemler içerisinde en hafif olanıdır. Doğumu takip eden hafta içerisinde 3.-5. günler arasında başlar, birkaç saat ile birkaç gün kadar sürer. Doğum sonrası 10. günde şikayetler tamamen kaybolur. Duygu durumunda değişkenlik ve ağlama atakları en sık belirtilerdendir. Ayrıca huzursuzluk, sıkıntı hissi, başağrısı, uyku ve konsantrasyon bozuklukları görülmektedir. Nedeni kesin olmamakla birlikte, doğum sonrası ani düşüş gösteren hormonlar ve diğer biyolojik değişiklikler sorumlu tutulmaktadır. Kadınlarda %30 ile %80 oranında görüldüğü bildirilmektedir.

Tablo hafif ve geçici olduğu için herhangibir tedavi gerektirmeden kendiliğinden geçer. Herhangibir sekel bırakmaz. Böyle bir problemin varlığının bilinmesi, ortaya çıktığında gerekli destek verilmesi ve izlem önemlidir. Eşi ve diğer aile üyeleri anneye destek olmalı, yalnız bırakmamalıdırlar.

2- Doğum Sonrası Depresyon: Depresyon gebelik öncesi varolabileceği gibi, gebelikte ve doğum sonrasında da ortaya çıkabilir. Hastalık genellikle 3-4 ay sürer, nadiren 1 yıldan uzun devam eder. Başlıca belirtiler çökkün bir psikolojik yapı, çevreye karşı ilginin azalması, aşırı iştah artması veya azalması, uykusuzluk veya aşırı uyuma, kendisini yetersiz ( kendisinin yeterince iyi bir anne olamadığı ve çocuğunun bu nedenle sıkıntı çektiği düşüncesi ) ve değersiz hissetme, düşünme ve konsantrasyon yeteneğinde azalma, tekrarlayan intihar ve ölüm düşünceleri taşıma şeklinde sayılabilir. Gebelikte ve doğum sonrası depresyonun % 16-18 oranlarında görüldüğü bildirilmektedir.

Başlıca risk faktörleri önceki gebelikte geçirilmiş depresyon, ailede depresyon hikayesi, erken yaşta anne olma, düşük ekonomik seviye, eş ve aile ilişkilerinin kötü olması, son 6-12 ay içerisinde stresli bir olay yaşanmış olması, geçmişte veya o anda şiddet görmüş olma şeklinde sayılabilir. Gebeliğinde depresyona girmiş kadınlar fazla alkol, sigara ve bağımlılık yapıcı maddeler kullanırlar, kötü beslenirler. Bulantı-kusma yakınmaları çok olur ve gebelik dönemleri sağlıksız seyreder. Bu da bebeğin gelişimini olumsuz etkiler, erken doğum riskini arttırır. Bu bebekler düşük doğum ağırlıklı doğar. Doğum sonrası gelişen depresyonlarda annelerin bebeklerine zarar verme riskleri olabilir. Bu nedenle gerek gebelik sırasında, gerekse doğum sonrası dönemde tedavi edilmeleri gerekmektedir. Tedavi ilaç, psikoterapi ve destek tedavisi şeklinde özetlenebilir. Günümüzde birçok antidepresan ilaç gebelikte ve doğum sonrasında kullanılabilmektedir. Bazen tedaviye sıkıntı giderici ilaçlar (anksiyolitik) eklenmesi gerekebilir. Psikoterapinin ilaç tedavisine eklenmesi, iyileşme oranını arttırır. Ayrıca bu annelere eş ve ailelerinin anlayışlı ve destekleyici yaklaşımı hastalığın tedavisinde çok önemlidir.

3- Doğum Sonrası Psikoz: Doğumu takiben oluşan çeşitli psikososyal olaylar ve hormonal değişikliklerin tetiklediği ağır bir psikolojik bozukluk tablosudur. Her 1000 doğumda 1-3 oranında görülür. Manik-depresif hastalığı olanlarda risk artmaktadır. Bir kez görüldükten sonra diğer gebeliklerde tekrarlama riski % 21-75 arasında değişmektedir.

Belirtiler tipik olarak doğum sonrası ilk iki hafta içerisinde başlar. Başlıca belirtiler ağır depressif bir psikoloji, suçluluk ve değersizlik duygusu, düşüncede karışıklıklar, kendine aşırı güvenme ve kendini büyük görme, işitsel ve görsel halüsinasyonlar (gerçek olmayan şeyleri görme ve duyma), uykusuzluk ve aşırı aktivite, dikkat dağınıklığı ve düşüncede oynaklık şeklinde sayılabilir. Ağır formlarda öldürmeye eğilim gösteren davranışlar olabilir. Bu davranışlar kişinin kendisine veya bebeğine karşı olabilir. Bu nedenle doğum sonrası psikoz tabloları acil tıbbi durumlar olarak değerlendirilmeli ve hastayı en azından bir süreliğine hastaneye yatırarak tedavisi düzenlenmelidir.

Tedavide duygu durumu stabilize (düzelten) eden ilaçlar ( lityum, akproik asit) ve antipsikotik ilaçlar kullanılır. Hastanın durumunda belli bir iyileşme sağlandıktan sonra tedaviye psikoterapi de eklenebilir.

 

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Alparslan Baksu

Prof. Dr. Alparslan BAKSU, 1962 yılında doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1985 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapmış ve 1992 yılında Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmuştur. Uzmanlık eğitimi sonrasında 1993-2012 yılları arasında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Başasistan olarak görev yapmıştır. 1998-2002  yılları arasında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Klinikleri Merkezi Doğumhane Koordinatörlüğü  ve 2004-2008  yılları arasında Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Klinikleri Merkezi Ameliyathane Koordinatörlüğü  görevlerinde bulunmuştur. 2007 yılında ise Toronto Üniversitesi, Princess Margaret ...

Etiketler
Gebelik döneminde etkilenen hastalıklar
Prof. Dr. Alparslan Baksu
Prof. Dr. Alparslan Baksu
İstanbul - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube