Etkili teknoloji kullanımı

Etkili teknoloji kullanımı

Çocuklarımızı yarının yetişkinleri olarak görebildiğimiz ölçüde, gelecekte onlardan alma istediklerimizi, şimdiden onlara sunmayı başarabiliriz. Çocukların, yetişkinlere göre daha yönlendirilebilir ve etki altına alınabilir olmaları, onların ileride karşımıza çıkacak yetişkin zevkinin belirleyicisi olacakları gerçeği ile birlikte değerlendirilmelidir. Bir çocuk aile içerisinde büyür, öğrenir, olgunlaşır. Aile ise toplum içerisinde beslenir, şekillenir, değişir ve gelişir. Toplumsallaşma süreci insan yavrusunun toplumun bir üyesi haline gelme süreci olarak ele alınır. Çocuğun gelişim sürecine etki eden toplumsal değişkenler içindeki teknolojinin etkisi artık kaçınılmaz olarak başköşedeki yerini almıştır.

Modern teknoloji ve yenilikler eğitimde oluşturduğu farklılıkların sonucudur ve geleceğin toplumunu hazırlamaktadır. İnsanlar okuduklarının %10 unu, sadece işittiklerinin %20 sini, sadece gördüklerinin %30 unu,  görüp işittiklerinin %50 sini, , söylediklerinin %70 ini, ,yapıp söylediklerinin %90 ını hatırlamaktadırlar. eğitimde çok ortamlı öğrenme durumlarının oluşturulması gereğini ortaya koymaktadır.

Küçük çocuklar yaşadıkları ve çevrelerinde gördükleri her şeyden öğrenebilirler. Bu dönemde çocuğa sağlanabilecek zengin yaşantılar çocuğun gelişimini olumlu yönde etkiler. Teknolojinin bilgi alışverişi sağlayan bir öğrenme aracı olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Eğitim ve teknoloji insan yaşamını daha etkili ve verimli hale getirilmesinde önemli rolü olan temel iki etmendir. Her iki öğede insanın doğal ve sosyal çevresine egemen olma çabasında başvurduğu iki temel araç olmuştur.

Öğrenmeyi desteklediği ve kolaylaştırdığı belirtilirken, çocukların bilişsel, sosyal-duygusal, psikomotor ve dil gelişimi alanlarında gelişmelerine destek sunduğu vurgulanmaktadır. Ders içi eğitsel etkinliklerindeki teknolojiyi  uygun kullanımı eğitimin kalitesini arttırmak ve her çağdaki çocukların gelişimine her alanda katkı sağlamaktadır. Aynı zamanda, uygulanan program da teknolojinin etkili kullanılması hayal gücü ve yaratıcılık üzerindeki olumlu etkileri ortaya konmuştur.

Uygun kullanım demek; programa açıklık getirmesi, içeriği zenginleştirmesi, öğrenmeyi bireyselleştirmesi, kullanışlı olması, farklılık katması, öğrenmeyi somutlaştırabilmesi ve programı bütün olarak genişletmesi olarak görülmelidir.

Öğretimde farklı yollarla, bilgiyi farklı şekilde işleme ve sunma gereği, bilgisayarları ideal ortamlar haline getirmektedir. Yeni yazılımlar sayesinde farklı ihtiyaçları olan öğrencilere, bilgiyle farklı şekillerde uğraşma fırsatı yaratılmaktadır. Eğitim etkinliklerinin hayatla bütünleştirilmelerine olanak sağladığı da ortaya konmaktadır.

Teknolojinin yararları konusunda söylenebilecekler: -Çocuk kendi kendine bir oyun dünyası yaratabilir, -eğitim için gerekli öz disiplini kazanabilir. -dikkatini yoğunlaştırma ve sürdürme alışkanlığı kazanabilir, -sessiz, zihinsel çalışmalardan zevk almayı öğrenebilir, -çalışma sonunda birikim sağlama alışkanlığı kazanabilir, -çocuğu şımarıklığa itmez, -tutarlılık duygusu kazandırır, -iletişimselliğe yöneltir, -dil duygusu ve matematik duygusu gelişir. çocuklar bireysel öğrenme yapabilir, kendi hız ve bilgi düzeylerine göre ilerleme kaydedebilirler.

Teknolojide yaşanan herhangi bir gelişme, eğitimi şu yönlerden etkilemektedir.

1. Teknolojik ortamda yaşayacak bireylere gerekli genel yetenekleri kazandırma.

 2. Teknolojik ortamın gerektirdiği niteliklere sahip insan gücünü yetiştirme.

3. Teknolojik olanaklardan yararlanma.

4. Eğitim ve öğretime erişimi artırma.

5. Öğrenimin kalitesini yükseltme.

 6. Teknolojik değişime karşılık verme.

7. Öğrencilere çalışma ve özel hayatlarında ihtiyaç duyacakları becerileri teknoloji ile sağlama.

Gelişim içinde bulunduğu yaş grubuna ve algılama düzeyine uygun seçilen teknolojik programların doğru yerde ve zamanda kullanıldığında; çocuğun gelişimine olumlu katkı sağlayacağı göz ardı edilmemelidir.

0-2 yaş aralığı

Piaget’in ilk dönemi olan duygu-motor döneminde (0-2 yaş) bebeğin düşünceleri, onun fiziksel aktivitelerine dayalıdır. Şemalar, ilkel zihinsel yapılar bilginin en temel birimleridir. Çok çeşitli ve karmaşık olan bilişsel şemanın gelişimiyle birlikte bebek, dokunabilirim, yiyebilirim gibi düşüncelerini organize edebilir ve zamanla davranışları arasında seçici olmayı öğrenir. Medyanın ilk bozucu etkisi bu şema gelişiminin oluşum sürecinde orta ya çıkar. iki yaşın altındaki çocuklar görsel medyaya maruz kalmamalıdır. Örneğin televizyona bakarak ilgisini odaklayan çocuk, hızlı ve akıcı görüntülerden etkilenir ve zihnin kalıcı şemasal alışkanlıkları oluşturmasını güçleştirebilir. Erken çocukluk dönemi, beyin gelişimi açısından önemlidir. Çocuğun temel kavramları öğrendiği dönemdir. Bu yanıyla öğrenmenin temelini somut kazanımlar ve deneyimler oluşturmaktadır. Örneğin, yetişkin algısına uygun bir akış içermekte olan televizyon, hızlı geçişleri ve soyut yapısıyla bu dönem çocukların algılarına uygun değildir. Çocuk içsel olarak anlamlar kuramadığı için, bir şeyler inşa edememeye başlar, böylece kopuk ve kesik dikkat aralıkları geliştirir. Medya ortamlarının, bebeğin etkili bağlantılar kurmasını sağlayan fiziksel beyin gelişimini etkileyerek, dikkatin sürekliliği üzerinde bozucu etki oluşturması söz konusudur.

Teknolojik Ürünlerin 2-3 Yaş aralığında Duygusal Gelişime etkisi

0-3 yaş arasındaki çocukla birlikte paylaşılan zaman, onun kişilerarası iletişime alışmasına ve yavaş yavaş sosyal çevresini tanımasına yol açar. İletişimin temel esası olan konuşma becerilerinin temelini bu dönemde atar. Bu dönemde aşırı miktarda medya etkisine maruz kalan çocuk duygusal ve sosyal iletişime geçmede zorlanabilir. iki yaşından büyük çocuklarda eğitsel açıdan yararlı olabileceğini ve sosyal becerilerini, dil gelişimlerini ve okula hazırlık konusundaki katkılarının olabileceğini belirtmektedir.

3-7 Yaş Duygusal Gelişim ve teknoloji

3 yaş üzeri çocukların işlem öncesi dönemde olmaları ve somut işlemlere ihtiyaç duymaları, hareketsel açıdan sözel dinleyiciler olamayacakları, hareketli, değişken durumlara ihtiyaçları olduğu bilinmektedir. bu dönemde çocuğun gereksinimi olan şeyler, yapıcı ve gelişimini hızlandırıcı hayallerdir. çocuk yetişkin düzeyinde bir olgunluğa ulaşıncaya kadar bilişsel, duygusal ve davranışsal gelişimi, kişisel donanımıyla paralel olarak farklılıklar gösterir, olaylar arasında yeni bağlantılar kurabilmesi, algısal gelişiminin beraberinde gelir. Bir sosyalleşme aracı olarak karşımıza çıkan medya ürünleri, aynı zamanda çocuğun yaşamadığı deneyimleri de ona sunabilen bunu kendi deneyimi gibi algılanmasına yol açan araçlardır. Okul öncesi dönem (3-7yaş) neyin hayal, neyin gerçek olduğunun ayırt edilemediği bir dönemdir. Bu dönem çocukları henüz bilişsel gelişim olarak somut düzeyde oldukları için somutlaştıramazlar. Bu problemler teknolojik cihazlar vasıtasıyla adeta “Okul” haline dönüştürülerek, okullarda öğretilen soyut bilgiler bu yolla somut yaşantılar vasıtasıyla öğrenme oranlarını artırabiliriz.

Bu makale 9 Şubat 2021 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Büşra Gök

Psikolog Büşra Gök, Çankaya Üniversitesi İngilizce Psikoloji bölümü mezunuyum. Mezuniyet sonrası özel eğitim ve kurumsal okulda çalıştım. 2018 yılından itibaren aktif olarak danışan görmekteyim. Özgül öğrenme ( Disleksi) bozukluğu için; PREP VE TURKCEMATH eğitimimi tamamladım. Çözüm odaklı terapi, Travma ve Krize müdahale, Cinsel terapi, Aile ve Çift danışmanlığı, Kaygı, depresyon, Panik atak- Panik bozukluk, Motivasyonel, erteleme- tembellik psikolojisi ile yetişkinlerle bireysel çalışmaktayım. Aynı zamanda çocuklar için oyun terapi ebeveyn tutum danışmalığı ve gelişimsel dönemleri takibini yapmaktayım

 

Etiketler
Psikoloji
Psk. Büşra Gök
Psk. Büşra Gök
Ankara - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube