Jinekomasti tedavisinde ameliyat izini en aza indirgemek, endoskopi-destekli yağ alma (liposuction) yöntemiyle mümkün!
Erkeklerde meme dokusunun büyümesi ve sarkması ‘Jinekomasti’ olarak adlandırılır. Eski yunancada kadın ve meme anlamına gelen ‘gyneco’ ve ‘mastos’ kelimelerinin birleşmesi sonucunda oluşan bu terim ilk kez Bergamalı Galen tarafından MS 2. yüzyılda kullanılmıştır. Erişkin toplumda yaklaşık %35 oranında karşılaşılan jinekomasti rahatsızlığı hormonal değişikliğin yaşandığı ergenlik döneminde ve orta yaş üstü grupta sık olarak izlenmektedir. Hatta doğumdan sonraki ilk birkaç hafta boyunca, anneye ait hormonların plasentadan bebeğe geçmiş olması nedeniyle her üç erkek bebekten ikisinde geçici bir süreyle jinekomasti gözlenmektedir. Dolaylı yoldan hormonal dengeyi bozan çeşitli hastalıklar, ilaçlar, aşırı kilolar ve tümörler jinekomasti gelişimine yol açıyorsa da hastaların büyük çoğunluğunda jinekomasti rahatsızlığı için her hangi bir neden tespit edilememektedir.
Meme dokusunda tarif edilen belli belirsiz bir hassasiyeti bir kenara bırakacak olursak hastaların temelde şikayetleri sadece dış görünüşle ilişkili olmaktadır. Özellikle ince kıyafetlerin giyildiği yaz aylarında ve deniz kıyısında söz konusu şikayetler daha da artış gösterir. Kişinin kıyafet seçimini, vücut duruşunu etkiler: Jinekomastisi olan erkek, bedeni kendisi için büyük olan bol kıyafetleri seçip dik durmaktan kaçınarak kambur pozisyonu tercih eder, böylece meme dokusundaki sarkmayı saklamaya çalışır. Bütün bu olumsuz etkiler sosyal stres gelişimine ve özgüven kaybına yol açabilir.
Erkeklerde meme dokusunda yaşanan bu büyüme meme kanseri açısından herhangi bir risk oluşturmaz. Sadece Klinefelter sendromu adı verilen ve son derece nadir olarak rastlanılan genetik bir hastalık meme kanseri açısından riskin artmasına yol açmaktadır. Bu sendrom fizik muayene ve rutin laboratuvar testleri sonucunda şüphe oluşması durumunda DNA incelemesi ile kolaylıkla tanı konulabilen bir rahatsızlıktır.
Jinekomasti Tedavisi
Çok özel durumlar haricinde genellikle başarı sağlayamayan hormon tedavileri bir kenara bırakılacak olursa hastaların büyük kısmında en etkili tedavi yöntemi cerrahi müdahaledir. Jinekomasti rahatsızlığının ortaya çıktıktan sonraki ilk 1-2 yıl içerisinde gerileyip düzelebileceği bilindiği için cerrahi müdahale erişkin döneme girmeden önce pek tercih edilmez. Altta yatan bilinen bir sebep (hastalık, ilaç kullanımı, vb) mevcutsa öncelikle bu etkenin ortadan kaldırılması gerekir. Ancak etken ortadan kaldırılsa bile 1 yılı geçen jinekomasti rahatsızlığının varlığında hastalığın kendiliğinden düzelme şansı son derece azdır.
Meme büyüklüğünün düzeyine ve hastanın tercihlerine göre değişen çeşitli ameliyat yöntemleri mevcuttur. Meme başının renkli kısmının sınırından yapılan bir kesiyle fazla meme dokusu çıkartılabildiği gibi koltuk altı çizgisi üzerinde küçük bir delikten girilerek yapılan yağ alma (Liposuction) işlemiyle de jinekomasti düzeltilebilmekte; bazen de bu iki yöntemin birarada uygulanması gerekmektedir. Yağ dokusunda yaşanan artışın yanısıra meme bezlerindeki büyüme de memenin genel olarak büyümesine ve sarkmasına yol açan önemli bir diğer etkendir. Yağ dokusunun aksine meme bezlerindeki fazlalığı yağ alma (Liposuction) yöntemiyle tamamen çıkartmak çoğu kez mümkün olmamaktadır. Dolayısıyla bu hastalarda yukarıda bahsedilen iki yöntemi birarada kullanmak daha iyi sonuçlar alınmasını sağlayabilmektedir.
Çok büyük meme dokusuna sahip hastalarda deri fazlalığı da mevcut olduğu için ya tek seansta hem deri hem de derialtındaki dokuların fazlalığı alınmakta ya da ilk seansta deri fazlasına dokunulmadan sadece derialtındaki dokular çıkartılmakta ve 6-12 ay beklenerek deri fazlasının kendiliğinden azalması ve hatta tamamen kaybolması beklenmektedir; gerekli görüldüğü takdirde 6-12 ay sonrasında hala deri fazlalığı mevcutsa iki operasyonla deri fazlalığı alınmaktadır. İki seanslı ameliyat sayesinde deri fazlalığının azalması sağlanmakta ve nihai olarak daha az ameliyat izi bırakılması mümkün hale gelmektedir.
Endoskopi-Destekli Yağ Alma (liposuction) İşlemi
Son yıllarda endoskopik yöntemlerin yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya atılan ve gittikçe daha sık olarak tercih edilen bir diğer yöntem de endoskopi destekli yağ alma (Liposuction) işlemidir. Bu ameliyat yönteminde tıpkı klasik yağ alma işleminde olduğu gibi meme altındaki katlantıyla koltuk altı çizgisinin kesişimine yakın 1.5 cm’lik bir ya da iki farklı delikten girilmekte ve yağ alma işlemini takiben endoskopik uçlar kullanılarak geride kalan daha sert kıvamlı meme bezi fazlalıkları traşlanmaktadır. Gerekli olduğu takdirde endoskopi kamerası kullanılarak sözkonusu doku fazlalıklarının doğrudan gözle görülerek çıkartılması da mümkündür. Endoskopi-destekli bu yöntem sayesinde meme üzerinde fazladan yara izi oluşturmadan arzu edilen sonuçların elde edilmesi mümkün olmaktadır. Ancak çok büyük meme dokusuna sahip bazı hastalarda endoskopik yöntem kullanıldıktan 6-12 ay sonrasında geride kalan deri fazlalığına yönelik ikinci bir rötuş ameliyatı gerekli olabilmektedir.
Uygulanan cerrahi yöntem ne olursa olsun operasyon sonrasında ameliyat bölgesinde şişlik ve morluk olması doğaldır. Bu belirtiler genellikle onbeş günle bir ay içerisinde tamamen ortadan kaybolur. Ameliyattan sonraki ilk dört hafta süresince şişleri önlemek üzere özel bir korse kullanılmalıdır. Kesin sonucun alınması için genellikle 3-4 ay beklenmelidir; deri fazlalığının daha belirgin olduğu olgularda bu süre 6-12 aya kadar uzamaktadır.
Jinekomasti ciddi bir sağlık sorunu oluşturmasa da sosyal ve emosyonel anlamda kişinin günlük hayatını olumsuz yönde etkileyebilen bir rahatsızlıktır. Hastalarda olabildiğince ufak yara izleri bırakılarak gerçekleştirilen cerrahi işlemlerin sonuçları hemen hemen daima yüz güldürücü olmaktadır.
