Ebeveynleşme nedir?

Her birey dünyaya geldiği andan itibaren bilişsel, duyuşsal ve psikomotor gelişimi boyunca yerine getirmesi gereken çeşitli sorumluluklarla karşı karşıya kalmaktadır (Yıldırım, 2016). Hemen hemen tüm toplumlarda ve günlük hayatımızda var olan, aile içinde ebeveynlerin çocuğuna karşı yerine getirmesi gereken ve çocuğunun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olduğu sorumlulukları vardır.

Ebeveynleşme nedir?

Ancak bazı durumlarda ebeveynler bu sorumlulukları tam olarak yerine getiremez ya da bu konuda tam bir yeterlilik gösteremez. Bu tür durumlarda ailelerdeki ebeveynlerin yerine getirmesi gereken görev ve sorumluluklar çocuğun omuzlarına yüklenebilir. Munuchin’e
(1988) göre aile içindeki ebeveynlerin yerine getirmesi gereken ancak, çocuğunun omzuna yüklenen bu sorumluluklar ailedeki üyeler tarafından yeniden düzenlenerek denge durumuna ulaşılmaya çalışılır (Akt. İplikçi ve Şahin-Acar, 2019). Ancak burada önemli olan çocuğun yerine getirmesi gereken sorumlulukların onun gelişimsel özellikleriyle uyumlu olarak yerine getirilmesidir (Yıldırım, 2016). Çocukta ebeveynleşme kavramı alanyazında ebeveyn ve çocuk arasındaki rollerin karşılıklı olarak yer değiştirmesini ve aynı
zamanda çocuğun gelişim dönemi özelliklerinin dikkate alınmamasını ifade etmektedir. Ebeveynleşmeye maruz kalan çocuğa yaşıyla orantısız sorumlulukların yüklenerek, çocuk anne babasının ebeveyni haline gelmektedir (Mika, Bergner ve Baum, 1987; Chase, 1999; Munichin ve diğerleri,1967). Ebeveynleşme kavramı üzerine yapılan alanyazın taraması sonucu kavramı açıklamaya yönelik çeşitli tanımlamalar olduğu bulunmuştur (Chase, 1999). Chase’e (1999) göre ebeveynleşme, çocuğun kendi ilgi alanları ve ihtiyaçlarını bir kenara bırakıp ebeveynlerinin ihtiyaçlarına aşırı duyarlı hale gelerek bir nevi kendinden vazgeçerek ebeveynlerinin ihtiyaçlarını yerine
getirmek için çabaladığı bir süreci ifade etmektedir. Bu süreçte her daim ebeveyninin ihtiyaçlarını yerine getirmeye çalışan çocuk, kendi ihtiyaçlarının diğerlerinin ilgi ve istekleri kadar önemli olmadığını düşünerek bu davranım şeklini alışkanlık haline getirmekte ve hatalı çıkarımları ileriki yaşamında da kullanmaya devam ederek kendine duyarsız hale gelmeye başlamaktadır. Böylece kendi ihtiyaçlarına bakmaksızın önceliği her daim başkalarına vermeye alışkanlık haline getirmektedir.

Minuchin’e (1981) göre her ailede bireylerin oluşturduğu alt sistemler mevcuttur ve alt sistemlerdeki üyeler aile içindeki kuralların ve sınırların nasıl olduğuna ya da olması gerektiğine yönelik çeşitli ipuçları sunmaktadır. Bu bağlamda, aile sistemini oluşturan alt sistemler arasındaki sınırların belirsizliği ya da bu sınırların yanlış ve çocuk açısından dezavantajlı olarak belirlenmesini ifade eden ebeveynleşme kavramı, ilişkisel çerçeve içerisinde ele alınmıştır (Boszormenyi-Nagy ve Spark, 1973). Araştırmalara göre ebeveynleşen çocukların anne babaları, bu çocuklardan kendilerinin ebeveyni ya da eşi gibi rol modellere girmesini ve bu rolün sorumluluğu doğrultusunda davranmalarını beklemektedir (Köyden, 2015). Özetle, aile içi ilişkilerin dengesi, ebeveynleşme kavramında yer alan en önemli noktalardan biridir. Ebeveynleşme kavramını, ilişkisel bağlamda ele alan Boszormenyi- Nagy ve Spark (1973); ebeveynleşme kavramını, aile alt sistemlerindeki adaletsiz görev paylaşımının yanı sıra, anne babanın çocuklarından ebeveynlik rolünü bekledikleri bozulmuş ve eşit olmayan bir ilişki örüntüsü olarak ifade etmişlerdir. Ancak bazı durumlarda, karşılılık ilkesine dayanarak yürütülen ilişkilerde aile içi ilişkilerde denge durumu sağlandığında, ebeveynleşmenin zararlı olmadığı bilinmektedir (Boszormenyi- Nagy ve Spark, 1973). Yani çocuğun ebeveyni için ve anne babanın da çocuğu için üstlendiği görevler, dengeli ve karşılıklı olduğunda ebeveynleşme sorun olmaktan çıkmaktadır (Chase, 1999). Bu bağlamda özellikle Türk kültüründe aile çocukların fedakarlık ve olgun davranışlarının olumlu olarak pekiştirilmesi ve bu davranışların desteklenmesiyle, günümüzde pek çok çocuk, ebeveynleşmeye aile içinde yaş aralığı fark etmeksizin maruz kalabilmektedir. Köken aileye karşı sınır koyabilmek ve gereken durumlarda hayır diyebilme becerisini kazanmak, bireyi ailesine ve toplumdaki diğer kişilere karşı daha kötü bir kişi haline getirmemekte aksine kendisini korumasına yardımcı olmaktadır. Çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe kadar her gelişim döneminde görülebilen ebevyenleşme olgusuna yönelik her bireyin farkındalık kazanması dileğiyle..

Uzman Psikolojik Danışman
Zehra Ezer

Bu makale 27 Ocak 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Dan. Zehra Ezer

Psk. Dan. Zehra Mezgil lise öğreniminin ardından Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümünü başarı ile tamamlayarak psikolojik danışman unvanını almıştır. Yüksek lisansını yine aynı okulda devam etmektedir. 

13. Ulusal PDR Öğrencileri Kongresi ve 14. Ulusal PDR Öğrencileri Kongresi'ne katılım sağlamış olup dinleyici katılım belgesi ve ACT (Kabul Kararlılık Terapisi) Çalıştayı Katılım Belgesi'ni almaya hak kazanmıştır.

Psk. Dan. Zehra Mezgil mesleki çalışmalarına Gelidonya Psikolojik Danışmanlık Merkezi'nde devam etmektedir.

 

Etiketler
Ebeveyn
Uzm. Psk. Dan. Zehra Ezer
Uzm. Psk. Dan. Zehra Ezer
Antalya - Psikolojik Danışman
Facebook Twitter Instagram Youtube