Çocuklukta Öğrenilen İlişki Dili Yetişkinlikte Nasıl Tekrar Eder?

İlişki Dili Nedir?
İlişki dili, bir insanın yakınlık kurma biçimidir. Nasıl bağlandığı, nasıl uzaklaştığı, duygularını nasıl ifade ettiği ya da hangi durumlarda sustuğu bu dilin parçalarıdır. Bu dil; söylenenlerden çok, öğrenilenlerle şekillenir.
Çocuklukta bakım verenlerle kurulan ilişki, çocuğa şunu öğretir:
“Bir ilişkide ne beklemeliyim, neye katlanmalıyım, ne zaman geri çekilmeliyim?”
Bu öğrenme çoğu zaman sözlü değildir. Daha çok hissedilen, deneyimlenen ve tekrar eden durumlarla içselleştirilir.
Çocuklukta Öğrenilen Temel Mesajlar
Çocuklukta alınan bazı temel duygusal mesajlar, yetişkinlikteki ilişki dilinin çekirdeğini oluşturur. Örneğin;
Duyguların küçümsendiği bir ortamda büyüyen bir çocuk, yetişkinlikte duygularını bastırarak ilişki kurabilir.
Sevginin koşullu olduğu bir ailede yetişen birey, ilişkilerde kabul görmek için sürekli uyum sağlayabilir.
İhmalin ya da tutarsızlığın olduğu bir ortamda büyüyen kişi, yakınlıkla mesafe arasında gidip gelen ilişkiler kurabilir.
Bu mesajlar “doğru” ya da “yanlış” olarak kaydedilmez. Sadece “ilişki böyle bir şey” algısı oluşur.
Yetişkinlikte Tekrar Eden Kalıplar
Yetişkinlikte bazı ilişkilerin başta çok tanıdık gelmesi tesadüf değildir. Kişi, çocuklukta öğrendiği ilişki dilini yeniden konuşabileceği insanlara çekilebilir. Bu bazen güven hissi yaratır, bazen de nedenini açıklayamadığı bir rahatsızlık.
Örneğin çocukken duygusal olarak yalnız kalan biri, yetişkinlikte de duygusal olarak erişilemeyen partnerlerle ilişki kurabilir. Bu durum bilinçli bir tercih değildir; tanıdık olanın tekrar edilmesidir.
Burada önemli bir yanılgı vardır: Kişi sorunu karşısındaki insanlarda arar. Oysa tekrar eden şey çoğu zaman ilişkide kullanılan dildir, kişiler değil.
“Bunu Neden Hep Ben Yaşıyorum?” Sorusu
Bu soru, farkındalığın başladığı noktadır. Çünkü tekrar eden ilişki dinamikleri tesadüf değildir. Ancak bu durum kader de değildir.
İnsan, çocuklukta öğrendiği ilişki dilini değiştirebilir. Fakat önce bu dili fark etmesi gerekir. Hangi durumlarda susuyorum? Ne zaman kendimden vazgeçiyorum? Yakınlık arttığında ne yapıyorum? Bu sorular, ilişkinin bugünü kadar geçmişini de görünür kılar.
Değişim Nerede Başlar?
Değişim, geçmişi suçlamakla değil; bugünü fark etmekle başlar. Çocuklukta öğrenilen ilişki dili bir hayatta kalma stratejisiydi. O dönem işe yaramış olabilir. Ancak yetişkinlikte aynı strateji her zaman işlevsel değildir.
Yeni bir ilişki dili öğrenmek, kişinin kendine şu izni vermesiyle mümkündür:
“Artık farklı bir şekilde bağlanabilirim.”
Bu süreç kolay değildir. Çünkü yeni olan her şey gibi, başta güvensiz hissettirebilir. Ancak farkındalık arttıkça tekrarlar yavaşlar.
Yetişkinlikte yaşanan ilişki sorunlarının tamamı çocuklukla açıklanamaz; ancak çoğu, orada öğrenilen dilin izlerini taşır. İnsan ilişkilerinde tekrar eden kalıplar, geçmişin bugünde konuşma biçimidir.
Eğer bir ilişkide kendinizi sürekli aynı duygusal noktada buluyorsanız, soru şu olabilir:
“Ben bu ilişkiyi gerçekten bugünde mi yaşıyorum, yoksa çocukluktan kalan bir dili mi konuşuyorum?”
Bu soruyu sormak, yeni bir dil öğrenmenin ilk adımıdır.

