Doktorsitesi.com

ÇOCUKLARDA TIRNAK YEME

Prof. Dr. Seher AKBAŞ
Prof. Dr. Seher AKBAŞ
16 Aralık 202453 görüntülenme
Randevu Al
Tırnak yeme çok yaygın ve bir istenmeyen davranıştır. Sıklığı çocukluktan ergenliğe doğru artar.
ÇOCUKLARDA TIRNAK YEME

Tırnak yeme çok yaygın ve bir istenmeyen davranıştır. Sıklığı çocukluktan ergenliğe doğru artar.

Çocuklarda görüldüğünde sık, şiddetli ise ve uzun sürüyorsa, ebeveynler, tırnak yemeyi, çözümlenmesi gereken bir sorun olarak görmeye başlamalıdırlar. Şiddeti artar ve kronikleşirse çocuğun yaşamını olumsuz etkileyecektir.

Çocukların çoğu tırnak yemeyi durdurmak isterler ve sıklıkla da bunu durdurmak için çabalarlar. Yöntemler geliştirmeye uğraşırlar, denemeler yaparlar. Ancak genellikle tırnak yemeyi durdurmakta başarısız olurlar.  Başarısız girişimden kaynaklanan hayal kırıklıkları yaşayabilirler. Yine tırnak yiyen çocuklar ya da gençler başkaları tarafından alay konusu olabilir, etiketlenebilir ve ya dışlanabilirler. Bu durum tırnak yeme davranışını şiddetlendirebileceği gibi aynı zamanda yaşanan hayal kırıklığını, çaresizliği, umutsuzluğu ve kaygıyı daha da artırabilir. Kendine güvende azalmayla sonuçlanabilir. 

Çocukları tırnak yemeye başlayan ebeveynler “çocuğumda sorun mu” var diye endişelenebilir. Çocuğunun tırnak yemesini durdurmak için başlangıçta uyarıda bulunurken sürecin devam etmesi özellikle zaman zaman şiddetlenmesi sonrası tırnağa oje sürme, acı ya da tatsız bir madde sürme, kızma, ceza verme şeklinde yöntemlere yönelebilirler. Bu yöntem ve ya önlemler genellikle bu davranışın kalıcı olarak azalmasına yol açmazken, ceza tehdit tırnak yemenin şiddetlenmesine neden olabilir. 

Tırnak yeme genellikle kaygıdan çok can sıkıntısı veya yaşanan güçlükler-problemlerle baş etmeye çalışmaktan kaynaklanabilir. Yine ailesel genetik faktörler de tırnak yemede etkendir.

Tırnak yiyen çocuklarda beraberinde diğer çocukluk dönemi ruhsal sorunları sık eşlik etmektedir. En sık dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, kaygı bozukluğu, idrar kaçırma, tik bozukluğu ve depresif yakınmalar birlikte görülmektedir. Yine bu çocukların ebeveynlerinin yarısında ruhsal yakınmalar bulunmuştur.

Değiştirilmesi veya tedavi edilmesi zor bir davranıştır.

Çocuğun ve ailenin tutumları, ilişkileri ve ek ruhsal sorunlar ayrıntılı değerlendirilmelidir. Yaşanan hayal kırıklıkları, uyarılar cezalar ve çocuğun bunlarla ilgili yaşantıları ayrıntılandırılmalıdır. Çocuğa ve ailesine tırnak yeme ile ilgili bilgi verilmeli, istemsiz ve durdurulması zor bir durum olduğu belirtilmelidir. Ailenin ve çevrenin doru ve yanlış tutumları gözden geçirilmelidir. Bu konuda ne yapmaları ve ne yapmamaları gerektiği öğretilmelidir. Örneğin, tırnak yiyen çocuklara ceza, tehdit veya gülmenin bu davranışı artırabileceği belirtilmelidir.

Tırnak yemenin dişler, diş eti ve çene yapısı ile ilgili organik hasara neden olup olmadığı değerlendirilmelidir.

Çocuğun ve ailenin dâhil edildiği davranışçı yöntemlerle uzun süreçlerdir. Ebeveynler ve çocuklar, tırnak yeme davranışının kısa sürede düzelmeyeceğini bilmelidirler. . Bu çok önemlidir çünkü ebeveynler veya çocuklar genellikle kısa süre sonra pes eder ve tedaviyi bırakabilirler.

Ebeveynler tırnak yemeye salt tırnak yeme davranışı olarak bakmamalı, ortaya çıkmasına neden olan durumların anlaşılması gereken, ek ruhsal durumlarla birlikteliği yüksek, kronikleşebilen, çocuğun hayatını etkileyen bir sorun olarak görmeliler.

Prof..Dr. Seher Akbaş

Etiketler

Çocuklarda tırnak yemeTırnak yeme

Yazar Hakkında

Prof. Dr. Seher AKBAŞ

Prof. Dr. Seher AKBAŞ

Prof.Dr Seher AKBAŞ, 18 Şubat 1969 tarihinde doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerini tamamladıktan sonra, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1993 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. Artvin Merkez Anaçocuk Sağlığı ve Aile Planlaması’nda 1993-1995 yılları arasında çalışmıştır. Bu dönemde poliklinik hizmeti, aile planlaması ve halk sağlığı alanında çalışmıştır.

Uzmanlığını 1997-2002 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan almış ve Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı olmuştur. Uzmanlık eğitimi sırasında analitik yönelimli psikodrama, aile terapisi, bilişsel davranışçı terapiler alanlarında eğitim almıştır. Çocuk istismarına yönelik bölgesel toplantılara katılmıştır. Araştırma görevlisi iken meydana gelen 1999 Ağustos depreminde İzmit’te gönüllü çocuk psikiyatristi olarak hizmet vermiştir.
Uzmanlık eğitimi sonrasında, 2002 yılında Behçet Uz Çocuk Hastanesi'nde, 2002-2003 yılları arası Kocaeli Devlet Hastanesi'nde çalışmıştır. Bu dönemde travma ve çocuk istismarı ile ilgili sempozyum-eğitim toplantılarının düzenlenmesinde görev almıştır.

2003 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalını kurmuş ve öğretim üyesi olarak çalışmaya başlamıştır. 2011 yılında aynı anabilim dalında doçent ünvanı almıştır. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalını’da araştırma görevlilerine yönelik eğitim programlarının düzenlenmesi, hastaların yatarak tedavi edildiği servis yönetimi, adli raporların düzenlenmesinden sorumlu olmuştur. Anne babalara yönelik eğitim ve destek programlarının düzenlenmesi ve eğitimi ile yakından ilgilenmiştir. Karadeniz Bölgesinin her ilinden yönlendirilen geniş bir bölgedeki çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları ile ilgili tedavi, eğitim ve destek programlarında yer almıştır. Üniversitedeki Çocuk İstismarı ve İhmali İzleme ve Önleme Komisyonu’nun kurucu üyeliğini ve başkanlığını yapmıştır. Sosyal hizmetlere ait kurumlarda ve okullarda eğitim ve destek programlarında görev almıştır.

2015 yılında Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi'nde görev yapmaya başlamış, aynı hastanenin Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları eğitim kliniğini kurmuştur. Aynı süre içinde Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi'nin Çocuk ve Ergenlerde Madde Bağımlılığı Kliniğini (ÇEMATEM) yönetmiştir.2017-2002 yılları arasında Livhospital’da çalışmıştır.

 

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.